Sivil Itaasizlik
‘Sizin yalan ve hilelerinizle bas edemedim, bu bana dert oldu; ama ben de sizin önünüzde egilmedim, bu da size dert olsun’ Seyit Riza; 18 Kasim 1937, Dersim.
‘Haksiz yasalar vardir. Onlara memnuniyetle itaat mi edelim, yoksa degistirme çabasina mi girelim? Degistirmek istiyorsak, bunu basaracagimiz zamana kadar itaat mi edelim, yoksa derhal ihlale mi giriselim? Insanlar bizdeki gibi rejim altinda genellikle, yasalari degistirmek için çogunlugu ikna edebilecegimiz zamana kadar beklememiz gerektigini düsünürler. Yasa, dogasi geregi seni zorunlu olarak baskasina yönelik haksizligin araci durumuna düsürecek yapidaysa, yasayi çigne! Yasamini toplum makinesini durdurmak için kullan. Her durumda dikkat etmen gereken sey, lanetledigin kötülügün araci olmamaktir.’ David Thoreau; sivil itaatsizlik, 1849, Amerika Birlesik Devletleri.
Eylem tarzi ve hedefledigi amaç bakimindan terörizmden, düsünsel çerçevesi bakimindan ise anarsizmden tamamen farkli olan ‘Sivil Itaatsizlik’ deyimi, ilk kez 1849 yilinda Amerika’da David Thoreau (1817-1862) tarafindan kullanilmistir. Meksika ile yapilan savasin amacinin, zenci köleligini yeni bir bölgeye yaymak oldugunu düsünen Thoreau; böyle adaletsizlikler yapan bir hükümeti mali bakimdan desteklememek için küçük bir meblag olan kelle (seçmen) vergisini ödemeyi reddedince 1848 yilinda hapse atilmistir. Hapisten çikma kosulu olan vergiyi ödemeyecegini söylemis, bir yakininin ödeme yapmasi üzerine bir gün sonra hapisten çikarilmistir. ‘Neden hapse girdigini anlamiyorum’ diyen arkadasi Emerson’a ‘sen neden hapse girmedin’ diye yanit veren Thoreau’nun 1849 yilinda yazdigi ‘sivil itaatsizlik’ makalesi Gandhi ile Martin Luther King’in en büyük ilham kaynagi olmustur.
‘Yönetimin kaynagi ister tanrisal güçle, ister toplumsal sözlesme ile açiklansin, hak ve özgürlükleri korumak için iktidara gelenler bu yetkilerini kötüye kullanarak kisi hak ve hürriyetlerini tehlikeye düsürecek noktaya gelebilir, iktidar zorbalik mekanizmasina dönüsebilir.
Zulme karsi direnme hakkinin resmi olarak ilk kez kabul edilmesi ve açiklanmasi, 4 Temmuz 1776 tarihli Amerikan Bagimsizlik bildirisi ile mümkün olmustur. Direnme hakki en genis ifadesini ise Fransiz Ihtilali metinlerinde bulmaktadir. Günümüzde baskiya karsi direnme kendini baslica iki biçimde gösteriyor. Pasif direnme ve aktif direnme. Zora ve siddete basvurmaksizin baskiya karsi koyma yolu pasif direnmedir. Aktif direnme ise ifadesini kuvvet ve gerekirse siddetten almakta, isyan ya da ihtilal hareketi olarak adlandirilmaktadir.’ Münci Kapani; Kamu Hürriyetleri, Ankara Hukuk Fakültesi Yayinlari, 1989.
Itaat; emir ve yasaklara uymak, bir otoritenin isteklerine boyun egmek veya yasaklanan bir seyi yapmamaktir. Sözü edilen otorite bir kisi veya kurum olabilir.
John Rawls’a göre sivil itaatsizlik; ‘Yasalarin ya da hükümet politikalarinin degistirilmesini hedefleyen, kamuoyu önünde icra edilen (aleni), siddete dayanmayan, vicdani, ancak yasal olmayan politik bir eylemdir.’
Bir baska tanima göre sivil itaatsizlik; ‘su ya da bu ölçüde adil’ iliskilerin hüküm sürdügü demokratik bir sistemde ortaya çikan ciddi haksizliklara karsi, yasal imkânlarin tükendigi noktada son bir çare olarak basvurulan, kendisine anayasayi ya da toplumsal sözlesmede ifadesini bulan ortak adalet anlayisini temel alan, siddeti reddeden, yasadisi politik bir edimdir.’ Yakup Cosar; Sivil Itaatsizlik, Ayrinti Yayinlari 2001.
Hakli isteginin ailesi tarafindan keyfi nedenlerle yerine getirilmemesine kizan küçük kardesim, herkesin birlikte oturmak geleneginin oldugu kalabalik aksam sofrasinda tabagina doldurulan yemegi yemeyip toprak evimizin sokak kapisina oturarak bizlere ilk boyun egmeme dersini vermisti.
Günümüzde toplum zihniyetini esir almis bulunan ‘siddet’ olgusunun bertaraf edilebilmesi ve baris ikliminin egemen kilinabilmesi için siyaset araci olarak ‘sivil itaatsizlik’ Türkiye’de giderek önem kazanmaktadir.
