Makale

MIT- KCK Iliskisi ve Telas

Savci Sarikaya, son 40 yil içinde gelmis geçmis tüm hükümetleri, sivil- asker yöneticileri sanik durumuna düsürecek bir gerçegi örten kalin, kirli-kanli örtüyü araladi.

PKK’nin bu güne dek olusturdugu tüm kurumlari çatisi altinda toplayan Koma Ciwaken Kurdistan-KCK ile MIT arasindaki iliskiyi gözler önüne serdi.

Bu iliskinin MIT’in istihbarat toplama görevi ile sinirli olmadigini, KCK’nin kurulusu ve yönetilmesi, toplumda ses getiren pek çok eylemin örgütleyicisi oldugunu gösterdi.

Son bir haftadir bu kirli iliskiyi gazete sayfalarinda, TV ekranlarinda bir korku filmi gibi izliyoruz.

Gerek devlet, gerekse PKK çevrelerinde büyük bir panik hakim.

Ya savci isi ileri götürür de taa PKK’nin kurulusundan bu güne tüm kirli iliskilerin ortaya dökülmesine yol açarsa ne olur?

PKK’nin kurulusunda, eylemlerindeki devlet eli desifre olursa, devletin ‘düsman’, Kürtlerin ‘kahraman’ olarak bildigi kimi isimlerin aslinda MIT ajani oldugu açiga çikarsa, on binlerce kisinin yasamina mal olan bu ‘savasin’ kirli, danisikli oldugu anlasilirsa yer yerinden oynamaz mi?

Oynar elbette.

Devlet (ordu) içindeki darbeci bir klik, 70’li yillarda darbe kosullari yaratmak ve Kürt halkinin özgürlük için yürüttügü barisçil demokratik mücadelesini ‘terörize’ ederek rayindan çikarmak, gerçek Kürt yurtseverlerini imha etmek amaciyla, MIT kanaliyla PKK kurulusunda aktif olarak yer aldigi anlasilirsa ne olur?

1980 askeri darbesinin ardindan da bu örgütün eylemlerini Kürdistan’i Kürtsüzlestirmek, Kürtleri batiya sürmek, militarizmi güçlendirmek, demokratiklesme sürecini frenlemek için kullandigi anlasilirsa siyasette büyük bir deprem yasanmaz mi?

Yasanir elbette.

Kimse bu kirli iliskiyi Kürt veya Türk halkina anlatamaz.

Asker – sivil hiçbir yönetici ‘benim haberim yok’ , ‘benim bir suçum yok’ diyerek kendini kurtaramaz.

Telasin nedeni bu.

Gerçekler açiga çiksin istemiyorlar. Bu nedenle isi sulandirip ‘Hükümet – Cemaat’ çekismesi, ‘MIT-POLIS rekabeti’ vs. türünden senaryolarla ortaligi toza dumana verip, topu basbakana atiyorlar.

‘Hedef basbakan’ diyerek Tayyip Erdogan’in meseleyi kapatmasini istiyorlar.

Aceleyle çikarilacak bir yasa ile MIT’in PKK/KCK baglantisinin gözler önüne serilmesinin önüne geçilecegini umuyorlar.

Oysa cin siseden çikmistir.

Bu gün bu kirli iliski ört bas edilse bile kisa bir süre sonra yeniden ortaliga saçilacaktir.

PKK çevreleri, OSLO görüsmelerini ANF üzerinden kamuoyuna servis ederken, bu yolla hükümeti sikintiya sokmaya çabalarken bu isin sonunun buralara dek uzayabilecegini hesap etmemis olmalilar.

Simdi Murat Karayilan’in ANF de yayinlanan demecinde ‘Türkiye’de KCK diye örgütlenmis bir örgütsel sistem yoktur.'(!) demesi, Oslo görüsmelerinin basina sizdiranlarin, Amed BDP il binasinda ele geçen belgelerin kendileri degil de devlet ve Mit tarafindan sizdirildigi türünden sözleri, operasyonun diyalogdan yana olan kesimlere gözdagi amacini tasidigini, MIT ve Hakan Fidan’in hedeflendigini belirtmesi, bizzat sabote ettikleri diyalog zeminini yeniden tesis etme çabalari telasin büyüklügünü göstermektedir.

PKK -KCK yöneticileri bu kirli iliskiyi nasil açiklayabilirler ki?

Binlerce Kürt genci, Kürt halkinin özgürlügü için canlarini ortaya koydu, koymaya devam ediyor.

Kürt halkinin kahramanliga varan direnci, ödedigi ödemeye devam ettigi agir bedel elbet bosuna degil. Kürt halki da mutlaka özgürlügüne kavusacaktir.

