Bayram Bozyel: PKK kendisi için savasiyor

HAK-PAR GENEL BASKANI BAYRAM BOZYEL’IN YENI SAFAK GAZETESINDE YER ALAN RÖPORTAJI
HAKPAR Genel Baskani Bayram Bozyel, PKK’yi bir kez daha Ramazan’da yeniden silah birakmaya çagirdi. Bozyel, “Gelinen noktada PKK’nin yürüttügü savas, PKK tabanina ve Kürt halkina ragmen yürütülen bir savastir. Çatisma ve silah artik Kürtlerin haklari için degil, PKK’nin bölgede siyasi egemenlik kurma arayisinin bir aracina dönüsmüstür” dedi.
MURAT AKSOY / SÖYLESI – YORUM
Denge Demokrat olusumunun baslattigi “Ramazan’da silahlar sussun” kampanyasinin ilk imzacilarindan birisi de HAKPAR Genel Baskani Bayram Bozyel’di. Kürt aydinlarin yaptigi bu baris çagrisi PKK tarafindan reddedildi. Bayram Bozyel’le Kürt sorununda gelinen yeri, Zana ve Kuzey Irak’ta Barzani ile yaptigi görüsmeleri konustuk.
Bozyel, Karayilan’in bu cevabinin yanlis oldugunu ve siddetin bu asamadi Kürtlerin kazanimlari azaltabilecegine dikkat çekti. Sorunun çözüme çok yaklastigi noktada siddette israr etmenin, “ben çözüm istemiyorum” anlamina geldigini söyledi.
Ramazan’a girdik. Sizin de benim de imzaci oldugum Ramazan’da silahlar sussun çagrisi, PKK tarafindan cevapsiz birakildi. Ne dersiniz?
Bence yanlis yapildi. Mübarek Ramazan ayi vesile edilerek bir iyi niyet adimi pekala atilabilirdi. Karayilan “silahlarin susma kosulu yok” demis. Ne zaman o kosullar olusacak? O kosullarin olusmasi için daha kaç genç ölecek? Eylemsizlik için hâlâ sans var. Bence PKK bu adimi atmali. Ramazan’da ates birakmali. O sans hâlâ var.
PKK siddeti, silahli mücadele Kürt sorununa katki sunabilir mi artik?
Son bir yil için Kürt sorununun çözümü konusunda hem içerde hem de disarida olgunlasan bir iklim var. Sorunun büyüklügü de artik çözümü dayatiyor. Böyle bir ortamda siddet ve silah kullanma iyice anlamini yitiriyor. Bugün artik yapilmasi gereken sey silahlarin tamamen susturulmasidir. Bu asamada siddet sorunun çözümüne katki degil zarar vermektedir. Bunu Öcalan da söylüyor, PKK’nin öteki yöneticileri de. Kürtlerin büyük bir kismi da böyle düsünüyor. Bu savas artik zorlama bir savasa dönüsmüs durumda. PKK karsiligi olmayan bir siddetin pesindedir. Siddet ve silahli mücadelede artik uzatmalar oynaniyor. Hatta BDP içinde de pek çok isim silahlarin susmasini, PKK’nin silahla mücadeleye son vermesini istiyor. Bunu açik açik söyleyemeseler de bu böyle.
PKK VESAYETI VARKEN BDP SIYASET YAPAMAZ
Neden BDP’li vekiller baris isteklerini açik açik ifade edemiyorlar?
Bunun temel sebebi BDP üzerindeki yogun PKK vesayetidir. Bu vesayet BDP’deki siyaseti hem tek tiplestirmis hem de donuklastirmistir. BDP’liler de bugün PKK’dan bagimsiz siyaset yürütemiyorlar. Diger bir neden de, bugün BDP’de siyaset yapan pek çok sahsiyetin siyasi istikbalinin, silahi elinde bulunduran PKK tarafindan belirlenmesinde. Bu geçmiste böyleydi ama bugün daha fazla. Baska bir ifade ile PKK içinde muhalefet etmek, ‘resmi’ söylemin disina düsmek sanildigi kadar kolay bir is degil. Öte yandan PKK’nin kendisine muhalefet yapanlara ya da ayrilanlara karsi basvurdugu sert yöntemler var. Muhalif seslerin sindirilmesi için basvurulan yöntemler; izolasyon, ajanlik suçlamalari ve infaza kadar varan uygulamalar, PKK içinde farkli düsüncelere yasam hakki tanimamaktadir. Hikmet Fidan, Kani Yilmaz olaylari bunun örnegidir.
