Ilaç mi narkoz mu?
T.C Devleti; Anadolu’nun çogulcu yapisina uymayan Ulus-Devlet anlayisiyla kuruldu. Bu anlayis dogasi geregi tek devlet, tek millet, tek dil, tek bayrak ilkelerini esas edindi. Bu zorlama ilkeler ret ve inkara dayali politikalari Anadolu halklarina dayatti ve karsi duruslar kanla bastirildi. Ayni süreçte askeri bürokrasi ve onun sivil uzantilari vesayet anlayisini gelistirdi. Bu durum hükümetlerin hükümet olmasini ancak iktidar olamamasini beraberinde getirdi. Iktidar hep bilindik ellerdeydi. Ta ki AKP iktidara gelene kadar.
AKP halkin büyük destegi ile hükümet olduktan sonra bazi badireler atlatti ve bocaladiysa da zamanla vesayetçi anlayisa karsi direndi. TSK’nin darbe yapabilme ortaminin degisik nedenlerden dolayi giderek zayiflamasi AKP’nin direncini daha da arttirdi. Nitekim bu gün bir çok general ve onlarin sivil destekçileri ya mahkum oldular ya da davalari devam ediyor.
AKP geçmis statükocu anlayisla büyük devlet olunamayacagini ve Kürt sorunun sona ermeyecegini, kanayan bir yara olarak kalacagini görüyordu. Degisen dünya kosullarinda yeni politikalara ihtiyaç vardi. Iste bu ihtiyaç dogrultusunda ‘Demokratik Açilim’ adi verilen bir girisim baslatildi. Bu anlamda TRT’6, birkaç üniversitede Kürt Dili ve Edebiyati bölümünün açilmasi, Ilkögretim de Kürtçe seçmeli dersin okutulmasi, mahkemelerde Kürtçe savunma hakkinin dillendirilmesi geçmis düsünüldügün de çogumuzun aklina bile gelmeyecek yeniliklerdir ve desteklenmelidir.
AKP’nin açlik grevlerinden sonra Öcalan’i muhatap alarak PKK ye silah biraktirma girisimlerini hep birlikte izliyoruz. Otuz yili askin bir süredir yasanan çatismali durumun halklarimiza nelere mal oldugu belleklerimize kazinmis durumda. Bu anlamda silah biraktirma girisimleri desteklenmeli baris ve diyalogun dili devreye girmelidir. Insani olan, çözümü kolaylastiran bu dildir. Buraya kadar her sey hos ve güzel. Alisilmis bir ezberin dügümleri çözülüyor. Her türlü gayri insani sartlandirilmisliklar yok edilmek isteniyor. Ancak halkimin gelecegi açisindan ‘Ya sonrasinin’ cevabini bulmak istiyorum.
Bu cevabi bulabilmek için taraflari iyi okumak gerekir. Bu okuma herhangi bir tarafa angaje olmadan muhataplarin yapisal durumlari incelenerek yapilabilir. Ancak muhataplarin sadece hükümet ve PKK olmadigi da unutulmamalidir.
AKP ekonomide liberal, sosyal yasam da dini argümanlari fazlasiyla kullanan milliyetçi- muhafazakar bir partidir. Milli görüs felsefesinden devsirme olsa da bu görüsün bakis açisiyla dünyayi yorumlamakta ve degerlendirmektedir. Böyle bir parti Kürt sorununu demokrasinin evrensel ilkeleri ile temel hak ve özgürlükler çerçevesinde çözemez. Ideolojik yapisi bunu hazmedemez. Sorunu bazi palyatif önlemlerle, halkimizin temel taleplerine inmeden çözmek isteyecektir. Yaptiklarini olumlamakla birlikte bazen AKP ilaç mi, yoksa narkoz mu demekten kendini alamiyorum.
Neden mi böyle düsünüyorum?
