Makale

Magduriyetten Magruriyete

Cumhuriyetin ilanindan 2000’li yillara kadar Türkiye’de muhafazakâr kesim de cumhuriyetin kurucu elit kesiminin anti demokratik, otoriter uygulamalarindan nasibini aldi. Onlarin da fikir ve düsünceleri baski altindaydi, Özgürce örgütlenemiyorlardi. Irticaci olarak yaftalaniyor ve iç güvenlik tehdidi gibi algilaniyorlardi. Basörtüsü yasagi 2013 yilina kadar devam etti. Muhafazakâr Islami kesim gerçekten ciddi magduriyetler yasadi.

Yakin geçmise kisa bir göz attigimizda, Muhafazakâr Islami kesimin siyasi örgütlemesinin ne çok kesintiye ugradigini görürüz. Türkiye’de Kürt siyasetinden sonra en çok kapatilan siyasi partiler Muhafazakâr Islami kesimce kurulan partilerdir. Türkiye’yi bir siyasi partiler mezarligi olarak kabul edecek olursak, bu mezarlikta muhafazakâr Islami kesim partilerinin mezar taslari belirli bir yer tutmaktadir.

Necmettin Erbakan öncülügünde 26 Ocak 1970 günü Milli Nizam Partisi Kuruldu. Bu parti 12 Mart 1971 Askeri Muhtirasindan sonra 20 Mayis 1971 günü laiklige aykiri faaliyetlerinden dolayi kapatildi.

11 Ekim 1972 yilinda bu sefer Milli Selamet Partisi kuruldu. Bu parti CHP ile koalisyon kurdu. Kibris Harekâtinda iktidarin küçük ortagiydi. 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle diger tüm siyasi partilerle birlikte kapatildi.

19 Temmuz 1983’te Refah Partisi Kuruldu. 1991 erken genel seçimlerinde Milliyetçi Çalisma Partisi ve Islahatçi Demokrasi Partisi ile ittifak kurdu. Seçimde %16.90 oy ile 60 Milletvekili çikardi.1994 Yerel Seçimlerinde siçrama yaparak %19.14 oraninda oy alip basta Istanbul ve Ankara olmak üzere pek çok sehirde belediye baskanliklarini aldi. 24 Aralik 1995 genel seçimlerinde %21.38 oy alarak 158 Millet Vekili çikardi. 28 Haziran 1996 günü Dogru Yol Partisi ile kurdugu hükümet güven oyu aldi. 28 Subat 1997 post modern darbesiyle iktidardan uzaklastirildi. 1998 yilinda laiklige aykiri faaliyetleri nedeniyle Anayasa Mahkemesince kapatildi.

1997 yilinda ayni akim Fazilet Partisini kurdu. 22.Haziran 2001 de Anayasa Mahkemesince benzer gerekçelerle kapatildi.

6 Aralik 1997 de Siirt’te bir açik hava toplantisinda o zaman Istanbul Büyük Sehir Belediye Baskani olan sayin Cumhurbaskani Recep Tayip Erdogan, Ziya Gökalp’a ait Asker Duasi adli siiri okuduktan sonra hakkinda Diyarbakir Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Bassavciliginca sorusturma baslatildi. Oysa o siir okullarda ders kitaplarinda okutuluyordu. Dönemin konjektörel ortaminda siir okumasi ceza almasina sebep oldu. Kendisine 10 ay hapis verildi. Bu ceza ertelenmedi. Bundan dolayi cezaevinde yatti.

AKP 14 Agustos 2001 de Fazilet Partisinin kapatilmasindan yaklasik 2 ay sonra Recep Tayip Erdogan liderliginde kuruldu. Hakkindaki Mahkûmiyet karari nedeniyle 2002 Kasim seçimlerinde aday olamadi. Partisi Kasim 2002 den bu yana girdigi tüm seçimlerde birinci çikti. 2003 Baslarinda Partisi Iktidarda, lideri meclis disinda oldugu için Siirt Seçimleri iptal edildi. Burada Siirt Milletvekili olarak meclise girip, hükümetin basina geçti.