Sivil itaatsizlik, evrensel hukuk normlari çerçevesinde bir adalet istemi oldugu kadar bir ‘özgürlük’ talebidir de. Çünkü, Montesquieu’nin ‘herkesin suskun oldugu bir cumhuriyette, özgürlügün varligi tartisilir’ sözünde ifadesini buldugu üzere, ‘sivil itaatsizlik’ ayni zamanda toplumda ‘var’ligini kabul ettirmek amaciyla sesini duyurma ve kendini ifade etme biçimidir.
Iktidarla ilgili tartismalarda sorulan temel soru, hayatiniz hakkindaki kararlarda sizin mi, yoksa baskalarinin mi söz sahibi olduguyla alakalidir. Sivil bir toplumda yasaminiz hakkindaki seçimleri siz yapabilirken, siyasi bir toplumda baskalari sahip olduklari güçle sizi itaate zorlayarak kararlari uygulatirlar. Bu noktada bireylerin haklarina saygi gösterilmesine yönelik etkinlikler, yasanin ya da kuralin ihlali karsisindaki duyarlilik derecesi, haklari sahiplenme bilinci, özgürlükler hukukunun güvenceleri yönünden önem tasimaktadir.
Sivil itaatsizlik kisaca; toplum vicdanini ve adalet duygusunu harekete geçirip yönetimi haksiz karar ve uygulamalarindan vazgeçirmektir.
SIVIL ITAATSIZLIK OLGUSUNUN TEMEL UNSURLARI
Bir: Siddetin Reddedilmesi
Sivil itaatsizligin ana özelligi eylem süresince siddete basvurmamak, olasi siddet durumlarindan uzak durmaktir. Yasanin ihlal edilmesi için yapilan sivil itaatsizlik eyleminde ihlal sembolik düzeydedir ve yapilan protestonun barisçil yöntemlerle, siddeti içermeyen sekilde ve üçüncü kisilerin hakkini çignemeden gerçeklestirilmesi gerekmektedir.
Siddetin ne oldugu ve sinirlari konusu tartismali olmakla birlikte sivil itaatsizlige iliskin olarak genel kabul gören anlayis, eylemin hiç kimsenin fiziki ve psikolojik bütünlügüne zarar vermemesi gerektigidir. Gandhi bu konuda bir adim daha ileri giderek yaralayici ve zarar verici eylemlerin yani sira, yaralayici ve zarar verici sözlerden bile kaçinilmasi gerektigini ve hiç kimsenin malina zarar verilmemesini önerir.
Sivil itaatsizlik eylemini gerçeklestiren grubun baska bir zeminde siddete basvurmasi ayni grubun ileride yapacagi veya halihazirda yaptigi sivil itaatsizlik eylemlerinin inanilirligini zedeleyecektir. Diger bir ifadeyle; sivil itaatsizlik eylemi, siddetin çözüm olmadigina inananlar tarafindan yapildiginda eylemin kamuoyu destegi alacagi, kamu vicdanina çagri niteligi tasiyacagi dile getirilmektedir.
Iki: Alenilik ve Hesaplanabilirlik
Yasadisi bir eylem olmasina ragmen sivil itaatsizlik gizli degil, açik/aleni yapilmalidir. Kamuya açik sekilde yapilan eylemin baskalarinca algilanabilir özelliklere sahip olmasi gerekir.
Hesaplanabilirlik ise; eylemin seyri ve sonuçlarinin eylemin basinda söylenenlerle örtüsmesini, eylemcilerin samimiyeti ve inandiriciligini ve söyledikleriyle yaptiklarinin uyum içinde olmasini ifade etmektedir. Eylemin gidisatinin ve ortaya çikardigi sonuçlarin eylemin basinda söylenenlere uygun olmasi gerekir. Eylemcinin, eylemin basinda söyledikleri ile eylem sirasinda yasananlarin farkli olmasi, gerçeklestirilen eylemin bir sivil itaatsizlik eylemi olarak sunulmasini güçlestirir ve inanilirligini azaltir. Örnegin sessiz oturma eylemi yapilacaksa, yapilacak olan sadece budur, ardindan bir baska eylem gelmeyecektir. Ayrica eylemin herhangi bir sekilde terörize edilmesi, hakliliginin savunulmasina ciddi sekilde zarar verir.
Üç: Yasadisilik ve Mesruiyet
Sivil itaatsizlik, haksiz bir uygulamaya karsi, bütün yasal yollar denendikten sonra basvurulan yasadisi ancak mesru bir eylemdir. Bu anlamda yasadisi eyleme girismek, ilke olarak yasadisi örgütlenmeyi gerektirmez.
Sivil itaatsizlik mevcut hukuksal düzeni ve anayasa sistemini mesru kabul ederken, idarenin haksiz kabul edilen bazi uygulamalarina karsi durmak, düzeltilmesini saglamak için eylem yapmak veya eylemler dizisini örgütlemektir.
Yapilan eylemlerde bir yasayi çigneyerek onu dönüstürme çabasi olmasina ragmen sistemi kökten degistirme amacinin olmamasi sivil itaatsizligi devrim, isyan, ayaklanma gibi kavramlardan ayirmaktadir.
