Makale

Sivil vesayetse eger, Erdogan’inki sivil vesayetin Allahi’dir Allah’i!

17 Aralik’ta baslayan sorusturmayi kendini mahkeme yerine koyarak kirli komplo ilan edebilen… Kilit yerdeki yüzlerce polisi görevden alan… Adli Kolluk Yönetmeligi’ni degistiren… Yeni ‘mekanizma’yla hem mevcut sorusturmayi, hem de yenilerini engellemeye gayret eden… Bu açilardan ‘medya’yi özellikle sindirmeye çalisan bir Basbakan’in ‘sivil vesayeti’ni bir yana birakalim da Cemaat’le ugrasalim. Öyle mi?

Erdogan’in ‘darbeci adimlari’na göz kapayalim, Cemaat’le ugrasalim. Öyle mi? Nasil 28 Subat’ta asker kendi vesayetini dayattiysa, simdi de Cemaat kendi ‘sivil vesayeti’ni dayatiyormus ‘milli irade’ye… Nasil 28 Subat’ta Erbakan Hoca asker darbesi yediyse, simdi de Erdogan, arkasina faiz lobisini, Israil’i, Amerika’yi, medya ve sermaye çevrelerindeki vatan hainlarini alan Cemaat’in darbe girisimi ile karsi karsiyaymis… Öyle mi?..

Evet öyle…

Eger Cemaat’inki sivil vesayet ise, Erdogan’inki ‘sivil vesayet’in Allah’i degil mi?

Evet öyle, daniskasidir.

Eger Cemaat’inki darbe girisimi ise, Erdogan’inki adim adim gerçeklesme yolundaki bir darbe degil mi?

Evet öyle.

Yargi bagimsizligina, kuvvetler ayriligina, hukukun üstünlügüne darbe degil mi?

Hedefi tek adamlik olan darbeci adimlar degil mi Erdogan’inki?

Savcinin emrinde yolsuzluk ve rüsvet operasyonunu yürüten polisleri görevden almak, yargi bagimsizligina darbe degil mi?

Adli Kolluk Yönetmeligi’ndeki son degisiklik, yargi bagimsizligina darbe degil mi?

Yargiya intikal etmis, sorusturma süreci baslamis bir rüsvet ve yolsuzluk olayi konusunda, her Allah’in günü kirli tezgâh, çirkin komplo diye, yürütmenin basi olarak devamli konusmak yargi bagimsizligina darbe degil mi?

Demokrasileri demokrasi yapan kuvvetler ayriligi ilkesine ölümcül darbeler indirmek degil mi?

Oglu operasyon çerçevesinde içeri alinmis olan, kendi adi da sorusturma dosyasinda geçen bir Içisleri Bakani, dokuz gün boyunca koltugunda otururken, basta operasyonu yürütenler olmak üzere 400 civarinda polisin görevlerinden alinmasi, kilit noktalara hemen yeni atamalar yapilmis olmasi, bir yandan yargi bagimsizligina darbe, diger yandan Tayyip Erdogan’in ‘sivil vesayeti’ni pekistirme yolunda yeni bir adim degil mi?

Böyle hukuk devleti olur mu?

Nitekim, Erdogan’in bu yeni atamalarinin ve Hakimler ve Savcilar Yüksek Kurulu’nun dün Anayasa ihlali olarak ilan ettigi Adli Kolluk Yönetmeligi’nde yaptirdigi degisikligin bir sonucu daha önceki gün Istanbul’da yasanmadi mi?

Istanbul’da Savcilik, ikinci bir yolsuzluk operasyonu için dügmeye basti, ama yeni olusturulan mekanizma harekete geçmedi.

Ankara ve Istanbul’da operasyon baslamadi.

Yani polis, savcinin ve mahkemenin emrine uymadi.

Böyle hukuk devleti olur mu?

Hayir olmaz.

Bunun adi ‘devlet krizi’dir.

Polis eger savcinin sorusturmaya yönelik operasyon talimatina, mahkemenin arama kararina direnebiliyorsa, orada kuvvetler ayriligi bitmis demektir.

Hukukun üstünlügü bitmis demektir.

Yargi bagimsizligi bitmis demektir.

Polis eger savcinin sorusturma talimatina uymuyorsa, yürütme yargiyi ele geçirmis demektir.

Bu satirlari yazarken cep telefonuma saat 14.30’da bir mesaj düstü:

‘Istanbul Cumhuriyet Bassavci Vekili Oktay Erdogan, tartisma konusu olan ikinci dalga sorusturma dosyasini Savci Muammer Akkas’tan aldi.’