_ AKP’nin temel önceligi dünyanin sayili ekonomik güçlerinden biri olmaktir. Nitekim Türkiye günümüzde dünyanin 17. ekonomik gücü olarak kabul edilmektedir. Bu durumun sürdürülebilir olabilmesi Kürt sorunundan kaynakli maliyetin minimize edilmesi ile dogru orantilidir.(Ekonomik gücün adil dagilip dagilmadigi ayri bir tartisma konusudur.) Yabanci sermayenin Türkiye de yatirim yapmasi ülkede güvenlik sorunu olmamasina baglidir.
_AKP döneminde Türkiye, Ortadogu’da bölgesel aktör olma arzusundadir. Bunun için Iran ve Israil gibi diger aktörlerle yarisabilme yeterliligine sahip olmalidir. Kürt sorununu çözen AKP bu arenada manevra kabiliyetine sahip olacaktir. Aksi halde sorun söz konusu devletler tarafindan kasinacaktir. Bu arada AKP kadrolarinda hatiri sayilir miktarda Neo-Osmanli taraftarinin var oldugunu da kabul etmek gerekir.
_ Yakin tarihte pes pese yerel seçimler, cumhurbaskanligi seçimi ve genel seçimler yapilacaktir. AKP sorunu çözdügü takdirde bu seçimlere eli güçlü olarak girecek hatta tarihe bile geçecektir. Kendisine olan halk destegi ile baskanlik veya yari baskanlik talebinde daha kararli davranacaktir.
_ Son olarak AKP’nin ‘silah biraktirma’ kararliligina Kürt ve Türk halklari da ayni kararlilikla cevap vermektedir. Paris’te öldürülen üç PKK’li bayanin Diyarbakir’da yapilan cenaze törenindeki sükunet bu kararliligin bir göstergesidir. Bu durum AKP için bir moral ‘motivasyon kaynagidir.
PKK ve Öcalan cephesinden konuya bakis.
_PKK’nin nasil ortaya çiktigi, ilk taleplerinin neler oldugu ve otuz yillik süreçte neler yaptigi üzerinde yorum yapmayacagim. Çünkü süreci hep birlikte yasadik izledik.
_Öyle görünüyor ki PKK’nin önemli taleplerinden biri Öcalan’in cezaevi kosullarinin iyilestirilmesi olacaktir. Bu iyilestirme belki Imrali’dan alinip yari açik cezaevine konmasi seklinde olabilir. Bu gerçeklestirilebilir bir taleptir. Ancak Öcalan’in serbest birakilmasini hele hele özgürce siyaset yapmasini kimse beklemesin. AKP kamuoyu baskisi nedeniyle böyle bir talebi karsilayamaz.
_KCK davasindan dolayi cezaevinde bulunan birçok kisi serbest birakilabilir. Dördüncü yargi paketinde bunun emareleri var gibi görünüyor. Ancak KCK davasindan içerde olanlar zaten devlet için potansiyel suçlu olarak görülecekler ve devlet istedigi zaman degisik nedenlerden onlari tekrar içeri alabilecektir.
_ Türkiye’ deki 20 milyon Kürdün temel ve en önemli talebi anadilde egitim hakki talebidir. Bu hak birakin demokratik bir talep olmayi temel bir insanlik hakkidir. Ancak Erdogan böyle bir talebe karsilik vermelerinin gündemlerinde olmadigini açikça belirtmektedir. AKP bu talep konusunda’bölünme’ psikozuna giriyor daha da ötesi TSK’den bile daha sahin bir davranis sergiliyor.
Demokratik özerklik talebi simdilik gündemde yok. Dogrusu bu talebin ne anlama geldigini henüz çözebilmis degilim. Ancak AKP böyle bir talep gündeme geldiginde yerel yönetimlerin yetkilerini biraz güçlendirerek maniple edecektir.
S O N U Ç:
Terazinin asayis kefesine kilolari, politik kefesine gramlari koyarak otuz yillik kirli savas sona erdirilebilir, erdirilmelidir de. Ancak Kürt sorununun esitlik temelinde çözümü arayip ta bulamadigim bir baska bahara kalacak gibi. 21.01.2013
HAYDAR CIHANER
HAK-PAR ANKARA IL ABASKANI
Haydar Cihaner