ZANA SESSIZ ÇOGUNLUGUN SESIDIR
Peki nasil demokratiklesecek Kürt siyaseti?
Öncelikle Kürt hareketinde siddeti ve otoriter zihniyeti besleyen iklimin demokratiklesmesine bagli olarak Kürt hareketi demokratiklesebilir, giderek çogulcu bir yapiya kavusabilir. Bu gelismeye paralel olarak kisilikli, ilkeli ve cesaretli aktörlerin güçlenmesi ve çogalmasi ile bu süreç hizlandirilabilir. Leyla Zana’nin son çikisi bu açidan önemli.
Bu yüzden mi çikisi bu kadar etkili oldu?
Elbette. Zana’yi geçmisten bugüne özgün kilan noktalar var. Sadece ilk Kürtçe yemin etmesi, 10 yil hapis yatmasi degil. Gerektiginde baska riskler almasi, Kuzey Irak’ta gerek Barzani gerekse Talabani ile olan iyi iliskileri ve yakinligi onu özel kilan unsurlar. Tabii onu önemli kilan bir baska unsur da süphesiz üslubu.
Zana’ya özellikle PKK’dan sert tepki geldi…
Bu Zana’nin söylediklerini önemsizlestirmez. Hakli oldugunu gösterir. Zana’nin çikisi bizim de pek çok noktasina katildigimiz bir çikistir. Bu çikis, bölgede sessiz çogunlugun, ses vermeyen milyonlarin sesi oldu. Sistem disiplini içindekilerin de sesi oldu.
PKK TABANI DA SIDDETE KARSI
Yani PKK’lilarin mi?
Süpheniz olmasin. Bugün dagda zor kosullarda yasayan (sayisi ne kadarsa) insan da bu çatismalarin artik durmasini istiyor. Bölgede BDP’ye oy vermis insanlar da Zana’nin çikisini kendi sesleri olarak gördüler. Kisaca Kürtlerin yüzde 90’i bu çikisi destekledi. Gelinen noktada PKK’nin yürüttügü savas, PKK tabanina ve Kürt halkina ragmen yürütülen bir savastir. Çatisma ve silah artik Kürtlerin haklari için degil, PKK’nin bölgede siyasi egemenlik kurma arayisinin bir aracina dönüsmüs durumdadir. Ortadogu’da son dönemde yasanan gelismeler, özellikle bazi ülkelerin sundugu destek sayesinde PKK mevcut savasi yürütüyor. Bu savasin Kürt toplumundan ya da PKK tabanindan gelen her hangi bir baski ya da talep nedeni ile sürdürüldügünü söylemek mümkün degil.
Yani PKK, Kürtlerin hak ve özgürlükleri için degil kendi gelecegi için mi silahi birakmiyor?
Bana göre öyle. PKK’nin bu mantikla artik Kürtlerin hak ve özgürlüklerine bir katki sunmasi mümkün degil. Tersine, içinde oldugumuz süreçte siddet eylemleri Kürt halkinin mevcut kazanimlarini riske sokabilir. Ülkenin Batisinda yasayan Kürtleri zor durumda birakir. Çatisma ortami, legal demokratik mücadele zemini tahrip ederek Kürt halkinin mesru mücadelesine gölge düsürebilir. Bugün mevcut onca sikinti ve engellemelere ragmen Kürt hareketinin legal ve demokratik yöntemlerle elde ettigi mevziler ve kazanimlar az degil. Elbette bununla sikintilarin bittigi, sorunlarin çözüldügü söylenemez. Ancak sorunlarin çözümü bakimindan siddetin miadini doldurdugu kesin. Bugün Meclis’te 30 vekil, 100’e yakin belediye BDP’nin elindedir. Kürtler bugün pek çok açidan daha elverisli bir ortamda mücadele yürütüyor. Türkiye 12 Eylül Türkiye’si degil, AB üyeligine aday, demokratiklesen, normallesen bir ülkedir. Böyle bir ülkede silah ve siddetten medet ummak akil kari degil.
