Makale

Baris bir temennidir

Dün yine dünya baris günüydü.

Her yil 1 Eylül günü Dünya Baris Günü olarak kutlaniyor. Baris yanlisi Sivil Toplum Kuruluslari, siyasi partiler ve gönüllü aktivistler barisi temenni eden mesajlar yayimlar, baris için çesitli aktivitelerde bulunurlar. Bu yil da ayni mahiyette çesitli açiklama ve etkinlikler yapildi.

Amiyane bir söz var,’ Mutlu ask yoktur ‘ denilir; ama her insan ask pesinde kosar. Mutlak baris da yoktur:

Anayasa Hukuku, anayasalarin birer toplumsal sözlesme metni oldugunu yazar. Pek çok Toplum sözlesmesi teorisi vardir. Bunlarin en çok bilinenleri Thomas Hobbes, John Locke ve JJ.Rousseau tarafindan yazilanlardir. Hobbes,’ insan insanin kurdudur ‘ der ve ‘ toplum sözlesmesinden önce insanlarin anarsi içinde yasadigini, güçlülerin güçsüzlere yasam hakki tanimadigini, güçlünün iradesini zayifa dayattigini ‘ ….söyler.

Locke ise ‘ toplum sözlesmesinden önce insanlarin baris içinde yasadigini …..’ yazar.

Bir de Marksistler Köleci toplumdan önce Ilkel Kominal Toplumun yasandigini, insanlarin baris içinde bir arada yasadiklari, özel mülkiyetin olmadigini ve insanlarin kollektif yasadiklarini söylerler.

Hangi teorinin dogru oldugunu kestirmek zor. Fakat insan dogasina baktigimizda Hobbes’in görüslerinin hiç de yabana atilamayacagi görülüyor.

Siyasal tarih bize sunu gösteriyor. Güçlülerin, zayiflari korkutarak, baski ve, tahakküm altina aldigi, kendi iradelerini dayattigini. Kisacasi zor, toplumsal ve siyasal yasama damgasini vurmustur. Insanlarin amaçlarina zor kullanarak ulasabildigi bir ortam da, ebedi barisa ulasmak mümkün degildir.

Dünyada bir savas sektörü vardir. Bu sektör siddet ve savastan besleniyor. Bunlar var olduklari sürece dünyada çatisma bitmeyecektir. Bu gün Silah sektörü çok büyük bir kar elde etmektedir. Gittikçe gelismekte olan bu sektör çatismalarin bitmesine izin vermez.

Ikinci büyük sektör ise iktidar tutkunlaridir. Hükümetler kolay kolay iktidar koltugunu birakmak istemezler. Ta büyük Iskender’den , Aristo’dan bu yana çok iyi bilinen bir sey var. Savaslar vatandaslari hükümet etrafinda toplar. Vatandas hükümetin yanlis icraatini savas hallerinde elestirmezler. Önceligi toplumsal güvenlik alir. Dolayisiyla her kes ortak düsmani bertaraf etmek için fedakarlik yarisina girer. Bu nedenle hükümetler genellikle toplumun dikkatini iç ve dis düsmanlara yönlendirir. Hatta savas durumlarinda, her türlü elestiriyi ‘Vatana Ihanet’ ile yaftalarlar.

Öte yandan tüm siyasi iktidarlar büyük devlet olmaya çalisir. Büyük devlet olmak için genis topraklara ve büyük nüfusa sahip olmak gerektiriyor. Bu durum da siyasi iktidarlarda yayilma istahini kabartiyor. Ordusunu modernize edip, ekonomik olarak güçlenen devletler genelde çevrelerinde isgal edebilecekleri topraklari kolaçan ederler. Saddam’in 1980 yilinda Iran’a, saldirmasi, 1990 yilinda Kuveyt’i isgal etmesi uluslararasi iliskilerin bu özelliginden de kaynaklaniyor. Görüldügü gibi savasin güçlü taraftarlari vardir.

Öte yandan Barisin da çok genis bir toplumsal tabani mevcuttur. Emekçiler, silah tacirleri hariç, ticaret yapanlar, köylüler ve meslek sahiplerinin savasta çikarlari yoktur. Bu kesimlerin çikari baristadir. Ne var ki, savas yanlilari kadar örgütlü ve organize degiller. Bu nedenle evrensel barisi tesis etmek ancak bir temenni olarak kaliyor. Ama biz yine de bu temenninin gerçege dönüsmesi için mücadeleci olalim. Bazen ütopyalar bile insana yasam sevinci ve mücadele azmi katmaktadir. Bir temenni olmaktan öteye geçmezse de baris için mücadele etmek gerekiyor.02.09.2017

Abdulmenaf Kiran

Back to top button