Silivri, Tahrir, Sokrates ve Ergenekon
Konfüçyüs, Sokrates, Herodot, Hammurabi… Bu isimleri mahkeme salonlarinda pek sik duymayiz. Bastil Hapisanesi, Tiananmen ve Tahrir Meydani gibi tarihî olaylara da durusmalarda pek atif yapilmaz. Politik tutuklulari bol olan memleketimizde kuskusuz filozoflara ve tarihe gönderme yapan savunmalar yapilmistir. Ama bu edebiyata Ergenekon durusmalari sirasinda tanik olmak oldukça ilginç.
Ergenekon davasina taraf olan siyasi parti ve sivil toplum kuruluslari da dünkü kritik durusmaya ‘Silivri’yi Tahrir Meydani’na çevirme’ iddiasiyla gittiler. Silivri’yi Arap Bahari’nin simgesi hâline gelen Tahrir Meydani’na çevirme istegi bana fazlasiyla iddiali geldi. Sanirim bu istek, biraz da Ergenekon’a mesruiyet arayisindan kaynaklaniyor. Yoksa toplumun ilgisini buraya yöneltmek zor olacaktir.
Tahrir isyani, Tiananmen direnisi, Bastil Hapisanesi, toplama kamplari… Bunlar aslinda Silivri ve Ergenekon’a uyan metaforlar degil. Bu benzetmeler Ergenekon’da ortak bir magduriyet öyküsü yaratmaya dönüktür. Bu davalarda bireysel magduriyet öyküsü çikabilir elbette, ama ortak bir magduriyet öyküsünün çikmasi pek mümkün degil.
Zira toplumsal karsiligi çok zayif. Saniklarin çogu komplo kurmaktan, suikastlar hazirlamaktan, cinayetler islemekten, cunta faaliyetlerine katilmaktan yargilaniyor. Ortada halk için islenmis bir ‘suç’ da sözkonusu degil. Bu yüzden de, bu yargilama sonucunda tek tek bireyler aklanabilir, suçsuzlugu tescillenebilir, ama bu suçlamalarla yargilanan saniklardan kahraman çikmaz.
Silivri’yi Tahrir’e benzetmek ne kadar yanlissa, Nürnberg yargilamalarina benzetmek de bir o kadar abartili. Nürnberg’de Nazi yöneticileri yargilandi. Milyonlarca insani öldürmekten hem de. Silivri’de yargilananlar ise bu kadar agir suçlamalarla karsi karsiya degil.
Tam kadro Silivri’ye giden, Ergenekon’a sahip çikan CHP’nin, bu dava üzerinden oy devsirmeye çalismasi çok acikli bir durum. Fakat CHP, tüm çabalarina karsin yine de Ergenekon davasini gözden düsürememistir. Üstelik bu davanin sorunlu yanlari bulunmasina ragmen.
Bu davanin en kusurlu yani uzun zamana yayilmasi olabilir. ‘Kurunun yaninda yasin yandigi’ iddialari de inkâr edilemez. En azindan kamuoyunda davayla ilgili böyle bir izlenim dogmustur. Pek çok sanik, hakkindaki basit iddialar yüzünden uzun zamandir cezaevinde tutuluyor. Böyle oldugu anlasildiginda, hayatlarindan çalinan zamani geri ödemek devlet için hiç de kolay olmayacaktir.
Davaya iliskin önemli diger bir suçlama ise AKP’nin, muhalefeti bu davalar sayesinde ‘temizledigi’ iddiasidir. Seçilmis hükümeti komplolar yoluyla devirmeye çalisan devlet içindeki çeteleri muhalefet saydigimiza göre, bunlarin ‘temizlendigi’ bir gerçek. Bunun hukuk disi, siyasi operasyon oldugunu iddia etmek gerçekçi olmaz.
AKP’nin iktidara geldigi son 10 yilda devletin el degistirdigi dogru. Ergenekon operasyonlarinin, AKP’nin iktidarda kurumlasmasinin önünü açtigini da tesbit edebiliriz. Ama Ergenekon sürecini tümden AKP’nin muhalefete karsi yürüttügü bir ‘operasyon’ olarak nitelemek haksizlik olur. Kaldi ki Ergenekon operasyonlarinda siyasi iktidar sanildigi kadar etkili degildi. Yarginin bu operasyonlarda daha inisiyatifli davrandigini söyleyebiliriz. Birçok operasyon hükümete ragmen yapildi. Ancak siyasal iktidar da bu operasyonlari iyi degerlendirdi, meyvesini topladi.
Ergenekon sorusturmasi Türk siyasal sisteminde köklü sonuçlara yol açmistir. Askerî vesayet, bu operasyonlar sayesinde geriletilmistir. Fakat bu, Ergenekon denen gizli yapilanmanin tümden temizlendigi anlamina da gelmiyor.
Ayrica Ergenekon sorusturmasi hâlâ ‘Firat’in dogusuna’ geçmis degil. Aslinda ilk günden bu yana yapilan bu elestirinin hakli yanlari var. Devlet içinde seçilmis iktidara karsi hareketlenen gruplar çabucak açiga çikarildi ve etkisizlestirildi. Bu hassasiyet Kürtler sözkonusu olunca pek gösterilmedi. Bu konuda hâlâ mesafe alinmis degil.
JITEM’in açiga çikarilamamasi bunun en büyük örnegi. Birkaç albayin, yüzbasinin disinda 1990’larla ilgili henüz kapsamli bir sorusturma baslatilmis degil. OHAL yillarinda hangi suçlar islendi? Bu kadar faili meçhul cinayetin emirlerini kimler verdi? Kürt isadamlarinin infaz emri devletin zirvesinde mi alindi? Binlerce köyün yakilmasi talimati nereden geldi? Bunlar önemli sorular. Bunlara yanit verilmedikçe Kürtlerin Ergenekon konusundaki mesafeli durusunu gidermek de mümkün olmayacaktir.
14 Aralik- Taraf
Kurtulus Tayiz