Dört: Politik ve Hukuki Sorumlulugun Üstlenilmesi
Sivil itaatsizlik eylemini yapan kisi ya da grup gerçeklestirdigi eylemin politik sorumlulugunu üstlenir. Eylemin basindan beri kamuoyunun önünde açiklanan hedefe ulasmak amaçlanir ve eylem hiçbir sekilde inkâr edilmez.
Hukuki (cezai) sorumlulugun üstlenilmesi eylemcilerin samimiyetini gösterip, çagri etkisini güçlendirir.
Bes: Kamu Vicdanina Çagri
Sivil itaatsizlik, adaletsizlige karsi çogunluga gönderilen bir mesaj, ortak bir adalet anlayisini gerçeklestirmeye yönelik bir çagridir.
Eylemin hedefledigi ortak adalet istemi, bireysel çikarlarin ya da toplumun diger üyelerinin haklarinin gaspina yol açmamalidir. Örnegin Alevilerin ibadetlerini özgürce yapmalarini saglamak amaciyla sivil itaatsizlik eylemlerine basvurmak mümkünken, Alevilik inancini toplumun geneli için geçerli kurallar haline getirmek için sivil itaatsizlik eylemleri yapilamaz.
Alti: Sistemin Geneline Degil, Tekil Haksizliklara Karsi Ortak Eylem
Sivil itaatsizlik eylemi az ya da çok adil oldugu varsayilan toplumsal iliskiler sistemine karsi degil tek tek haksizliklara karsi yapilir. Sistemin genel anlamda adaletli oldugu varsayilir. Bu anlamda sivil itaatsizlik ideolojik birliktelikleri gerektirmez. Aslolan karsi çikilan ya da istenen seylerde ortakliktir. Örnegin, Roboski katliamina karsi sosyalistlerin, liberallerin, dindarlarin, ve diger kesimlerin, sorumlularin ortaya çikarilmamasi ve iktidarin tavrini protesto eylemleri yapmalari, ayni fiziki zeminlerde olmasa bile ayni düzlemde yapilan bir eylemdir. Bir yildir adalet arayisi sürüyor ve takipçilerin bu katliamin pesini birakmayacagi görünüyor.
Hannah Arendt bir makalesinde, sivil itaatsizlik örgütlenmelerinin basarisinin ‘farkli egilimlerin çabalarini ortak bir hedefe yöneltme kapasitesiyle’ dogru orantili oldugunu belirtmistir.
Tekil haksizliklara karsi yapilan ortak eylemler, geçici olarak bir araya gelisi de barindirir. Bu anlamda hedeflenen amaç gerçeklestiginde veya sorun çözüldügünde ortak eylem yapanlar dagilirlar. Eylemcilerin en önemli özellikleri; ademi merkeziyetçi, demokratik örgütlenmeler yoluyla taban inisiyatifine dayanmalaridir. Bu anlamda sivil itaatsizlik eylemleri esas itibariyle partiler araciligiyla yürütülemez. Ancak bu, parti üye veya yandaslarinin sivil itaatsizlik eylemlerine katilamayacagi anlamina gelmez.
Yedi: Sivil Itaatsizlik Ciddi Haksizliklara Karsi Yapilir
Yasal yollarla sonuç alinamayan her durumda sivil itaatsizlik eylemine basvurulmasi, eylemi islevsiz hale getirerek katilanlarin inandiriciligini azaltir. Ciddi haksizliklarin ne oldugunu John Rawls kurdugu adalet teorisinden yola çikarak tanimlamistir. Rawls’a göre; esit özgürlükler (seçme ve seçilme hakki; ifade, toplanma ve inanç özgürlügü; bedensel bütünlügün dokunulmazligi; kisisel mülkiyet hakki) ve esit sans (iktidar ve sorumluluk pozisyonlarinin herkese açik olmasi) ilkelerinin ihlal edilmis olmasi ciddi haksizliktir.
Sekiz: Haksizliklarla Ilgili Çifte Standart Kullanilamaz
Haksizliklara boyun egmemek, süregiden haksizliklari ve adaletsizlikleri ortadan kaldirmak veya yasanin uygulanmasini saglamak için yapilan sivil itaatsizlik eyleminde çifte standart uygulanamaz. Iskenceye karsi çikiliyorsa, kime yapildigina, kimin yaptigina bakilmaksizin karsi çikilir.
Bir yasanin veya uygulamanin adaletsiz olduguna inaniliyorsa, haksizligin giderilmesinin hangi ideolojik gruba veya hangi kesime fayda saglayacagina bakilarak, grup veya sinif çikarlari gözetilerek sivil itaatsizlik eylemi yapilmaz.
TARIHTEKI SIVIL ITAATSIZLIK ÖNDERLERI
SOKRATES
Atina’da M.Ö. 469-399 yillari arasinda yasamistir. Ahlak felsefesinin kurucusu olarak bilinir. Diyalog sanati ve diyalektik ile ilgilenmis, yazmak yerine konusmayi ve sorgulamayi tercih etmistir. Atina yönetiminin özgürlük anlayisiyla ters düsmüs, gençleri bastan çikartmak suçlamasiyla yargilanip ölüm cezasina çarptirilmis, baldiran zehri içirilerek idam edilmistir.