Ardindan, dosyasi elinden alinan Savci Akkas’in yazili açiklamasi geldi:

“Basin yayin organlarinda ve internet sitelerinde gözaltina alinacak bazi isimlerin yer aldigini ve delillerin karartilmaya basladigini tespit ettim… Polis, mahkeme kararinin ve gözaltina alinma kararini yerine getirmedi. Cumhuriyet Savcisi olarak sorusturma yapmam engellendi…”

Amiyane deyisle:

Haydi burdan yakin!

Nerede kaldi yargi bagimsizligi?

Deliller karartilmis olmuyor mu?

Acaba hangi güç, o savcinin elinden ‘ikinci dalga’ya iliskin sorusturma dosyasini aldirdi?

Erdogan’dan baskasi olabilir mi?

Evet, bu bir ‘devlet krizi’dir!

Erdogan’in vesayetini bir yana mi birakalim?

Devam ediyorum.

17 Aralik yargi süreci basladiktan sonra…

Sorusturmayi, kendini mahkeme yerine koyarak kirli komplo ilan edebilen…

Sorusturmayi yürüten polisleri ve kilit yerdeki yüzlerce polisi görevden alan…

Adli Kolluk Yönetmeligi’ni degistiren…

Olusturdugu yeni ‘mekanizma’yla hem mevcut sorusturmayi, hem de yenilerini engellemeye gayret eden…

Ve bu açilardan ‘medya’yi özellikle sindirmeye çalisan…

Bütün bunlara imza atan, kendi bakanlarindan dördüne dokunan bir yolsuzluk sorusturmasi nedeniyle ilk kez kelle vermek ya da ‘kendi adamlarini yedirmek’ zorunda kalan bir Basbakan’in, Tayyip Erdogan’in kaç yildir palazlanan ‘sivil vesayeti’ni bir yana birakalim da Cemaat’le ugrasalim.

Öyle mi?

Erdogan’in ‘darbeci adimlari’na göz kapayalim, Cemaat’le ugrasalim.

Öyle mi?

28 Subat dönemi gibiymis…

Hatta daha kötüsüymüs…

Nasil 28 Subat’ta asker kendi ‘askeri vesayeti’ni dayattiysa, simdi de Cemaat kendi ‘sivil vesayeti’ni dayatiyormus ‘milli irade’ye…

Nasil 28 Subat’ta Erbakan Hoca asker darbesi yediyse, simdi de Tayyip Erdogan, arkasina dis güçleri, faiz lobisini, Israil’i, Amerika’yi, medya ve sermaye çevrelerindeki vatan hainlarini, casuslarla masalari almis olan Cemaat’in darbe girisimi ile karsi karsiyaymis…

Öyle mi?..

Hadi canim siz de.

Biraz ciddi olun.

Ve de zekâmizla daha fazla alay etmeyin.

Eger bir 28 Subat’tan söz edilecekse, o da Erdogan’in ‘sivil 28 Subati’dir.

Kaç zamandir öyledir.

Asker 28 Subat’ta ne yaptiysa, Erdogan iktidarinda kaç yildir daha fazlasi yapiliyor.

Bugün 28 Subat’tan ne kadar farkli?

Evet, 28 Subat’ta askerin medya denetimi vardi.

Peki, bugün daha fazlasi yok mu?

28 Subat’ta ana akim medyada hiç olmazsa bazi alternatifler vardi, bugün ne kadar kaldi?

Tayyip Erdogan, ana akim medyada, özellikle ‘yandas medya’da kaç yildir patronaj, yönetici ve köse yazarlari konusunda ‘son söz’ü söylemiyor mu? O yesil isik yakmadan tas oynatilabiliyor mu?

“Hayir” diyebilir misiniz?

Ya is dünyasi, kilini kipirdatabiliyor mu? Kipirdatirsa, basina nelerin gelecegini emsalleriyle bilmiyor mi?

28 Subat’ta insanlar inançlari dolayisiyla özellikle asker-sivil bürokraside fislenmediler mi, islerinden atilmadilar mi?

Peki, bugün ne kadar farkli?..

28 Subat’ta en çok sikâyet edilen konulardan biri de ‘niyet okuma’lariyla insanlar hakkinda yargiya varilmasi ve haksizliklar yapilmasi degil miydi?

Peki ya bugün?..

Örnegin, nasil oluyor da bir anda kitleler halinde polis kapinin önüne konabiliyor?

Söyler misiniz bunun 28 Subat’tan farkini?..

Yerel yönetimlere aman vermeyen yapi sürüyor

Devam edelim:

Peki, 28 Subat’ta bugünkü kadar gazeteci var miydi hapiste?

Ifade özgürlügünü sinirlayan, cendereye alan Terörle Mücadele Yasasi, Türk Ceza Yasasi hâlâ yerli yerinde tas gibi durmuyor mu?

Demokrasinin ete kemige bürünmesi demek olan yerel yönetimler ne kadar güçlendirildi?

