Makale

Bir gece ansizin gelenler…

En az 100 ülkenin yardim elini uzattigi bir felaket karsisinda ‘Ancak Müslümanlar kardestir’ diyenlerin çizgisi çöktü. ‘Türk’ün Türk’ten baska dostu yoktur’ diyenlerin ülküsü enkaza gömüldü. Iktidar hamurunun iki bileseni bu sloganlar. Ne var ki kendinden gayrisini düsman görenlerin zihinsel kodlari bu baskilamadan da kisa sürede siyrilabilir.

Felaketlerin enkazindan kolayca çikan sey; diplomasi. Devletlerin duygulari yoktur ama halklarin kabaran iyilik duygulari üzerinde sörf yapmasini bilirler.
Ukrayna savasi Cumhurbaskani Tayyip Erdogan’i ‘uluslararasi parya’ konumundan çikardi, el sikisabildigi liderlerin sayisi birdenbire artti. Deprem de yeni pencereler açti. Basitçe yardimlasmanin açtigi kapidan ‘insani diplomasi’ giriyor. Geçici de olsa dostluk köprüleri kuruluyor. ‘U’ dönüsleri makullesiyor, düsman saflar birbirine karisiyor. Çikar çatismalarinin yeniden üste çikacagi bir sonraki duraga kadar ikinci bahar. Bu fasilda büyük iyimserliklere yer yok.
En az 100 ülkenin yardim elini uzattigi bir felaket karsisinda ‘Ancak Müslümanlar kardestir’ diyenlerin çizgisi çöktü. ‘Türk’ün Türk’ten baska dostu yoktur’ diyenlerin ülküsü enkaza gömüldü. Iktidar hamurunun iki bileseni bu sloganlar. Ne var ki kendinden gayrisini düsman görenlerin zihinsel kodlari bu baskilamadan da kisa sürede siyrilabilir. Baska bir ülkede bu çapta bir yikim siyasi fay hatlarini da çökertirdi. Sorumsuzluk, koordinasyonsuzluk ve beceriksizlikle felaketi felaket yapanlar arsizca enkaz üzerinde tepinemez, çaresizlere parmak sallayamaz, kötülügüne kötülük katamaz, iyilik için seferber olanlara höyküremezdi. Dünya çapinda olusan empati rejime degil, kimse bu çirkinligi görmezden gelmiyor. Aksine yikim ve kayiplardaki yönetsel sorumluluk üzerinde duruluyor.
Diplomasi alaninda dogan firsatlar Türkiye’nin sorunlu dis iliskilerine ayar çekmeye yeter mi? Daha dogrusu iktidarda bunu becerme kapasitesi kaldi mi?
Erdogan açilan krediyi sonuna kadar sömürecektir. Seçime dogru uluslararasi alanda kendine dokunulmazlik kazandiran ortami kaybetmek istemeyecektir. Fakat fabrika ayarlarina dönmesi uzun sürmez. Adil olmak gerekirse her sey Erdogan’in karakteriyle ilgili degil. Insani diplomasi reel politik üzerine ince bir zar geçiriyor; sirin ve yaniltici. Bu süreçte Ermenistan, Yunanistan, Israil ve ABD’den gelen yardimlar ve hamleler üzerinde durulmaya deger.