Savunmasinda, suçlamalara itirazda bulunmamis, özgür düsünceyi savunmaya mahkemede de devam ederek verilecek ölüm cezasini hiç itirazsiz benimseyecegini söylemis, savunmasini düsünce özgürlügüne iliskin bir söyleve dönüstürmüstür.
ANTIGONE
Tehebai krali Kreon, Antigone’nin dayisidir. Antigone’nin erkek kardesi Polyneikes, dayisina karsi savasir. Savasi kaybeden Polyneikes öldürülür. Kreon, kendisine karsi savasan Polyneikes’in cesedinin gömülmesini yasaklar ve bu yasaga karsi gelenin de ölüm cezasina çarptirilacagini ilân eder. Fakat Antigone bu emri dinlemez. Insan onuruna aykiri buldugu bu durumu ortadan kaldirmak için kardesinin cesedini gömer. Kralin karsisinda da bu davranisiyla ögünür. Vicdaninin yazili olmayan sarsilmaz kanunlarini, devletin yüksek menfaatine ve siyasi kanunlarina karsi savunur. Kreon, Antigone’yi ölüme mahkum eder. Ancak Antiogone bu karar infaz edilmeden önce intihar ederek hayatina son verir. (Antigone’nin gerçek bir kisi oldugu konusunda saglam deliller olmakla birlikte, esas alinan bilgiler, Sophokles’in Antigone isimli epik tiyatro eserinde yer almaktadir.)
Bu olaydaki sivil itaatsizlik, yönetimin vermis oldugu karardan çok, insan onuru kavramina Antigone’nin verdigi anlama iliskin olarak ortaya çikmaktadir.
Antigone, Kreon’un kardesine ölüm cezasi vermesine ve bunu yerine getirmesine karsi çikmaksizin, sadece ölünün ortada birakilmasinin insan onuruna aykiri oldugunu savunmaktadir. Suçlu bile olsa ölünün insan onuruna aykiri bir sekilde sergilenmesine razi olmamistir.
DAVID THOREAU
Thoreau’nun sivil itaatsizlik makalesinde ifade ettigi temel düsünceler sunlardir:
1. Bir kimsenin ülkesinin yasasindan daha ‘yüce bir yasa’ vardir. Bu vicdanin yasasidir,
2. Bazi durumlarda bu ‘yüce yasa’ ile ülkenin yasasi birbirleriyle çatisir duruma geldiginde kisinin görevi ‘yüce yasa’ ya uymak, ülkenin yasasina bile bile karsi gelmektir,
3. Kisi ülkenin yasasina bile bile karsi geliyorsa, bu eylemin bütün sonuçlarini göze almalidir, hapishaneye kapatilmayi bile,
4. Hapishaneye girmek sanildigi kadar olumsuz bir sey degildir; bu durum iyi niyetli kisilerin dikkatini kötü yasaya çekmeye yarayacak, bu yasanin kaldirilmasi sonucuna katkida bulunacaktir. Ya da yeterince kisi hapishaneye kapatilirsa, eylemleri devlet mekanizmasini islemez kilmayi, dolayisiyla kötü yasayi uygulanamaz duruma getirmeyi saglayacaktir.
‘Iyi ve kötü üzerinde, çogunlugun degil, yalniz vicdanlarin karar verdigi bir hükümet olamaz mi? Bir yurttas, vicdanini bir an için dahi olsa yasa koyucunun eline birakmali midir? Birakmaliysa, neden bir vicdani var. Bana kalirsa önce insan olmaliyiz; sonra uyruk. Dogruya olan saygimiz ölçüsünde, yasaya saygi beslemeye özenmeliyiz.’
David Thoreau sivil itaatsizlik ile ilgili makalesinde ‘En iyi yönetim, en az yönetendir’ diyerek, iktidarlarin haksiz uygulamalarini vurgulamaya çalismistir.
Thoreau’nun düsünceleri ilk basta deger görmese de zamanla Amerikan aydinlari basta olmak üzere tüm dünyayi etkilemistir. Fakat siddetsiz sivil itaatsizligin tüm dünyada bilinmesi için 20. yüzyilin baslarini, Mahatma Gandhi’yi beklemek gerekecektir.
MAHATMA GANDHI
1869’da Hindistan’da dogmus, Londra’da hukuk ögrenimi görmüs, 1893’de Britanya Imparatorlugu’nun bir parçasi olan Güney Afrika’da avukatlik yaparken Hintlilere uygulanan ayrimciliga maruz kalmis, buradaki irkçiliga ve adaletsizliklere karsi sivil itaatsizlik eylemlerini örgütlemistir.
Güney Afrika’daki Hintlileri bir araya getirmek için ‘Hintlinin Kanisi’ adli gazeteyi çikarmaya baslamis, Thoreau’nun sivil itaatsizlik yazisini yayinlamis, kötü yönetimlere karsi koyma gerekliligi üzerine yazilar yazarak, yasalara karsi dogrudan harekete geçmis, kitle tutuklamalarina yol açmasi için yasalari bilerek çignemistir. 1894’te kurdugu ‘Natal Hint Kongresi’ sayesinde Güney Afrika’daki Hintlileri ortak bir siyasi gücün arkasinda toplamistir. Gandhi, Hintlilerin oy kullanmasini engelleyen bir yasa tasarisina karsi çikmis, yasanin çikmasini engelleyemese de, Güney Afrika’da Hintlilerin yasadigi sorunlara dikkat çekmeyi basarmistir.