Hükümet oldular; ama üzerlerindeki vesayet devam ediyordu. Söz gelimi esleri basörtülü oldugu için resmi merasimlere kabul edilmiyorlardi. Dönemin askeri yetkilileri rahatlikla hükümet aleyhine beyanatta bulunabiliyordular. Dönemin Cumhurbaskani pek çok engel çikariyordu. Hükümetteydiler, ama halen magdur edilebiliyorlardi. Hatta sehit cenazelerinde bakanlari yuhalanabiliyordu. Aleyhte meshur Cumhuriyet mitingleri tertip ediliyordu. vs…

2007 de Cumhurbaskani Ahmet Necdet Sezer’in görev süresi doldu. Mecliste seçim yapilacak. Bu sefer 27 Nisan Elektronik muhtira. Arkasinda malum Anayasa Mahkemesinin 367 karari. Derken erken genel seçim, ama halk yine AKP’yi magduriyetinden dolayi destekledi. Sayin Abdullah Gül Cumhurbaskani seçildi. Bu sefer de Gül’ün esinin basi örtülü diye askeri merasimlere alinmiyor. Derken 12 Eylül 2012 Anayasa referandumu ile tüm bu engeller kaldirilmis oldu. Ergenekon davalariyla da ittihatçi, ulusalci elit kadro ekarte edildi.

AKP tüm bu süreç boyunca Feto destegi ile vesayetçi odaklari bertaraf etti. 17-25 Aralik operasyonlariyla AKP ve Feto arasindaki iktidar mücadelesi gün yüzüne çikti. Feto isi 15 Temmuz Askeri Darbe girisimine kadar ilerletti. Halkin sagduyusu ve sivil siyasete sahip çikmasiyla darbe girisimi basarisizlikla sonuçlandi. Faillerin büyük çogunlugu ele geçirildi. Halen devam eden operasyonlar vardir.

22 Temmuz 2016 gününden bu yana Türkiye Olagan Üstü Hal ile yönetiliyor. Olagan Üstü Hal Kararnameleriyle on binlerce kamu görevlisi görevinden atildi. Pek çok özel ve tüzel kisinin mal varligina el konuldu.

AKP darbeyi firsat bilerek magduriyetten magruriyete siçrama yapti. Yeni Anayasa Paketi ile tek adam rejimi getirmeye çalisiyor. Referandum sürecinde tüm basin ve yayini kontrol altina almis. Muhaliflerin aleyhe propaganda yapmalarinin önü hemen hemen kesilmistir. Ya toplantilari engelleniyor ya da örgütlü gruplarin saldirisina ugruyorlar. Bati dünyasi büsbütün düsman ilan edildi.

Içerde muhaliflerin sesi bastirilirken, neredeyse iktidar etrafinda halki kenetlemek ve referandumda ‘Evet’i çikarmak ugruna tüm dünyaya meydan okur durumuna gelindi. Diplomatik üslup terk edildi, adeta sokak jargonuyla dünyayi hizaya getirmeye çalisiliyor. Binlerce STK kapatildi. Pek çok muhalif basin tamamen susturuldu. Adeta AKP’li olmayan herkes her türlü sui muameleyi hak etmis havasi estiriliyor. Tüm ekonomik kaynaklar iktidarin keyfiyetinde. Medya iktidarin emrin de. Buna da demokrasi deniliyor. Oysa bu magruriyet her gün yeni magduriyet alanlari olusturuyor.

Türkiye’nin çikari tek adam rejimlerinde degildir. Ülkedeki tüm kesimleri kucaklayacak demokratik kurumlardadir. Magrur, buyurgan yöneticilere degil, danisan, yönetimi ortaklastiran yöneticilere ihtiyaci vardir. Pek çok magduriyet yasamis bu halk, yeni magduriyetlere sicak bakmayacaktir.28.03.2017

Av. Abdulmenaf KIRAN
HAK-PAR Genel Baskan Yardimcisi

Abdulmenaf Kiran

Balkêş e ?
Close
Back to top button