Lafi çok edilen AB standartlari getirildi mi yerel yönetimlerle ilgili olarak? Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Sarti’nda yer alan Türkiye’nin muhalefet serhi hâlâ yerli yerinde durmuyor mu 28 Subat’taki gibi?

Bugün hâlâ tabii Istanbul basta olmak üzere Türkiye sathindaki gayrimenkul satislarinda son söz Basbakanligin degil mi?

Basbakan Erdogan, bu bakimdan bir basdanisman eliyle özellikle Istanbul’u yakin markajda tutmuyor mu?

Erdogan Bayraktar istifa açiklamasinda, ‘Ne yaptiysam Erdogan’in talimatiyla yaptim’ derken, isaret ettigi bu nokta degil miydi?

Belediyelere, yerel yönetimlere aman vermeyen böylesine merkeziyetçi, devletçi bir anlayisla demokrasi hiç bagdasabilir mi?

Asker, 28 Subat dahil, yillar yili yerel yönetimlerin güçlenmesinden korktu.

Bugün de Erdogan korkmaya devam ediyor.

Çünkü, bütün gücü kendi elinde toplamak istiyor.

Çünkü tek adam olmak istiyor.

Alaturka baskanlik hevesleri bundan dolayi…

Bu nedenle devletlesme yolunda ilerliyor kaç yildir.

Savas uçaklarinin bombardimaniyla 34 vatandasimizin hayatini kaybettigi Roboski katliaminin üstünü bu yüzden örtüyor.

1994’de Sirnak’in iki köyünde yine savas uçaklarinin bombardimaniyla yasanan katliamda hayatini kaybeden 38 kisinin hakkini, hukukunu, AIHM’nin Türkiye’yi mahkûm eden geçen ayki kararina ragmen hâlâ aramiyor.

Kürtçe anadilde egitim konusu da, yeni vatandaslik tanimi da hâlâ askida.

Kürt milletvekilleri hâlâ hapiste.

Daha fazla örnege girmiyorum.

Ama açilim süreci konusunda da ipe un sermekte olan Basbakan Erdogan’in ta kendisidir, baskasi degil.

Askeri vesayetin bazi kurumlari kapi gibi duruyor

Öte yandan ‘askeri vesayet’in bazi kurumlari hâlâ kapi gibi duruyor.

Bati demokrasilerinde hiç yeri olmayan ve asker ve sivil olarak ayrilan iki basli yargi varligini koruyor.

Genelkurmay Baskani hâlâ Bati demokrasilerinde oldugu gibi Savunma Bakanligi’na baglanmis degil.

Devlet protokolünde Genelkurmay Baskani hâlâ tüm bakanlarin, ana muhalefet liderinin, milletvekillerinin önünde duruyor.

Yüksek Askeri Sûra hukuku da hâlâ demokrasiye uygun olarak degistirilmedi. Örnegin bir kuvvet komutani, Genelkurmay Baskani teklif etmeden atanamiyor.

Siyasi Partiler Kanunu’na göre, tüm partiler bugün hâlâ Atatürkçü olmak zorunda! (Eser Karakas’in 10 Aralik 2013 tarihi Star’daki yazisindan) Adi demokrasi olan bir rejimde böylesi olur mu Allahaskina?..

Bir kez daha yineliyorum.

Tayyip Erdogan ‘devletlesiyor.’

‘Devlet artik benim!’ diyor.

Bu nedenle Roboski’nin, Sirnak’in üstünü örtüyor, katliamda ölen vatandaslarin hak ve hukukuna yan çiziyor.

Bunun için ‘asker’le uzlasiyor.

Basdanismanlarinin yazilarina bile yansiyor bu durum.

Daha dün, askeri vesayeti geriletmek için demokrasi adina isbirligi yaptiklari Cemaat, bugün ‘kendi ülkesinin milli ordusuna kumpas kurdular’ diyerek gammazlanabiliyor.

Laf uzadi.

Demek, böylesine bir güç zehirlenmesi yasayan, tek adamlik yolunda ilerleyen ve herkese sivri diliyle olur olmaz en agir laflari edebilecek kadar iktidar kibiriyle kendinden geçmis bir Tayyip Erdogan’in, bu ülkede kaç zamandir demokratik hak ve özgürlükleri, hukukun üstünlügünü hiçe sayan ‘sivil vesayeti’ni görmezlikten gelecegiz?

Öyle mi?

Yemezler!

Önce Basbakan Erdogan yargi bagimsizligina saygi göstersin, yolsuzluk ve rüsvet operasyonlarini engellemeyi biraksin ve demokrasilerde kuvvetler ayriligi ne demek, hukukun üstünlügü ne demek, bir an önce ögrenmeye çalissin…

Hasan Cemal

Back to top button