Güney Afrika hükümeti, Asyali göçmenlerin sinirdan izinsiz girmesini yasaklayan ve bunu hapisle cezalandiran bir kanunu uygulamaya basladiginda, binlerce taraftarini siniri kasten ve büyük kitleler halinde geçmek için tesvik etmistir. Taraftarlari, Güney Afrika topraklarini terk ediyor ve sonra izin almadan içeri giriyorlar ve bu yüzden hapse atiliyorlardi. Sayisiz insanin bu sekilde yaptigi sinir ihlali yüzünden Güney Afrika hükümeti mahkûmlari üst üste doldurmasina ragmen, insanlari hapsedecek hapishane bulamamis ve sonunda pes ederek, sinir ihlalini hapisle cezalandirma kanununu iptal etmek zorunda kalmistir.
1906’da Hintli göçmenlerin parmak izlerinin alinmasini emreden ve polise bunun kontrolü için evlere girme yetkisi veren yasaya tepki olarak Johannesburg’da yapilan toplu gösteride Gandhi, sivil itaatsizlik eylemini ilk defa uygulamaya baslamistir.
Hintli yandaslarina siddet uygulayarak protestolar yapmak yerine, yeni yasaya barisçil yollarla karsi çikip bunun sonuçlarina katlanmalari yönünde çagrida bulunmustur. Bu dogrultuda 7 yil süren mücadelede grev yapmak, kayit olmayi reddetmek, kayit kartlarini yakmak, kayit odalarini isgal etmek gibi çesitli siddet içermeyen eylemler yapilmistir. Aralarinda Gandi’nin de bulundugu binlerce Hintli hapsedilmis, kirbaçlanmis, hatta öldürülmüstür. Barisçil Hintli protestoculara Güney Afrika hükümetinin uyguladigi agir yöntemlerin kamuoyunda olusturdugu itiraz sonucunda Basbakan General J. C. Smuts, Gandi ile bir uzlasmaya gitmek zorunda kalmistir. Yasanin iptaline iliskin yönetimce verilen sözlerin tutulmamasi üzerine Gandhi, bu kez izinsiz bir sekilde sokak saticiligi yapilmasi suretiyle Hintlilerin kendilerini tutuklatarak hapishaneleri doldurmalari çagrisi yapmis, sonuçta yasal degisiklikler yapilmistir.
Afrika’dan Hindistan’a döndükten sonra yoksul çiftçiler ile emekçileri yüksek ve adaletsiz vergilendirme politikasini ve yaygin ayrimciligi protesto etmeleri için örgütleyen Gandhi; ‘huzursuzluk yaratma’ gerekçesiyle tutuklanmistir. Yüz binlerce insanin hapishane, karakol ve mahkemelerin önünde protesto gösterilerinde bulunarak Gandhi’nin saliverilmesini istemesi üzerine, bir müddet sonra Gandhi serbest birakilmistir. Hindistan Ulusal Kongresi’nin liderligini üstlenerek ülke çapinda yoksullugun azaltilmasi, kadinlarin serbestisi, farkli din ve etnik gruplar arasinda kardeslik, Müslüman ve Hindu evliliginin serbestisi, kast ve dokunulmazlik ayrimciliginin sonlandirilmasi, ülkenin ekonomik yeterliligine kavusmasi ve en önemlisi olan Hindistan’in sömürgelikten kurtulmasi konularinda ülke çapinda kampanyalar yürütmüstür. Uygulamaya basladigi etkin ve önemli taktikler çerçevesinde bütün Hindistan halkini pasif direnise ve Ingilizlerle isbirligi yapmamaya çagirmistir.
Gandhi Hindistan’da alinan Britanya tuz vergisine karsi 1930’da yaptigi 400 kilometrelik ‘Tuz Yürüyüsü’ ile ülkesinin Britanya’ya karsi baskaldirmasina öncülük etmistir. O dönemde Hindistan’i istila etmis olan Ingiliz yönetimi, kazançli bir tekel olusturmak amaciyla tuz yapimini yasaklayinca, Gandhi ardindakileri deniz kiyisina götürmüs ve bir tas dolusu deniz suyunu buharlastirma yoluyla tuz üreterek yasayi simgesel olarak çignemistir. Bunun üzerine tam da umdugu gibi tutuklanarak hapse atilmistir. Yurttaslarinin gözünde Gandhi, onlar ugruna mücadeleden asla yilmayan bir önder oldugundan, binlerce kisi harekete katilarak Gandhi’nin yaptigi eylemi tekrarlayinca Ingiliz yönetimi Gandhi’yi serbest birakmak zorunda kalmistir. Ingiliz yönetiminin bu tutumu otoritesinin zayifladiginin bir kaniti haline gelmis ve kamuoyu yasayi kaldirmasi yönünde yönetimi zorlamaya baslamistir.