ERMENISTAN’LA DIYALOGTA EKSIK TABLO

Ermenistan’in insani yardim konvoyu Margara köprüsünden geçerken düsmanligin anlamsizligi bir kir olarak Aras’a karisiyordu. Görenler için! Iki deprem arasinda kilitli kalmis bir yol. Illa felâketi mi beklemeli? Alican-Margara Sinir Kapisi en son 1988’de Ermenistan’daki deprem için açilmisti. Ermenistan Disisleri Bakani Ararat Mirzoyan’in Türkiye’ye taziyeye gelmesi hak ettigi karsiligi bulmadi. Erdogan, Israil Disisleri Bakani Eli Cohen’i kabul ettigi gibi Mirzoyan’i kabul edebilirdi. Mirzoyan, Ermeni kurtarma ekibinin çalistigi Adiyaman’i ziyaret edip ardindan Ankara’da Disisleri Bakani Çavusoglu ile görüstü. Insani diplomasinin açtigi yarik büyük olmadi. Çikan sonuçlar sinirli. Mirzoyan’in dönüste paylastigi bilgilere göre iki ülke kara sinirini üçüncü ülke vatandaslari ve diplomatik pasaportlar için açmayi planliyor. Taraflar turizm sezonu baslamadan önce uygulamayi hizlandirmak için anlasti.
Özel Temsilci RubenRubinyan’a göre Ani köprüsünün restore edilmesi konusunda da anlasma saglandi. Güzel fakat bunlar sürdürülebilir bir iyilesmeye yetmiyor. 2009’da iki yillik görüsme trafiginden çikan normallesme protokollerini çöpe atmaya sebep Erdogan’in Azerbaycan Parlamentosu’nda ‘isgal bitmeden bu adimin atilmayacagi’ yönündeki vaadiydi. 2020 savasinda rayonlar geri alindi ve bu gerekçe geçerliligini yitirdi. Ama yeni kosullar devreye girdi. Türkiye-Ermenistan normallesmesi Azerbaycan-Ermenistan barisina endekslendi. Bunun alt kosulu Zengezur’dan koridor açilmasi ve Karabag’in statüsü sorununun çözülmesi. Bakü yönetiminin kurtarilmis rayonlarda Erdogan’in yakin çevresine sundugu kârli pasta, Ankara’nin Ermenistan-Azerbaycan barisini beklemeden adim atmasini önlüyor. Erdogan’in hayallerini süsleyen koridor Karabag dügümünden bagimsiz degil. Rusya’nin, Türkiye’nin Hazar ve Orta Asya’da kendisine çelme takacak stratejik avantajlar elde etmesinden duydugu kaygiya hitap eden bir yaklasim da gerekiyor. Erdogan, Türkiye’yi Batili dostlarinin istedigi sekilde kendini Rus stratejik üstünlügünü zayiflatacak güç olarak konumlandiriyor. Bu da Karabag anlasmasinin garantörü Moskova’yi çözümsüzlük seçenegine itebilir. Beri tarafta Iran, Kafkasya’da yeni denklemden dislanma korkusuyla hareket ediyor. Bu da Zengezur’un önündeki diger bozucu faktör. Depremin yarattigi yumusamanin etkisini kisa vadeli kilacak sert gerçeklikler bunlar.

BIR GECE ANSIZIN TÜRKLERI BEKLERKEN YUNANLARIN ANSIZIN GELISI

Ermenistan-Türkiye normallesmesinden daha inatçi olan Yunanistan-Türkiye iliskisi. Çaresizligin ittirmesiyle pragmatizm kosusuna çiktiginda Erdogan’in BAE, Suudi Arabistan, Misir ve Israil’e el uzatmasi zor olmadi. Fakat Yunanistan’i ‘Bir gece ansizin geliriz’ tehdidiyle cephede tutmayi tercih etti. Ege’deki müzmin anlasmazliklar, Kibris sorunu ve son dönemin Dogu Akdeniz’deki deniz yetki alanlari restlesmesi iki tarafta da düsmanlik ve dostlugun sinirlarini tayin ediyor. Ayrica ABD’nin S-400 yüzünden Türkiye’yi yaptirim parantezine alirken Yunanistan savunmasini tahkim etmesi milliyetçi bir kiskirtmayla suyun iki yakasinda ayarlari iyice bozdu. Zehirleyici ortamda Yunanistan deprem karsisinda tereddütsüz harekete geçti. Sivil Savunma Bakani ChristosStylianides insani yardim ekipleriyle Adana’ya indi. Ardindan Disisleri Bakani NikosDendias, Mevlüt Çavusoglu ile birlikte helikopterle Hatay’a gitti. “Iliskileri yumusatmak için bir depremi daha beklememeli’ mesaji verdi. 1999 depreminde de kapiyi ilk çalan Yunanistan’di. Komsuluga inanç, 2004’te Kibris’taki referandum ve Türkiye’nin AB ile müzakerelere baslamasinda olumlu katki sundu. Lakin referandumda ‘Hayir’ diyen Rum tarafinin AB’ye alinmasi, Türkiye’nin AB yolculugunda Rumlarin da söz sahibi olmasi ve Ankara’nin Kibris Cumhuriyeti’ne gümrükleri açmamasina karsin müzakere sürecinin tikanmasiyla eski sayfaya dönüldü. Bu sefer de temenniler diyalogun kalici olmasi yönünde. Ta Nea gazetesinin “Aci çekerken hepimiz Türk’üz” yorumu hakikatin bir yüzü. Diger tarafta temkinlilik hakim. Yunan medyasi Dendias’in deprem bölgesinde oldugu sirada Türk savas uçaklarinin Yunan hava sahasini 24 kez ihlal ettigini öne sürüp sorunlarin çözümü için adim atmasi gereken tarafin artik Türkiye oldugunu savundu. Iki tarafin da müzmin sorunlari çözebilecek liderlige ihtiyaci var. Gündelik siyaseti asabilen, kararli, güçlü birer liderlik. Bu olmadan insani diplomasinden elde edilen olumlu hava liderlerin hirslarina meze olmanin ötesine geçemiyor. 1999’daki siyasi çerçeveden farkli olarak iddialarini büyütmüs ve müttefiklerle baglarini örselemis bir Türkiye; Fransa ve ABD gibi ortaklarla askeri iliskilerini genisletmis bir Yunanistan var.

