Sömürge Insan Tipi

Yilmaz Çamlibel
Gen yapisi, aldigi egitim, içinde yasadigi cografya ve maddi kosullar; insanin ruhsal, bedensel ve düsünsel yapisini sekillendiren ana etmenlerdir. Bunun için her cografya, kültür, ideoloji, siyasi ve ekonomik sistem, bir birinden farkli insan tiplerini ortaya çikarir.
Bu konuda çesitli bilimsel arastirmalar yapilmistir. Bu arastirmalarin tümü, insanlarin duygu, düsünce ve davranislarini, içinde yasanilan maddi kosullarin belirledigini göstermektedir.
Ben, bu kisa yazimda, ülkesi isgal altinda olan, maddi ve manevi gelismesi önüne engeller konulan, maddi ve manevi varligi sömürülen, asagilanan ve horlanan sömürge insan tipinin ana çerçevesini çizmeye çalisacagim.
Sömürgeciler, çesitli propaganda araçlariyla kendini olabildigince yüceltirken, sömürge insanlarini da sürekli olarak asagilarlar. Kendilerini akilli, medeni, yaratici, soylu, düsünen ve yöneten insanlar olarak gösterirler. Sömürge insanlarini da kaba, ilkel, medeniyetsiz, cahil, görgüsüz, yönetilen ve kullanilan bir nesne olarak gösterirler.
Buna ilaveten otoriter, totaliter, jekoben, üniter ve asimilasyoncu bir baski rejimi kurarak, sömürge toplumlarinin maddi ve manevi dünyasini kendi çikarlari dogrultusunda sekillendirirler. Toplumun beynini ereziyona ugratirlar .
Bu çaba ve uygulamalar sonucunda, iki taraf arasinda efendi-köle iliskilerini besleyen ve güçlendiren bir sistem olusur. Sömürü çarki da bu maddi ve manevi ortam üzerine oturtulur. Bu nedenlerle:
Sömürge insani kendinden utanir, kimligini gizler.
Yarattigi degerlerin farkinda olmaz, kendine yabancilasir ve kendine düsman hale gelir.
Sömürgecileri kendinden üstün görür, ona bas eger, isbirlikçi hale gelir.
Verilen her emri yerine getirir, itiraz etmeyi düsünemez.
Edilgendir, kendi iradesiyle bir sey yapmaz, adim atmak için emir bekler.
Sömürgecilerin her seyine özenir, onlari taklit eder.
Beyinsel fonksiyonu geriler, bakma, görme, yorum yapma yetenegini kaybeder.
Bireysel özelliklerini kaybeder, sürü haline gelir.
Dogayi, kendini ve kaderini degistirmeyi aklinin kösesinden geçirmez.
Her türlü yenilige kapisini kapatir.
Tapinma duygusu güçlenir.
Dünyaya siyah-beyaz gözüyle bakar.
Pasifist ve edilgendir.
Her sömürge ülkesinde elbette bu duruma itiraz eden insanlar da çikar. Kendini yurt ve dünya sorunlarindan sorumlu tutan bu yürekli insanlar, içinde yasanilan haksiz düzeni degistirmek için örgütlenip mücadeleye girerler. Ne var ki sömürge insanlarin yürüttügü mücadele, sancili ve hastalikli bir seyir izler. Bazen bu hastalikli mücadele, amacina zarar veren bir hale bile dönüsebilir.
Zira bu yürekli ve fedekar insanlarin önemli bir bölümü, kendilerini kölelestiren, ülkesinin yeralti ve yerüstü kaynaklarini sömüren kolonyalis kadrolarin fotokopisi haline gelirler.
Çünkü beyinlerini, kendilerini kölelestiren çagdisi düzenin kültür ve siyasi anlayisindan tam olarak arindiramazlar. Birlik, beraberlik ve zafer adina, ideolojisini, partisini ve önderini tartisilmaz, elestirilmez bir mitos haline getirirler. Ulusal kurtulus mücadelesini, kolonyalistlerin kendisine siringa ettigi, üniter, otoriter, totaliter, jekoben temel üzerine oturturlar.
Insan haklari, demokrasi, sosyal hukuk devleti, çogulcu, katilimci paylasimci bir düzen kurma, baris içinde bir arada yasama gibi çagdas normlara dayali bir devlet kurmada siyasetini özümsemekte zorlanirlar.
Tipki sömürgeciler gibi, kitleleri sürüden kopmamaya, önderlere biat etmeye, verilen her emri gözü kapali yerine getirmeye, ideoloji, parti ve önderinin çikarini ulusal çikarin önüne koymaya zorlarlar. Bu siyaseti, tartisilmaz, vaz geçilmez resmi bir ideoloji haline getirirler. Bu siyasete karsi çikanlari, vatan haini ilan ederler.
Halki politika disina iterler. Tüm otorite, bir avuç üst düzey yöneticinin elinde toplanir. Böylece meydana gelen tüm noksanliklar, içine düsülen hatalar ve yapilan ihanetler, kitlelerden gizlenir. Üst düzey kadrolari kirli iliskilere bulasir. At iziyle it izi bir birine karisir. Yurtseverler hain, hainler ise yurtsever konumuna gelirler.
Bir birine güvenme, is ve güç birligi yapma, zafere ulasmak için tüm ulusal degerleri esgüdüm halinde mücadele alanina sürme, ulusal cephede el ele tutusma zeminini yaratma mümkün hale gelmez.
Kuzey Kürdistan’daki ulusal kurtulus mücadelesi, buna çarpici bir örnegidir. Bu yüzdender ki, halkimizin yogun destegine karsin, hala ciddi kazanimlar elde etmis degiliz.
Yilmaz Çamlibel