Birçok kez tutuklanip serbest birakilan Gandhi, ünlü açlik grevlerini yapmis, hemen hemen her eylemini de bir siyasi zaferle noktalamistir. Gandhi’nin önderliginde Thoreau’nun sivil itaatsizlik yöntemini kullanan Hindistan, 1947’de bagimsizligina kavusmustur.
Ancak Gandhi, ‘Ne pahasina olursa olsun bagimsizlik kazanilmalidir’ anlayisindan çok, sonunda baris ve güven ortami tesis edilebilecek bir sekilde bagimsizligi hedeflemistir.
Gandhi’nin sivil itaatsizlik üzerine söyledikleri söyle özetlenebilir;
1. Siddet kullanilmamalidir,
2. Çatisma sürecinde hangi eyleme karar verilirse verilsin, bunun hedefe yönelik ve çatismanin sona ermesinden sonra ortaya çikmasi istenen duruma uygun olmasi gerekmektedir,
3. Ser güçlerle isbirligi yapilmamalidir. Kötüyü yaralama ya da ona zarar verme çabasi içine girilmemelidir. Öte yandan, asla ona yardim edilmemeli ve onunla isbirligi yapilmamalidir,
4. Her eylemin bir bedelinin oldugu bilinmelidir,
5. Çatismanin taraflari arasinda, bütün köprülerin atilmasini engellemek, yani temas olasiliklarini ortadan kaldirmamak için elden gelen her sey yapilmalidir,
6. Çatisma ortaminin harareti olabildigince düsük tutulmalidir. Protesto ve görüsme olanaklari sonuna kadar kullanilmalidir.
1948’de bir Hintli suikastçi tarafindan öldürülünceye kadar, Pakistan ve Hindistan’a özgürlük kazandiracak kuvvetleri idare etti. Gandhi, Ingiliz sömürgeciligine karsi baslattigi hürriyet mücadelesini tüm toplumun ruhunda tutusturmayi basardi.
‘Göze göz ilkesi, tüm Dünya’yi kör eder’ ve ‘Ugrunda ölmeyi göze alacagim birçok dava var, ama ugrunda öldürecegim hiç bir dava yoktur.’ diyen Mahatma Gandhi’nin tarihteki en önemli direnisçi oldugu kabul edilmektir.
MARTHIN LUTHER KING
Amerikan Yurttas Haklari Hareketi’nin önderi. Papaz olarak görev yapan King’in sivil itaatsizlik eylemlerinin liderligini yaptigi ilk protesto, 1955 yilinda Alabama Eyaleti’nin Montgomery sehrinde, Rosa Parks adli bir siyahin otobüste yasal olarak yalnizca beyazlarin oturabilecegi bölüme oturmasi ve kalkmayi reddetmesi üzerine tutuklanmasi ile baslamistir. Parks’in tutuklanmasini protesto amaciyla ilk olarak otobüse binmeme eylemi baslamistir. Eylem, baslangiçta tahmin edilenin çok üstünde bir katilima sahne olmus ve zamanla baslangiçtaki kisitli amacini asmistir. Kentte daha önce ulasim için otobüs kullanan yirmi bine yakin siyah her gün otobüse binmek yerine yürümeyi tercih etmeye baslamistir. Otobüs boykotu daha sonra baska sehirlere de siçramistir. 382 gün süren eylemler sonunda ABD Yüksek Mahkemesi ulasim araçlarindaki ayrimci yasalarin, anayasaya aykiri olduklari gerekçesiyle, iptaline karar vermistir.
King, siyahlarin oy hakki, ayrimciligin sona ermesi, çalisanlarin haklari ve diger temel haklar için gösteriler düzenledi. Eylemler sonucunda 1964 yilinda ‘Yurttas Haklari Kanunu’ ve 1965 yilinda ‘Oy Hakki Kanunu’ çikarilarak talep edilen haklar yasalasti.
King, yaptigi savas karsiti konusmalarda; ABD’yi “bugün Dünya’nin en büyük siddet saglayicisi” olarak adlandirdi. Amerika’nin Vietnam’da haksiz yere bulundugunu, “orayi bir Amerikan kolonisi haline getirmek” amaci tasidigini, çogunlugu çocuk olmak üzere bir milyon kisiyi öldürdügünü, söylemistir. Baska bir konusmasinda; kaynaklarin yeniden dagitilmasi gerektigini ve Amerika’nin Demokratik Sosyalizme yönelmesi gerektigini ifade etmistir.
Martin Luther King; 1963 yilinda 250.000 kisinin katildigi “Is ve Özgürlük Için Washington’a Yürüyüs” sirasinda Lincoln Aniti önünde yaptigi “Bir Hayalim Var” konusmasiyla ünlüdür.