AÇILIM BASARILI OLMUSTUR
AK Parti’nin baslattigi açilim basarisiz mi oldu sizce?
Hayir, bence açilim adindan bagimsiz yarattigi olumlu siyasi iklimle Kürt sorunun tüm boyutlariyla konusulmasina, önyargilarin yikilmasina yol açmistir. Bati’daki Kürt algisi degismistir. Sunu da eklemek gerekiyor ki, Kürt sorununda da olumlu adimlar sürece yayilmistir. Iyilesmeler açilimla baslamadigi gibi, bitmeyecektir de. Basbakan Erdogan Kürt sorunun çözülmesi için önemli bir aktör, baska bir ifade ile bir sanstir. Ama bu sansin hayata geçmesi için yapilmasi gereken Kürtçe egitim, TCK ve TMK’da degisiklikler, yer adlarinin iadesi… Ve tabi en önemlisi KCK’da yasanan magduriyetlerin giderilmesi. Evet,’bu yarginin isidir’ denilebilir ama bugün KCK davalarinda ortaya çikan magduriyetler hükümete olan güveni azaltmaktadir. KCK operasyonlari sanilanin aksine PKK’yi güçlendiriyor. Devlet Kürtçe kanal kuruyor, mahkemede Kürtçe savunmayi kabul etmiyor. Bu olabilecek bir sey degil. Bu gerilim, PKK’ya, Devlet içindeki çözüm karsitlarina, Iran’a Suriye’ye yarayabilir, ama yaramadigi bir kesim var o da Kürtler.
Barzani de ‘Sorunu Erdogan çözer’ diyor
Siz Kuzey Irak’ta Barzani’yle ve Talabani’ye yakin isimlerle görüstünüz. Nedir onlarin çözüm sürecindeki rolleri?
Suradan baslayalim. Kürt sorununun çözümünü tek basina Barzani ya da Talabani’ye yüklemek haksizlik olur. Bu sorun Türkiye’nin sorunu. Çözecek olan Türkiye’dir, AK Parti’dir, siyasettir. O nedenle beklentileri baska ülkelere yönlendirmek geçekçi olmadigi gibi adil de degil.
KANDIL’DEN RAHATSIZLAR
Araya girip sunu sorsam. Kürt sorunu Türkiye’nin sorunu ama Kandil Kuzey Irak sinirlari içinde ve Türkiye’ye tehdit. Irak sinirlari içinde Barzani için bir egemenlik sorunu teskil etmiyor mu?
Zaten öyle. Bu yüzden onlar da Kürt sorununun çözülmesini istiyorlar. PKK’nin Kandil’de konuslanmasindan, oradan Türkiye’ye saldirmasindan rahatsizlar. Bu yüzden bu süreçte rol aliyorlar. Türkiye’nin Barzani ile Kuzey Irak’la iliskileri son dönemde çok iyi. Öte yandan siddet, Kuzey Irak’taki istikrari da olumsuz etkiliyor. Onlar, siddetin bütün Kürtler zarar verdigini düsünüyorlar. Savas ve siddetin Kürt sorununun önüne geçtigini ve sorunun hakliligina gölge düsürdügünü düsünüyorlar. Sayin Barzani bunu çok net söylüyor ve silahlarin kalici olarak susmasi için elinden geleni de yapiyor.
Barzani’nin somut önerisi var mi PKK’ya?