Ancak su soruyu sormak da gereklidir artik;

Dünyada, kendi ülkesini sömürge altinda tutan devletin istihbarat örgütleriyle, bu kadar iç içe geçmis, en azindan bu kadar çok saibe-sike tasiyip ta halkini özgürlüge kavusturabilen bir örgüt var midir?

Evet, PKK-KCK yöneticileri, yillarca namuslu, gerçekten onurlu, yurtsever Kürt siyasetçilerinin, aydinlarinin tespit ve uyarilarini, PKK -Derin Devlet iliskisine ayna tutan söylemlerine hep hakaret-tehditle yaklasti.Onlari susturmak istedi.

Kemal Burkay ve Ibrahim Güçlü bunlarin basinda geliyor.

Hâlbuki Sayin Kemal Burkay ve Sayin Ibrahim Güçlü PKK-MIT iliskileri konusunda yeni bir sey söylemediler.

‘Irade’nin(!) yani Öcalan’in, gazeteci Ismet Imset, Mehmet Ali Birand ve Mahir Sayin ile yaptigi röportajlarda söylediklerini tekrarladilar.

Öcalan’a kizmak, onu elestirmek, sayet söyledikleri dogru degilse yalanlamak yerine Burkay’a, Güçlü’ye saldirmak, suçluluk psikolojisinin disa vurumu olsa gerektir.

Elbet PKK’nin yarattigi mahalle baskisi nedeniyle üç maymunu oynayan, bu kirli iliskiler söz konusu oldugunda ‘görmedim-duymadim-bilmiyorum’ tavirlari takinip, üstelik Burkay ve Güçlü’yü suçlayan ‘bagimsiz’ Kürt siyasetçilerin içine düstükleri dramatik durum da ayri bir inceleme konusu…

Burkay ve Güçlü’nün söylediklerinin yalan veya yanlis oldugunu iddia etmiyorlar, hatta zaman zaman benzer yazilari kaleme aldiklari da sabit, ama PKK’nin Kürt muhalefetini kendi politika ve öncelikleri çerçevesinde tutma, etkisiz kilma, alternatif olma zeminlerini sabote etme taktiklerine boyun egen, Kürtler arasi ‘yakinlasma’ adina ‘suç ortagi’ olmayi, susmayi, boyun egmeyi tercih etmeleri aci…

Siyasetçi, aydin Kürt halkini akil almaz acilara sürükleyen bu manzara karsisinda konusmayacak ta ne zaman konusacak?

Toplumu uyarmayacak ta ne yapacak?

Öcalan daha 5-6 kisilik bir grupken MIT ajani Pilot Necati Kaya ile olan iliskilerini anlatiyor, MIT’in parasiyla baslatip sürdürdükleri ‘devrim yürüyüsünü’ aktariyordu.

Öcalan yakalandiginda ne demisti?

‘ Ben ülkemi severim. Annem de Türk’tü.

Bir hizmet imkânim olursa yaparim. Onun disinda bana bir sey söylemeyin. Hizmet gerekirse yaparim.

Türkiye’ye dönünce hizmet edecegim. Firsat verirseniz, hizmet ederim. Bunlari, halkin içinde konusuyorum. Baska bir sey de konusmam. Bir hizmet imkânim varsa, ben inaniyorum vardir, daha üst düzeydekilere de bildirirsek, ben hizmeti seve seve ederim. Ben hizmet edecegim. Çok iyi edecegim’.

Mahkeme öncesi ve sonrasi süreçte avukatlari kanaliyla kamuoyuna açiklanan görüs ve talimatlari ortada.

Her sey ayan beyan.

Tüm bunlar bir yana, yillar sonra bir kez daha bu kirli iliskiler su yüzüne çikti.

Gazetelere yansiyan haberler PKK/KCK yapilanmasi içinde 1000 dolayinda MIT elemani oldugunu söylüyor.

Bir kismi yönetici konumunda.

Simdi yine piskince bu iliskiyi ret etme veya çarpitma yoluna gideceklerine kusku yok.

Hem kendi tehditleri hem de Kimi ‘tarafsiz’lar eliyle yaratacaklari mahalle baskisi marifetiyle Burkay, Güçlü ve benzeri aydinlarin susmasi için çabalayacaklar.

Ama artik gizlenecek pek bir sey kaldigi söylenemez.

Keske Türk devletini bu gün yönetenler cesur olsa da statükocu militarist kesimin kirli iliskilerini açikça ortaya dökseler.

PKK ile iç içe geçen MIT elemanlarinin listesini açiklasalar.

Ama pek ihtimal dâhilinde degil.

Zira kamuoyu henüz bu iliskinin desifre edilmesine hazir degil.

Ancak bir gün bu da olacaktir.

Bu çagda hiçbir sey gizli kalmiyor.

Aydin Günesli

Back to top button