Bir hayalim var: Gün gelecek bu ulus, ayaga kalkip kendi inancini gerçek anlamiyla yasayacak; ‘Sunu kendinden menkul bir gerçek kabul ederiz ki, bütün insanlar esit yaratilmistir’. Bir hayalim var: Gün gelecek eski kölelerin evlatlariyla eski köle sahiplerinin evlatlari, Georgia’nin kizil tepelerinde kardeslik sofrasina birlikte oturacaklar. Bir hayalim var: Gün gelecek dört küçük çocugum derilerinin rengine göre degil, karakterlerine göre degerlendirildikleri bir ülkede yasayacaklar. Bugün bir hayalim var: Gün gelecek ahlaksiz irkçilariyla, ‘müdahale etme’ ve ‘etkisiz hale getirme’ kelimelerini dillerinden düsürmeyen valisiyle Alabama, iste tam orada Alabama’da, küçük siyah oglanlar ve kizlar; küçük beyaz oglanlar ve beyaz kizlarla el ele tutusma sansina sahip olacaklar.
4 Nisan 1968 günü ugradigi suikast sonucu öldürülmüstür.
SIVIL ITAATSIZLIK EYLEMLERI
Almanya’da elli yila yakin bir süre boyunca nükleer enerji santrali yapilmasini ve nükleer atiklarin depolanmasini protesto amaciyla insandan hali, kilise isgali, agaçlara sarilma, kendini zincirleme, yol isgali gibi süren eylemler yapilmistir. Eylemler sonucunda 2011 yilinda Federal Alman Meclisi, 2022 yilina kadar nükleer enerji üretiminden asamali bir biçimde tamamen vaz geçilmesi karari almistir.
Greenpeace örgütü tarafindan Almanya’da deniz suyunu kirleten Bayer firmasinin merdivenlerine hasta baliklar dökülmüstür.
1969 yilinda, o tarihte hapishane olarak kullanimi sonlandirilmis olan Alcatraz adasi bir grup Kizilderili tarafindan isgal edilmis, isgal 19 ay boyunca sürmüs, Kizilderili egemenliginin adada taninmasi hedefine ulasilamamasina ragmen, Kizilderili varligi ve haklari açisindan ABD ve dünya kamuoyunda farkindalik yaratilmistir.
Meksika asilli ABD’li tarim isçisi Cesar Chavez’in örgütledigi sivil itaatsizlik eyleminde Kaliforniya’da çalisan üzüm isçilerinin is kosullarinin iyilestirilmesini ve ücretlerinin yükseltilmesini amaçlayan hareket, bes yil süreyle tüm ülkeye yayilan bir boykot halini almis ve sonuçta eylemler amacina ulasmistir. Eylemlerde ön plana çikan husus, siddeti yücelten bir kültüre sahip on binlerce insanin Chavez tarafindan siddetsiz direnise ikna edilebilmesidir.
Ikinci Dünya Savasi sirasinda isgal edilen Danimarka’da, Nazi yönetimi Yahudileri kolaylikla ayirt edebilmek için, onlari, arkasinda alti uçlu sari yildiz bulunan giysiler giymeye mecbur etti. Danimarka halki, Yahudilere karsi çikarilan bu yasayi kabullenmedi. Aralarinda kralin da bulundugu hemen herkes, sirti sari yildizli giysilerle sokaga çikmaya basladi. Danimarka halkinin bu tavri, Yahudilerin taninmasini da imkansizlastirdi. Naziler, hareketin lideri olarak gördükleri Danimarka kralini gözetimleri altinda tutabilmek için onun çok hasta oldugunu açiklayarak, krali saraya hapsettiler. Ancak Danimarka halki, ülkenin hemen her yerindeki çiçekçilere gidip krala gönderilmek üzere buketler hazirlattilar. Kisa sürede günlük hayat islemez duruma geldi. Sonuçta, çiçek tasidiklari için insanlari tutuklayamayan Nazi yönetimi, kralin aniden iyilestigini bildirmek zorunda kaldi.
1969 Yilinda Türkiye Ögretmenler Sendikasi tarafindan ‘Ögretmenlerin insan haysiyetine yakisir kosullardan yoksun birakildigi, düsünce özgürlügünün reddedildigi’ gerekçeleriyle yüz binden fazla ögretmenin dört gün süre ile yaptigi boykot sonucunda çok sayida ögretmen görevden alinmis ve idari cezalara çarptirilmistir.
Bergama’da siyanürle altin aranmasinin durdurulmasini hedefleyen köylüler, 1997 yilindan itibaren çok çesitli eylemler yaptilar. Köylülerin %85’inin katildigi referandumdan oy birligi ile ‘siyanüre hayir’ karari çikti. Çanakkale-Izmir Karayolu’nu 5 saat süreyle trafige kapatma, yari çiplak biçimde cadde ve sokaklarda uzun yürüyüsler yapma, siyanürle altin çikarilmasi planlanan maden sahasini isgal etme ve 1997 nüfus sayimina gelen memurlara kapilari açmayarak sayima katilmama gibi çesitli sivil itaatsizlik eylemleri yaptilar. Uzun süre gündemde kalarak Eurogold firmasinin siyanürle altin arama yapmasini engellediler.