Sunu söylüyor, ‘Gelinen asamada ihtiyaç duyulan sey geçici degil, kalici olarak savasi ve silahli mücadeleyi durdurmaktir. Ben onlara silahlari birakin demiyorum, savasa son verin diyorum. Savasa son verildigi zaman silahin bir anlami kalmaz zaten. Günü geldiginde silah da birakilir. Silah birakma kosullari olusuncaya kadar burada (Irak-Kürdistan Bölgesi’nde) kalmalarinda bir sorun olmaz’. Dogrusunu söylemek gerekirse bu konuda Sayin Barzani ile tümüyle benzer düsünüyoruz.
Barzani PKK’lilarla görüsüyor mu bu süreçte?
Sayin Barzani PKK’lilerle görüstügünü saklamiyor. Sayin Barzani PKK’lilarla görüstügünü ve her görüsmede de kendi söylediklerini onayladiklarini ama ayrildiktan sonra bildiklerini yapmaya devam ettiklerini söyledi. Bu durumun Sayin Barzani açisindan ciddi bir sikinti ve gerilim kaynagina dönüstügü açik.
ZANA’YI DESTEKLIYOR
Barzani Erdogan’a güveniyor mu Kürt sorununu çözecegi konusunda?
Barzani, Basbakan Erdogan ile yaptigi ikili görüsmelerden O’nun bu sorunu çözecegine inandigini çok net bir biçimde dile getirdi. Barzani’nin söyledikleri ile Leyla Zana’nin ‘Bu sorunu Basbakan çözer’ çikisi arasindaki benzerlik dikkatlerden kaçacak gibi görünmedi bana.
Zana çikisinin arkasinda duruyor
Zana’nin sözlerine katiliyor musunuz?
Evet. Bugün Kürt sorununu çözecek en büyük güç devlet daha açik söylersek siyaset kanali, hükümettir, Basbakan Erdogan’dir. Ne var ki hükümet Kürt sorununu PKK üzerinden konusuyor, bu yanlistir. Çözümü PKK’ya endekslemek yanlistir. Nasil Kürt tarafina devletin tutumundan bagimsiz olarak siyasete sahip çik diyorsak, hükümet de PKK’dan bagimsiz olarak demokratiklesmeye devam etmeli. Unutmayin ETA silahi daha geçen yil birakti. Geçen yila kadar ülkede demokratiklesme derinlestikçe halk da ETA’ya karsi çikti ve ETA silah birakmaz zorunda kaldi.
Leyla Zana ile görüsebildiniz mi. Kendisi bu gelismeler hakkinda ne düsünüyor? Pisman mi, iyi mi yaptim diyor?
Evet, Sayin Zana ile görüstüm ve onda herhangi bir pismanlik belirtisi görmedim. Zana’nin son çikisini düsünerek, olasi sonuçlarini öngörerek yaptigi izlenimini edindim. Ayrica kendisine yönelik sert elestiriler karsisinda sinmis görünmek bir yana, attigi adimin dogrulugunda israr ediyor.
CHP Kürt açilimi konusunda ne düsünüyorsunuz?
Kosullarin CHP’yi Kürt sorununda bir noktaya tasimasi kaçinilmazdi. CHP’nin son çikisini Kürt sorununda yeni bir pozisyon olusturma ihtiyacinin bir sonucu olarak degerlendirmek yerindedir. Kürt sorununda izledigi geleneksel inkârci politikalarla CHP yeni Türkiye’nin insasinda varligini sürdüremezdi. Içerde, bölgede ve uluslararasi planda Kürt sorununun çözüm ihtiyacinin CHP tarafindan fark edilmesi ve bundan kaynakli bir arayisin baslamasi elbette olumludur. Türkiye’nin demokratiklesmis bir CHP’ye siddetle ihtiyaç duydugu açik. AK Parti’nin reform çabalarinda iyice duraksadigi su dönemde çerçevesi çizilen bir CHP’ye daha da çok ihtiyaç var. AK Parti’yi paçalarindan tutarak degil, tersine demokrasi ve Kürt sorununun çözümünde gündem olusturarak CHP önümüzdeki süreçte etkin bir rol oynayabilir.
Dengê Kurdistan