Makale

AB Özerk-yerel yönetim sarti ve Kürtler

Iktidara yakin basin ‘Avrupa yerel yönetim sartini” demokratiklesmenin bir parçasi degil, Kürt sorunun ulusal anlamda çözümü seklinde göstermeye çalisan bir tutum ve zihin karartmasi içerisindedirler.

Geçtigimiz yil MIT ve Imrali görüsmeleri yeniden basladiginda, Abdullah Öcalan da Kürt sorununun çözümü konusunda özerk-yerel sartin makul oldugunu söylemisti ve bu durumu Kürt sorununa çözümmüs gibi sunma gayreti içerisine girmisti. MIT ve Öcalan görüsmeleriden çikan anlasmanin da böyle oldugunu, her iki tarafin beyanatlarindan anlamak mümkündür.

Isin ilginç tarafi, kontrolü altinda ki kitlesinin büyük çogunlugu kendi söylemindeki adiyla ‘demokratik özerklik’ talebini ulusal kazanim gibi algiliyor ve destegini bu yönde sunuyor. Bunun sadece yerel anlamda küçük bölgeleri bir araya toplayan ”Büyüksehir belediyeleri” projesi oldugunun, farkinda bile degildirler. Peki bu durum bu kitlenin ulusal anlamda beklentilerine cevap verecek mi?

‘Avrupa özerk-yerel yönetim sarti’ neyi içeriyor?

‘Avrupa özerk-yerel yönetim sarti’, kamu hizmetlerinin özellestirmeye açilmasi ve bütçesinin de yerel anlamda özerk bir duruma getirilmesidir. Bu proje Avrupa Konseyi tarafindan ortaya atilmis ve Türkiye de 1988 yilinda kimi çekinceler koyarak bu anlasmaya imza atmistir.

Yerellesme ve yerel halkin katilimi ile demokratiklesme ‘Halkin karar alma süreçlerine katilimi’ amaçlanmaktadir. Bu anlasma yutturulmaya çalisildigi gibi merkezi iktidarin siyasal-yönetsel belirleyiciligini ve denetimini hiçbir sekilde ortadan kaldirmiyor.

‘Özerklikle” kastedilen, yerel nitelikteki kamusal islerin yerellerin kendi bütçelerini yaratarak gerçeklestirilmesidir, asla siyasal bir yetkiyi içermemektedir. Oysa biz de biliyoruz ki, birilerinin formüle ettigi gibi ”AB yerel sarti” siyasi iradeyi de içerecek biçimde bölgesel özerklik (otonom) anlamina gelmiyor.

AK parti hükümeti söz konusu sartin kimi maddelerine koyulan çekinceleri kaldirilacagini söylüyor. Bunu da Kürt sorununa son çözümmüs gibi sunuyor. Kürtlerin esas olan esitlik temelinde çözülmesi gereken sorunlarini bu sekilde fitlestirilmeyi amaçliyor.

Dolayisiyla, Avrupa özerk-yerel yönetimler sözlesmesine dayanilarak, ne ‘valilerin seçimle gelmesi,” ne de ‘güvenlik güçlerinin halk tarafindan seçilmesi’ vb. söz konusu degildir.

Yerel yönetimlerin saglik, egitim, çevre, kültür, ulastirma, bayindirlik, tarim, trafik ve güvenlik hizmetleri hakkindaki kararlarin alinmasinda ve yürütülmesinde de hiç bir yetkisi yoktur. Sadece bütçesiyle yapabileceklerinde yetki sahibidir.

Peki, bu durum Kürtlerin elinden zorla alinmis etnik ve kültürel haklarinin iadesi midir, çogunluk olarak yasadiklari bölgenin etnik ismini ve yönetimini elde edebilecekler mi? Tabi ki bununla elde edilemez.

Bunlarin AB özerk- yerel sartiyla olmayacagini bizler biliyoruz. Bilmeyenler de ögrensin.

Birileri AK parti iktidarini fena kandiriyor ya da yanlis yönlendiriyor. PKK ya da diger adiyla KCK biterse Kürt sorunu da biter mantigi, sakat ve yanlis bir mantiktir. Bunu da Öcalan üzerinden sekillendirerek yapma gayretindedirler. Bu mantik uzun süredir ulusalci derin yapilar tarafindan formüle edildi ve islendi. Sonuç olarak bu demokratiklesmenin bir parçasi olan özerk-yerel sartlar üzerinden yeni bir algi yaratilarak 30 küsür yillik savasin kazanimiymis gibi gösterilmeye çalisiliyor.

Bakiyoruz bu yildiz parlatma formülünü bugün AK parti iktidarindan nemalanan yesillesmis solcular basta olmak kaydiyla, diger liberal yandas yazar ve çizerlerde yapiyorlar. Topyekün böylesi bir algi ve zihin karartmasi içerisine girmisler.

Bunlar demokratik adimlardir. Bunlara reform deseniz olur. Elbette ileriye dönük kazanimlardir. Buradan toptan Kürt sorununa çözüm çikmayacagi bir gerçektir; ancak silahin devreden çikmasi ve barisin kalici olmasi için savasan her iki kesim istedigi anlasmayi yapmakta özgürdür. Yeter ki Kürt sorununu çözdük yalanlarina sarilmasinlar. Yapilanlarin adini dogru koydugunuz sürece hepimizin destegini alirsiniz.

Bu hükümet Kürt sorununu çözmede samimiyse, yapilacaklar bellidir. Esit temelde ademi merkeziyetçi bir çözüm sekli olan ”federal”yönetimlerdir.

Peki, bu saydigimiz çözüm sekillerinin tamami mevcut 12 Eylül yasalari yerinde sayarken, mümkün mü? Elbette mümkün degildir. Mevcut hükümet öncelikle bu kangrenlesmis, cuntacilarin fasist yasalarini degistirmesi gerekir.

Kalici bir barisin olmasi için de eksikleri dile getirip atilacak dogru adimlarin yaninda olacagiz; lakin yapilmadiginda da takipçisi olacagiz.

17. 02. 2014

Ilhan Çetin

Back to top button