‘Düsünce Özgürlügü ve Türkiye’ adli kitabin toplatilmasi ve yayincisi Erdal Öz ile Yazar Yasar Kemal hakkinda dava açilmasina tepki olarak, 1995 Yili Mart ayinda ayni kitap içerigi ‘Düsünceye Özgürlük’ adiyla bu kez 1.080 kisinin imzasiyla yeniden yayinlanarak ayni suça imza atildi. Sonuçta dönemin terörle mücadele yasasinda yapilan degisiklikle dava düstü. Günümüzde söylemekten, yazmaktan ve sürekli olarak itaatsizlik etmekten vazgeçmeyen, bu nedenle para cezalarina çarptirilan ya da cezaevinde olan binlerce kisi var.
1989 yilinda dönemin ekonomi politikalarina, sendikal haklarin yetersizligine ve iktidarin emekçiler üzerinde kurdugu baskilara tepki olarak baslayan bahar eylemleri daha sonra Zonguldak maden isçilerinin büyük yürüyüsüyle devam etti. Biyigin yarisini kesme, saç kazitma, sakal birakma, yalinayak yürüme, çiplak yürüme, yemek boykotu, is yavaslatma, ise geç baslama, toplu vizite, yolu trafige kapatma, toplu bosanma basvurusu, toplu simit yeme, siyah çelenk birakma, toplu yürüyüs yapma, viziteye çikmama, 3 Ocak 1991’de tüm Türkiye’de bir gün ise gitmeme gibi yüksek katilimli eylemler düzenlendi.
Greenpeace tarafindan yapilan genis kapsamli medyatik kampanyalar sayesinde 28 GDO’lu ürün ithalati engellendi, küçük boylu baliklarin avlanmasi yasaklandi.
Devlet, mafya ve siyaset isbirliginin ortaya saçildigi Susurluk kazasi sonrasi genis katilimli protestolar yapildi, Türkiye’nin tamaminda her gece saat 21.00 de bir dakika süreyle isiklar kapatilip açildi. Derin devletin kirli islerinin kitlelerce bilinmesine katki saglayan eylemler toplumda genis kabul gördü ve önemli bir farkindalik yaratti.
Son yillarda, kadina yönelik siddete ve zorunlu askerlik uygulamasina karsi eylemler artti. Vicdani reddin yayginlastirilmasi, yillardir düsünülen ancak bir türlü gerçeklestirilemeyen profesyonel askerlik uygulamasinin baslatilmasina vesile olursa sivil itaatsizlik eylemleri büyük basari saglamis olur.
27 Mayis 1995 tarihinde küçük bir grubun girisimiyle baslatilan ve kararlilikla halen sürdürülen Cumartesi Anneleri’nin, kayiplarinin fotograflarini tasiyarak yarim saatlik oturma eylemi ise; ortaya çikis biçimi, örgütlenmesi, hedefleri açisindan sivil itaatsizligin bütün unsurlarini içinde barindiran bir eylemdir. Izinsiz yapildigi için yasadisi, bütün yasal yollar denendikten sonra yapildigindan mesru, aleni, gidisati hesaplanabilir, sadece kayiplarin bulunmasi talebiyle sinirli oldugundan tekil, herkesin katilabilmesi açisindan ortak bir hedefe yöneltme ve ciddi bir haksizliga karsi yapilmasi özelliklerini tasimaktadir.
Son söz
Toplumun otoriteye boyun egmesi veya itaat etmesi, sadece Türkiye’ye özgü bir davranis biçimi degil. Tarih boyunca birçok ülkede; Rusya’da Çar’a, SSCB’de Stalin’e; Osmanli’da padisahlara, Cumhuriyet döneminde Atatürk’e, yakin zamana kadar askeri otoriteye itaat edilmistir.
Ancak, bu böyle gitmez, egemenlere sürekli biat edilmez, halklarin mücadelesi sonucunda asamali olarak haksizliklar azalacak, dünyamiz gittikçe daha güzel ve yasanilir olacaktir.
KAMURAN ACAR
KAYNAKÇA
Yakup Cosar; Sivil Itaatsizlik, Ayrinti Yayinlari 2001.
Münci Kapani; Kamu Hürriyetleri, Ankara Hukuk Fakültesi Yayinlari, 1989.
Thoreau, Henry David; Haksiz Yönetime Karsi, Istanbul 1968
Rawls, John; ‘A Theory of Justice’ Cambridge 1971
Ökçesiz, Hayrettin; Sivil itaatsizlik, Afa yayinlari Istanbul 1994
THOREAU, H. David ve Mohandas K. GANDHI, Sivil Itaatsizlik ve Pasif Direnis, çev. C. Hakan Arslan ve Fatma Ünsal, Vadi Yayinlari, Ankara, 3. Baski, 2012.
· http://www.hukuk.gen.tr/konular/konular.asp?konugrp=1&konuid=3
www.e-akademi.org, (Hukuk, Ekonomi ve Siyasal Bilimler Aylik Internet Dergisi), Sayi: 116, Ekim 2011
Seniz Ambarli. iibfdergi.cumhuriyet.edu.tr/.pdf
www.canaktan.org/felsefe-sosyo/sivil-itaat/sivil_itaatsiz.htm
www.yasader.org/web/yasama_dergisi/2011/sayi19/57-94.pdf
tr.wikipedia.org/wiki/Sivil_itaatsizlik
M. Altunel; portal.ubap.org.tr/App_Themes/Dergi/2011-93-700.pdf
Kamuran Acar