BLINKEN’IN ZIYARETI: ANKARA’DA ARANAN GÖRÜNTÜ

Ermenistan, Yunanistan ve Israil’in insani jestlerinden sonra gösteri sirasi dün ABD Disisleri Bakani AntonyBlinken’daydi. Hem devam eden isbirligi hem de yasanan sorunlar iki müttefik arasinda üst düzey temaslari zorunlu kilsa da Baskan Joe Biden, Erdogan’a mesafe koydu. Biden bir kenara Blinken bile dis seyahatlerinde Türkiye’yi uzun atlayip zorunlu temaslari bürokratlara birakti. Dün Çavusoglu ile Blinken’in helikopterde deprem bölgesinde incelemelerde bulunurken verdigi görüntüye ciddi anlamlar yüklenecektir. Blinken da Türk ve Yunan mevkidaslarini ayni karede gördügünde tesvik edici bir yorum yapmisti. Blinken’in bugün Çavusoglu ve Erdogan’la görüsmesi bekleniyor. Kilçikli konu basligi çok: Isveç ve Finlandiya’nin NATO üyeligini bloke eden Türk vetosunun kaldirilmasi, Kongre’de kosullara baglanan F-16 paketi, Türkiye’nin mahrum edildigi F-35’lerin Yunanistan’a verilmesi ihtimali, Türkiye’nin Rusya’ya karsi yaptirimlara uymamasi, ABD’nin YPG-SDG’ye destegi, Ankara-Sam normallesmesine dair Amerikan çekinceleri, New York’taki Halkbank davasi ve FETO dosyasi vs.
Iki yil sonra ilk ziyareti anlamlandiran bir sonuç çikar mi? Sanmam. Münih Güvenlik Konferansi’na katilmak için bölgeye tesrif etmis olan Blinken’in temaslari Yunanistan’i da kapsiyor. Washington’da Atina-Ankara arasinda bir denge gözetilmesi gerektigi yönünde artan hassasiyet bu ziyaretten önce belirgin hale gelmisti. Ama bir ziyaretle çetrefilli konu basliklarinda bir atilim beklenmez. NATO Genel Sekreteri de deprem dayanismasinin estirdigi rüzgârda Finlandiya ve Isveç için kilidin açilmasini umuyor. Isveç gecikmeli olarak yardim seferberligine katilirken deprem sonrasi Ankara’da havanin degisip degismeyecegi soruluyor. Helsinki’ye göz kirpip Stockholm’a dis gösteren Erdogan, NATO karti sayesinde muhatap aliniyor. Dahasi bu karti Washington’da canini sikan dosyalarda karsi agirlik olarak kullaniyor. Pek çok NATO üyesi açisindan Erdogan artik ‘yikici müttefik’. Fakat Erdogan’i bunaltan inatçiligindan vazgeçiren seyin ürkütücü firsatçiligi oldugunu da biliyorlar. Elindeki sopayi saklamak için karsisindaki havucu görmesi lazim. Simdiye dek kriz yüklü içeriyi oyalamak için birilerini seytanlastirma geregi duydu. Bu durum hâlâ geçerli mi? Surasi simdilik net degil: Seçime dogru Erdogan’i hangi yol kurtarir; gerilim mi, uyum mu? Buna karar verecek degerlendirmeyi henüz yapamamis olabilirler.

—————————————————————-

Gazete Ouvar- 20 Subat 2023

Fehim Tastekin

Back to top button