Kazalar ve AKP -I

Is kazasindan geçilmiyor. AKP iktidariyla birlikte bunlarin artmis olmasi da yanilmiyorsam bir olgu. Bu iki olgu arasinda bir nedensel iliski kurmak istemiyorum, ama dolayli bir baglanti olabilecegini düsünüyorum. Ama AKP’ye gelmeden önce, bu toplumun genelgeçer ideolojisinde böyle bir gelismeye imkân hazirlayan ögeler oldugu kanisindayim.
Bunu bir ‘Allah kerim’ ideolojisi olarak adlandirmak mümkün. Böylesine yaygin olmasinda, ‘insan hayatina verilen deger’ anlayisinin büyük eksikliginin önemli bir payi var.
Çernobil günlerini bir hatirlayin: böyle bir felâket olmussa, oradan buraya hiçbir seyin savrulmadigini tesbit etsen bile, yurttasa, ‘Ne olur, ne olmaz, tedbirli olun. Sunu yapmayin, bunu yemeyin,’ yollu uyarida bulunursun. Burada ilgili Bakan TV ekranina firlayip çay içti! Türk Büyükleri’nden Kenan Evren de ‘Bize bir sey olmaz’ hikmetini salladi.
Sonraki yillarda, Çernobil sonucu olabilecek her türlü garabetin bilgisi örtbas edildi, siki siki saklandi. Çay içen Bakan bir asamada bundan ötürü günah çikardi, ama gerçekte ne oldugunu hiçbir zaman ögrenemedik. Tabii kulagimiza dogru yanlis türlü türlü seyler çalindi.
Üstüste gelen su maden kazalari… ‘Geliyorum dedi’ türü mansetlerle duyurulan, ‘Cinayet gibi kaza’ türü kelimelerle anlatilan kazalar. Örtbas etme çabalari gene var ve kismen basarili. Ama çok gergin bir ortamda ve çok göz önünde olduklari için, büsbütün örtülemiyor, ne gibi kosullarda bu kazalarin olduguna dair bilgiler çikiyor. Depremlerde niçin koca apartmanlar çöküyorsa madenlerde de benzer nedenlerle kaza oluyor. Tabii kazanma hirsinin payi büyük bu etkenler arasinda.
Alinan tedbirlere, genel kosullara bakinca, belki olanlara yerinmeyi birakip olmayanlara sevinmek daha dogru. Bu kosullarda daha fazla kaza da beklenir.
Apartmanin bilmem kaçinci katinda pervaza çikip cam silen gündelikçi kadinlar gibi.
‘Bize bir sey olmaz’, ‘Allah kerim’ ve ‘mukadderat!’
Hepsinde yüzeysel bir dinî anlayisin etkileri olan ‘felsefe’ler!
Kazalarla AKP iktidari arasinda olabilecegini düsündügüm dolayli baglanti iste bu ideoloji alaninda ortaya çikiyor.
‘Islâm söyledir, böyledir’ diye genellemeler yapmayacagim; ama sözgelisi AKP gibi bir siyasî hareketin benimsedigi Islâm’da çok kuvvetli bir ‘ataerkil/ patriyarkal’ damar var. Bu, para-mal sahibi, ‘patron’ konumundaki adamla çalistirdigi insanlar arasinda feodal (ya da ‘kapitalizm-öncesi’ diyelim) bir iliski öngörüyor. Modern dedigimiz dünyanin gerektirdigi türden bir ‘kontrat’a dayali bir iliski degil bu. ‘Minnet’ falan gibi kavramlarla anlatilan bir sey. ‘Isveren’ pozisyonundaki adam, ayni zamanda ‘baba’ pozisyonunda (ayni feodal ahlâkin ‘babasi’). Çalisan, onun sayesinde ‘ekmek yiyor’.
Bu ataerkil (aslinda ‘ilkel’) isçi-isveren iliskisinin yol arkadasi da gene yukarida degindigim ‘mukadderat’ ideolojisi. Bu da epey kullanisli bir ideoloji. Kendi yapman gereken, yapmasi da sana masraf çikaran seyleri yapmak yerine, bunlari ‘mukadderat’ adinda soyut bir varliga havale ediyorsun. Olacaklardan artik sen degil, o sorumlu. Sonra olan oluyor, sen de ‘mukadderat’ diyorsun.
Ya da, Tayyip Erdogan gibi, ‘Bu isin fitratinda bu var,’ diyorsun.
Enerji politikasinin ‘talep’leri, ‘termik santral’, ‘kömür madeni’ vb… Uzmanlar bunlar arasindaki nedensel iliskileri, olusan kisir döngüleri anlatiyor. Ama onlarin arasinda ‘insan hayatinin degeri’ diye bir sey yok. Kaza olan yere gidip, kafana kask geçirip, aglamakli surat ifadesi takinmakla da insan hayati deger kazinmiyor.
————————————————
Taraf-1 Kasim
Murat Belge