Makale

Dar-ül harb

Zaman zaman bana notlar ve özdeyisler gönderen bir okurdan gelen son ileti su: ‘Kâfirler, Müslümanligi bizim bu halimiz saniyorlar. Fakaaat, biz Müslümanligi kendi halimiz sanirsak iste o zaman Allah’a ve Resul’üne iftira etmis oluruz!’

Nasil yorumlamali bu ifadeyi? Öncelikle ‘kâfirler’ ve biz ‘Müslümanlar’dan olusan bir dünya var. Kâfir diyorsak onlar neye inanirlarsa inansinlar bizim gözümüzde inançsizlar. Çünkü tek sahih din bizimki. Dolayisiyla dünya ‘onlar’ ve ‘bizden’ olusan bir çatisma alani.

Ne var ki Müslüman olarak bizim yasam alanimiz dar-ül sulh olmasi gerekirken, degil. Kendi içimizde savasiyoruz ve birbirimizi sevmiyoruz. Dolayisiyla bir Müslüman’in davranmasi gerektigi gibi davranmiyoruz. Kâfir diye niteledigimiz baska inanislardan olanlarin bizi simdiki halimizde görmelerinden hoslanmiyoruz.

Bir de ihtar var: ‘Biz, bu Müslümanligi kendi halimiz sanirsak iste o zaman Allah’a ve Resul’üne iftira etmis oluruz!’ Yani halimiz o kadar hazin ki eger bu halimizi Müslümanlik olarak benimsersek Yaratan’a ve Elçisi’ne bizi bu hale getirdiler diye iftira ederiz.

Bizi bu hale ne kâfir getirdi ne de Allah ve Resulü. Dogru! Pekiyi neden biz bu haldeyiz? Bu konuda hiçbir kritik (elestirel) yanit yok. Sadece makûs talihimize kahrediyoruz. Kafir ve Allah karsisinda mahcubiyetimizi itiraf ediyoruz ama neden bu hallere düstük, söyleyemiyoruz. O nedenle de daha iyi, daha dayanismaci ve daha etkili olamiyoruz. Kendimiz ve birbirimizle kavga edip duruyoruz; bunu yaparken de dünyanin geri kalanini suçluyoruz.

Bu durum simdilerde Gazze’ye, yol açtigi insani kayiplarin boyutunu hiçe sayarak gerçeklestirdigi hava bombardimanindan sonra baslattigi kara harekâti nedeniyle Israil konusunda da geçerli.

Çifte standart (ölçü)

Biz Gazze sahil seridinde oynayan Filistinli çocuklarin havan atisiyla vurulup katledilmesine kahroluyoruz. Israilliler, bir süre önce kaçirilip, öldürülen üç Yahudi gencin hesabini tutuyorlar.

Biz, Israil’in hiçbir ölçü gözetmeden ‘göze gövde’ ilkesine dayali güvenlik politikasini elestirirken Filistinliler’in Gazze’de Hamas, Bati Seria’da Filistin Kurtulus Örgütü arasinda silahli çatismalar yasanan ayriligi karsisinda çaresiz kaliyoruz. O kadar ki, Misir’in öncülügünde teklif edilen ateskese Hamas’in yerel ve Katar’daki liderligi arasindaki görüs ayriliklari nedeniyle uymamasini elestiremiyoruz.

Israil askeri güçlerinin yüzlerce insani katletmesi ve binlercesini yaralamasini (maddi tahribata girmiyorum bile) siddetle kinarken Hamas militanlarinin ateskes teklifinden sonra Israil’e 100’ün üzerinde roket atmasi; daha önce Gazze’den Israil topraklarina toplam 1200 füze gönderilmesi konusunda sessiz kaliyoruz.

Israil’in ciddi bir hava savunma sistemi olmasina karsin atilan füze ve roketler nedeniyle bir kisinin öldügü, 100 kisinin yaralandigi ve günlük hayatin, güvenlik duygusunun allak bullak oldugunu göz ardi ediyoruz. Halkinin güvenligi saglamasi için sikistirdigi bir hükümetin Israil’de degil hiçbir ülkede iktidarda kalamayacagi gerçegini pek önemsemiyoruz.

Sistematik zulüm

Iran ve Hizbullah’in da yardimiyla gelistirdikleri roket envanterini zenginlestirmek ve bunlarla Israil’in her yerini vuracak menzile ulasmak Hamas’in baslica amaci. Varligini kabul etmedigi ve yok etmek için sonuna kadar savasacagini ilan ettigi bir devletin karsilik vermemesini bekliyoruz.

Karsi çikacagimiz çok sey var: Filistinliler’in devlet kurmasinin engellenmesi; ayirimcilik, asagilanmislik ve bir halkin gördügü sistematik zulüm. Bunlara karsi çikis için siddeti onaylarsak daha güçlü olanin siddetini davet etmez miyiz?

Pekiyi baska yöntemler? Onlar için uluslararasi düzeyde etkili ve uzlastirici olmak gerekir. Eskiden öyle bir sansimiz vardi.

————————————————

Bugün-22 Temmuz

Dogu Ergil

Back to top button