Makale

Bir kahkaha da benden

Arinç’in kadin ve kahkaha konusundaki sözlerini duyunca bir kahkaha da ben attim.

Neyse ki etrafta kimse yoktu!

X x x

Aslinda Arinç’in sözleri, bu tip iffet dersleriyle ilk karsilasmamiz degil.

Bir zamanlar biri de ‘Basi açik kadin perdesiz eve benzer’

demisti. Geçenlerde bir baskasi flört eden genç kizlari isirilmis elmaya benzetti.

Sevki Yilmaz’in olay yaratan sözlerini ise hiç hatirlatmiyorum.

AK Partili erkeklerin iffet dersi vermeyi pek sevdigini biliyoruz. AK Parti’nin muhafazakârliginin bam telinin kadin oldugunu ve ‘kadin ve aile degerleri’ alanina girdikleri her noktada bir baska dünyaya geçtiklerini de…

Bu dünya sahsen bana yabanci. Türkiye’de yasayanlarin yaklasik yarisina da yabanci.

Ama zaten, ‘farkliliklarimizla birlikte yasamak’ derken bunu kastetmiyor muyuz? Hepimiz tipatip ayni iffet, ayni ahlak anlayisina sahip olsaydik, kadinin temel rolünü ayni sekilde tanimlasaydik, aile degerleri dendiginde ayni seyleri algilasaydik; farkli mahallelerden, farkli yasam tarzlarindan bu kadar söz etmemiz saçma olmaz miydi?

Kamusal alan kahkahadan geçilmiyor

O yüzden de böyle laflari her duyusumuzda çok sasirmis gibi yapmak bana garip geliyor.
‘Farkli dünya’dan gelen bu sesleri duydugumuzda, öfkelenmek, hirçinlasmak ya da yasam tarzimiz konusunda paniklemek yerine sunu sormaliyiz kendimize:

Kadinla ilgili bu bakis açisi iktidar oldugu 13 yil boyunca toplumu muhafazakârlastirabildi mi? Kadinlar 13 yil öncesine oranla daha mi az kahkaha atiyor sokaklarda?

Tam tersine kadinlarin, kadinliklarini ortaya çikaran giysileriyle, makyajlariyla, süsleri-püsleri ve isveleriyle kamusal alanin her noktasina sökün ettiklerine ve kimi zaman suh, kimi zaman da çocuksu kahkahalariyla, erkek egemen bir alan olarak telakki edilen bu alani ‘feminize’ ettiklerine tanik oluyoruz. Buna muhafazakâr kadinlar da dahil…

Muhafazakâr erkekler, yasaklari ortadan kaldirir ve kamusal alanin tümünü kadinlara açarken, bu alana giren kadinlarin ‘kadin kimliklerini’ disarida birakarak aseksüel yaratiklar olarak gireceklerini ummus olabilirler.

Ama hayatin, umutlara-arzulara-niyetlere kulak asmadan kendi hükmünü sürdürmek gibi bir huyu var iste.

Bu huy hükmünü sürdürüyor ve kadinlar evlerinden çikip okullara, is yerlerine, derneklere, mitinglere akin ettikçe, kahkahalari da evlerden tasip sokaklari, meydanlari dolduruyor.

Tablo buyken, bazi insanlarin hâlâ ‘kadin kahkaha atmamali, iffetli olmak için suna suna dikkat etmeli’ diye tarifler vermesinin ne önemi var?

Arinç’i yasam koçumuz olarak seçmedigimize göre, onun böyle düsünmesinde bir mahzur yok. Böyle yetismis, böyle inanmis ve dogal olarak baskalarina da böyle tavsiye ediyor.

Dayatma mi, telkin mi?

Sanirim, isin püf noktasi hayat tarzi dayatmalariyla hayat tarzi telkinlerini birbirinden ayirabilmek.

Örnegin, karma evler çikisi bir dayatma denemesiydi. Kürtajin ve sezaryen dogumun yasaklanmasi, zinanin sikayete bagli suç olmaktan çikarilmasi, nikâhsiz yasayan çiftlere ev kiralayanlari ‘fuhusa yataklik’ suçuna dahil etme çabalari da öyle…

Dayatmalara aninda tepki vermek boynumuzun borcu. Nitekim yukarida verdigim örneklerde böyle oldu ve sonuçta bu denemelerin hepsi de sonuçsuz kaldi.

Ama telkinlerde bulunmaya, her siradan insan gibi siyasetçilerin de hakki oldugunu kabul edersek rahatlariz.

Sonuçta takip takmamak herkesin kendi bilecegi is…

‘Öyle ulu orta gülünmez’ mi dedi; bir kahkaha atip geçersiniz, olur biter…

——————————————————-

Bugün-

Gülay Göktürk

Back to top button