Makale

ISÎD’in Sincar Saldirisi ve Êzdi Göçü

Irak’taki son birkaç aylik gelismeler malum: Musul’un ISID’in eline düsmesinin ardindan Irak ordusu Kerkük’ten de çekildi ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi, idari olarak Musul’a bagli Sincar ve Mahmur gibi Kürt bölgelerinin yani sira, Kerkük ve daha güneye düsen Kürtlerle meskun kent ve kasabalarda da denetimi ele aldi. Böylece kuzeybatida Dicle Irmagi’ndan Bagdat yakinlarindaki Hanekin’e kadar, yaklasik 1500 kilometreyi bulan sinir boyunca ISID’le karsi karsiya kaldi ve yer yer ISID’le ‘Pesmerge’ olarak nitelenen Kürdistan Bölgesel Yönetimi güçleri arasinda çatismalar yasandi. Ancak bunlar mevzii kaldi. ISÎD’în Kürdistan’a yönelik bu boyutta bir saldirisi beklenmiyordu. Ne var ki Êzdi Kürtlerle meskun Sincar Bölgesi’ne , yine Kuzeyli Kürt göçmenlerin yasadigi Mahmur Kampi’na yönelik son ISID saldirisi durumu degistirdi.

Bu saldiri iki bakimdan önem tasiyor: Birincisi Kürdistan Bölgesel Yönetimi bu saldiriyi beklememekle yanildi. Saldiriyi püskürtememek ve bu yörelerin ISÎD’in eline düsmesi ise önemli bir güvenlik zaafini ortaya koydu.

Bu zaafin elbet çesitli nedenleri var. Birincisi, bu bölgeler düne kadar Irak Merkezi yönetiminin, yani Bagdat hükümetinin denetiminde idi. Ama bölgedeki 60 bin kisilik Irak ordusu Musul’u savunmadan ve agir silahlarini da birakarak çekildi. Bu silahlar ABD’nin, askeri güçlerini Irak’tan çekerken yeni düzenlenen Irak ordusuna biraktigi silahlardi ve böylece ISID’in eline geçti.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi ise hem bu silahlari dengeleyecek agir ve modern silahlara sahip degil, hem de baskin seklindeki bu saldiriyi beklemiyordu. Bu nedenle yöredeki pesmerge güçleri hazirliksiz yakalandilar, ellerindeki hafif silahlarla bu saldiriyi püskürtemediler. Bu da özellikle Sincar’daki trajediye yol açti.

Bu saldirinin bölgede yol açtigi aci sonuçlar ortaya çiktiktan sonra ABD ve Fransa gibi batili güçler Kürdistan bölgesine askeri destek için harekete geçtiler; ama bu iste geç kalmislardi. Hava destegi saglanan ve bir miktar yeni ve modern silaha ulasan Pesmerge güçleri toparlanip harekete geçti, Mahmur, Zumar ve Rabia bölgelerini söz konusu saldirgan ve acimasiz terörist güçlerden temizledi. Sincar’a yönelik askeri harekât ise sürüyor. O kanidayiz ki Sincar bölgesinin de saldirganlardan temizlenmesi çok sürmeyecek.

Tüm bu gelismeler, yukarda da degindigimiz gibi, bir yönüyle Kürdistan’daki güvenlik zaafini ortaya koyuyor. ISID karsisinda baslangiçtaki basarisizlik Pesmerge’nin efsanevi prestijini sarsti. Ancak onun bu prestiji Kürdistan daglarinda on yillar süren partizan savasi döneminde kazandigini unutmamali. Simdi ise roller degismistir. Pesmerge son yirmi yilda cephe savasi anlaminda bir savunma gücü haline gelmis; ama bu alanda hem yeter silah donanimina, hem de gerekli egitime sahip degil. ISÎD ise gerilla yöntemleriyle, ani baskinlarla ve vahsi yöntemler kullanip dehset salarak ilerlemektedir. Öyleyse KBY yeni kosullara uygun bir savunma stratejisini daha fazla gecikmeden hayata geçirmeli. Varligini ve halkini savunanmaya yeter bir silahli güç olusturmali, onu çagdas modern silahlarla donatmali ve egitmeli. Su andaki uluslararasi durum bunun için uygundur. Yerel kaynaklar da rantabil biçimde kullanilirsa bunu basarmak mümkündür.

Son gelismeler Irak Merkezi Hükümeti’nin acinasi durumunu da bir kez daha ortaya koydu. Bagdat hükümetinin ülkeyi yönetemiyecegi, sivil halki koruyamayacagi ayan beyan olmustur. Irak bu haliyle devam edemez. Ortaya ya üç devletli konfederal bir yapi çikacak, ya da tümüyle üç ayri devlet. Her iki durumda da Kürdistan’in kendi savunma gücünü insa etmesi gerekir ve buna hakki var.

