Haber

Asgari Ücret Tespiti Toplu Pazarlik Sistemiyle Yapilmalidir

Asgari ücret tespit komisyonu bu hafta çalismalarina basliyor. Bu komisyon 15 kisiden olusmakta olup, her yilin son ayinin ilk haftasinda; yeni yilda ülkede 10 milyondan fazla ücretlinin bir yil boyunca alacagi ‘asgari ücreti’ belirlemektedir. Komisyon, 2021 asgari ücretini belirlemek için toplaniyor.
Ülkede milyonlarca issizin yansira bir de kamu ve özel sektörde asgari ücretle çalisan 10 milyondan fazla ücretli var. Bu sayi ailelerle birlikte, toplam ülke nüfusun en az dörtte birinden fazla bir nüfusa denk gelmektedir.
Ne yazik ki bu yirmi bes milyona yakin vatandasin ‘asgari’ olarak bir yil boyunca ne kadar ücret alacagina, tespit komisyonunda yer alan 15 kisi karar vermektedir. Asgari ücret tespitindeki ilk adaletsizlik buradan baslamaktadir. Yani 15 kisi 25 milyon kisinin nafakasini tayin etmektedir. Bu kabul edilemez.
Bu nedenle Hak ve Özgürlükler Partisi / HAK-PAR olarak diyoruz ki, asgari ücretin tespiti toplu pazarlik yöntemi ile yapilmalidir. Tüm çalisanlara genel grev hakki da dahil Grevli-Toplu Is Sözlesmeli haklar verilmelidir
Su anda ülkede asgari geçim indirimi de dahil asgari ücret aylik 2.324 liradir. Bu günlük 10 dolar, ya da aylik 220 Evro demektir. Bu oran Yunanistan’da 650, Tunus’ta 350 Almanya’da 1400 Evro’dur. Türk-Is raporlarina göre ise Türkiye’de dört kisilik bir aile bazinda aylik ‘açlik siniri’ 2.500 lira, ‘yoksulluk siniri’ ise 8.500 liradir. Geçen yilin asgari ücreti döviz kurlari ve zam hareketleri altinda daha ilk aydan ‘açlik sinirinin’ altina indi. Bu demektir ki geçen yil ‘asgari ücret tespiti’ için bir araya gelen 15 kisilik komisyon bir yil boyunca ülkedeki 25 milyon kisiyi ‘açlik siniri” altinda bir yasama mahkum etmistir. Iste haksizlik buradadir.
Yeni dönemde isçi ve emekçileri tatmin ve memnun edecek, isverenleri de ikna ve razi edecek daha adil ve daha çagdas bir uzlasma saglanmalidir. Izlenen ekonomik politikalar ülke kosullarina göre reorganize edilmelidir.
Biz Hak ve Özgürlükler Partisi / HAK-PAR olarak bu yil asgari ücretin en az 3.750 lira olmasi gerektigini savunuyoruz. Asgari ücretli vergiden muaf tutulmalidir. Asgari ücreti en az 3.750 lira olarak belirlemek ülkede is barisinin saglanmasi için önemli bir adim olacaktir. Bu durum ülke kaynaklarinin bundan böyle verimli bir biçimde degerlendirilmesi durumunda mevcut kosullarda bile imkân dahilindedir.
Belirlenen asgari ücretin döviz ve petroldeki fiyat artisindan etkilenmemesi için; yine asgari ücretin artan enflasyon karsisinda eriyip gitmemesi için, asgari ücretin döviz ya da enflasyona endekslenmesi gerekir.
Diger yandan asgari ücretin artisi kayit disi ekonomiye yol açmamali, isten çikarilmalara vesile olmamali ve ülke vatandaslarinin vergi yükünü artirmamalidir. Keza bu artis isveren ve sanayicinin dis piyasalarda rekabet gücünü kirmamalidir. Asgari ücretin arttirilmasi ile ‘sosyal devlet’ devreye girerek bu dengeyi kurmali, isverenlerin asgari ücretten dogan yükümlülüklerine katki sunmalidir. Devlet isverenlerin yükümlülügündeki SGK primini üstlenmelidir. Ekonominin bu iki önemli faktörü arasinda denge ve denetimi kurmak devletin görevi olmalidir.
Bugüne dek izlenen basarisiz ekonomik politikalar yüzünden ne yazik ki, ülkede tarim ve sanayi, durma noktasina gelmis, ekonomi adeta rant ekonomisine dönüsmüstür. Cari açik giderek büyümektedir. Enflasyon önlenemez bir duruma gelmis ve kontrolden çikmistir. Tüm bu nedenlerden ötürü genis bir yurttas kitlesinin satin alma gücü günden güne düsmekte, ekonomik hayat her gün biraz daha belirsiz bir noktaya dogru sürüklenmektedir. Ülke bu nedenle giderek yoksullasmaktadir. Üstüne üstlük bir de Pandemi kosullarinda milyonlarca küçük isyeri kapanma noktasina gelmis, milyonlarca yeni issiz olusmustur.
Kuskusuz ki ülke kaynaklari dogru degerlendirilip, içte ve dista barisik bir politika izlenirse, emekçiler de dahil; devlet tüm vatandaslari için, refah düzeyi çagdas kosullarda olan bir yasami tesis edebilir. Sorunlarin çözümü için yürütülen askeri ve güvenlikçi politikalar, büyük bir ekonomik yük getirmesine karsilik sonuçsuz kalmakta ve bu alandaki devasa harcamalar heba olmaktadir. Savas, silahlanma ve mevcut askeri harcamalar; örnegin ortada hiçbir ciddi tehdit yokken satin alinmak istenen ‘füze savunma’ ekipmanlari ülke gelirlerinin belini bükmektedir.
Ekonominin agir yükü karsisinda düze çikmak adina ülkenin gelir kaynaklarini iç ve dis özel kuruluslarin hizmetine heba etmek ekonomiyi disa bagimli hale getirmektedir. Uluslararasi borsalardan yüksek faiz ve alinan paralar, yükselen kur farkindan ötürü iki katina çikmaktadir. Döviz yükselisini önlemek için merkez bankasinin faizlerini arttirmasi, piyasalara para arzini azaltmakta, devalüasyonu zorlamakta, bu durum, yangini daha da büyümektedir.
HAK-PAR olarak bir kez daha belirtiyoruz, artik eski tarz siyasetle ülke sorunlari çözülemez. Daha adil daha, mutlu, daha özgür bir yasam her vatandasin hakkidir. Esitlik temelinde yeniden bir yapilanma olmadan ülke halklari özgür ve demokratik bir yasama kavusamaz, ülkeye huzur, refah ve mutluluk gelemez. 05.12.2020

Latif EPÖZDEMIR
Hak ve Özgürlükler Partisi
(HAK-PAR)
Genel Baskani

Dengê Kurdistan

Back to top button