ISÎD’in son saldirisinin önem tasiyan diger yanina gelince, o bununla, baslangiçta bazi basarilar saglamis görünse de aslinda büyük ve ölümcül bir hata yapti. Herhangi bir bölgenin hiçbir kural tanimayan bu acimasiz terör örgütüne birakilamayacagi herkes tarafindan görüldü. ISÎD’in bu saldirisi en azindan bugüne kadar ona karsi fazla bir tepki göstermeyen Batili devletleri ve Rusya’yi uyardi. Sincar saldirisi ISID için sonun baslangicidir. Bu saatten sonra Kürdistan’a yönelik bir zaferi söz konusu olamayacagi gibi, Sünni Arap bölgesinde bile tutunmasi zorlasacak ve ‘eskiya dünyaya hükümdar olmaz’ özdeyisi bir kez daha hayata geçecektir.

Êzdilerin karsi karsiya kaldigi yeni trajedi

Ana yerlesim yerleri Güney Kürdistan’da Sengal yöresi olan Êzdi Kürtlerin tarihte yüz yüze geldikleri ilk trajedi bu degil. Onlar tarihimizin degisik dönemlerinde benzer saldirilarla yüz yüze geldiler, kirimlar yasadilar, saga sola dagildilar. Êzdi Kürt asiretlerinin bir bölümü, özellikle Serhad yöresindekiler, bu baskilar sonucu inanç degistirip Müslüman oldu, bir bölümü direndi. Su anda Sincar bölgesinin yani sira, Suriye sinirlari içinde kalan Kürt bölgesinde, Kuzey Kürdistan’da, Ermenistan ve Gürcistan’da, Rusya’da, Bati Avrupa da Êzdi topluluklari var.

Kürt halki bir bütün olarak tarihi boyunca büyük acilar çekti; Êzdi Kürtler daha da fazlasini çektiler. Ama tüm bu acili tarihe, tüm yasadiklarina ragmen onlar, her darbenin ardindan yaralarini sararak yasama ve anayurtlarina tutunmayi sürdürdüler, Sincar’i bos birakmadilar. Lales tapinagi onlarin ve Kürtlerin kalbindeki yerini korudu. Son Sincar saldirisi ise bu halka yeni ve büyük bir darbe oldu ve bir kez daha yüzbinler halinde yollara düstüler. Bir bölümü ISÎD vahsilerinin eline düstü, katledildi ya da ilk ve ortaçaglardaki gibi köle pazarina sürüldü… 21. Yüzyilda bir halka reva görülen bu zulüm katlanilir gibi degil.

Êzdiler dilleri, inançlari, tarihleri ve kültürleriyle Kürt halkinin kadim ve degerli bir parçasi. Onlarsiz Kürdistan’i düsünemeyiz. Onlar bu vartayi da elbet atlatacaklar. Sincar’dan ayrilan onbinler Güney Kürdistan’in güvenli bölgelerine geçtiler ve bu geçis devam ediyor. Kürdistan hükümeti dogal olarak bu evlatlarina sahip çikti ve yaralarini saracak. Sincar’in çok sürmeden ISÎD vahsilerinden tümüyle temizlenip güvenli bir bölge haline gelecigine inaniyoruz. Bugün göç yoluna düsmek zorunda kalan Êzdi halk da evine-topragina dönüp orayi yeniden senlendirecek.

Son olaylar sirasinda bölgeyi terk eden Êzdilerin bir bölümü de Kuzey Kürdistan’a sigindilar ve bazi aileler daha simdiden Ankara, Istanbul gibi illere geçtiler. Bunlarin açikta kalmamasi, barinmasi için kuzeyli Kürtler ve Türkiye’nin tüm humaniter çevreleri kendilerine destek olmaliyiz.

Öte yandan onlari, yurtlarini terk etmeme, olumlu kosullar olusur olusmaz yeniden Güney’e dönme konusunda da ikna etmeliyiz. Su anda bile Güney Kürdistan’da barinma kosullari var ve saldirgan ISÎD güçlerinin bölgeden tümüyle temizlenmesiyle bizzat Sincar’a dönüsleri için bir engel kalmayacaktir. Hele bir bölümünün batili ülkelere gitmek için yurt disina insan kaçiran çetelerin eline düsmesini önlemeli, bu tür girisimlerin nasil dramlarla sonlandigi konusunda uyarmaliyiz.

13 Agustos 2014

Kemal Burkay

Back to top button