Makale

Bu cinayetlerin arkasinda kimin eli var?

Diyarbakir baro baskani Tahir Elçi de öldürüldü. Masumane, sivil bir eylem sirasinda,Dört Ayakli minarenin ayaklarindan vurulmus olmasindan sonra gitti ve o ayaklara bir pankart asti. ‘Beni ayaklarimdan vurdular’ çok kisa bir süre sonra kendisini de ensesinden vurdular. Henüz katilin kimligi resmen belli degil.

Bir hukukçuydu Tahir Elçi. Beyaz bir sayfa istiyordu. ‘ Ne Türk ordusu isgalci, ne de PKK teröristtir’ gibi ciddi tartisma yaratacak bir tespitin de sahibiydi. Peki devlet isgalci ve PKK terörist degilse, bölgedeki bu çatismalar neden. ? Bunca kent neden yakilip yikildi, bunca halk neden iki ates altinda yasatiliyor, bu yangin neden. ? Devlet isgalci degil ve PKK de terörist degilse peki Tahir Elçiyi kim öldürdü, neden öldürüldü. ? Tüm bu çatismalar, bu kan, bu zulüm, bu can pazari ne için, kimin için ve neden. ?

Tahir Elçi bilerek mi hedef seçildi yoksa her iki silahli gücün arasinda kalarak mi yasamini yitirdi, bu önemli elbet. Ama zaten çatisan güçlerin bölgede sabikalari bir hayli kabarik. Doksanli yillarda oldugu gibi halk agzi ile at izi it izine karismis durumda. Bu çatismalarda PKK devrimci halk savasi taktikleri uygulayarak kurtarilmis bölgeler olusturmak ve kendi kontrolünde kantonlar yaratmak istiyor. Bu savas Kürt halkinin onay verdigi bir savas degil,lakin halk bu savasa arka çikip destek vermiyor. Halk benim için ölme ve öldürme diyor. Buna karsin PKK israrla bu savasi sürdürüyor. Bu savasi kazanabilecegini düsünüyor, kazanmak için her yolu mübah görüyor.

Kürt halkinin adina savas yürüttügünü savlayan PKK, Kürt yurtsever potansiyelin yüksek oldugu Varto, Cizre, Nusaybin, Yüksekova, Silvan, Derik, Silopi, Hani, Lice ve Diyarbakir gibi kentlerde, hendekler kaziyor, yer altina bombalar ve mayinlar yerlestiriyor, barikatlar kurup sokak çatismalari için halki savunmaya çagiriyor. Halk ve güvenlik güçleri karsi karsiya getiriliyor, çatisma, patlama, bombalama yapiliyor, halktan insanlar ölüyor ve yaralaniyor. Daha sonra da devlet katliam yapti denilerek infial yaratmaya, halki sokaklara devlet alehine eylemlere çekmeye çalisiyor. Tüm bu eylemleri yaparken de halka verdikleri bir söz yok. Eski sözlerini de çoktan unutmus görünüyorlar. Tüm bu eylemler, bu hendekler ne için kaziliyor. ? Özyönetim gibi kafalari bulandiran bir modeli gerçeklestirmek için mi. ? Bunun için bunca yakip yikmaya gerek var mi. Özyönetim bile görüsmelere ve müzakerelerle çözülebilecek bir konu. 110 belediye zaten öz degil mi. Peki ya parlamentodaki gurup halkin duygu ve düsüncelerine tercüman olmaya yetmez mi. ? Neden savasta, yakip yikmakta bu kadar heves ve bunca israr. ?

Neyse ki halk bu siyasal komplolara pek itibar etmiyor, açiktan çatismalara taraf olmaktan uzak duruyor. Her seferinde sogukkanliligini koruyor, böylece birçok komplo bosa çikiyor. Devletin ve PKK’nin ates poligonlarinin içinde bulunan halk her iki silahli gücün estirdigi bu gerilim ve siddetten usanmis durumda. Bölge bosaliyor, Kürtler yasadiklari kendi cografyalarindan kopmak zorunda birakilarak göçe zorlaniyor,adeta mülteci duruma düsürülerek, yurtseverligin faturasi agir bir sekilde ödetiliyor. Neden. ?

Devlet ise sözüm ona terörle ve teröristlerle mücadele edeyim derken evler yikiyor sikiyönetim uyguluyor, halki korkutup tedip etmeye çalisiyor, operasyon alanlarini adeta yangin yerine çevirip girdigi yerleri muharebe alanlarina çeviriyor. Bu arada günahsiz bir çok kisi ölüyor ya da yaralaniyor. Iki ates arasinda can havli ile kosusup duran insanlar kimden geldigi belli olmayan kursunlarin hedefi oluyor, yasamini yitiriyor ya da yaralaniyor. Devlet de doksanli yillarin güvenlikçi politikalarina geri dönmüs ve bu politikalarda israr ediyor. Adeta karsisindaki silahli kisileri imha etmeyi amaçliyor. O da bu yolla bu isin üstesinden gelebilecegine inaniyor.

Geçmiste sirf infial yaratip halki galeyana getirmek ve bunun üzerinden kitlelerle bulusup onlari eylemler içinde politize etmek için belirli merkezlerde faili meçhul cinayetler de isleniyordu. Bu cinayetlerin tetikçileri, azmettiricileri ve perde arkasindaki gerçek kisiler bulunamiyor, bu cinayetler siyasal rant ve malzeme olarak kullaniliyordu. Kürt yurtsever ve demokratik muhalefetinin yüksek oldugu, Kürtler bakimindan politik bir merkez sayilan Diyarbakir,Batman ve Tatvan da islenmis önemli birkaç cinayeti hatirlamakta yarar var. Cinayetlerin isleyis tarihine göre, Diyarbakir’da Vedat Aydin, Musa Anter, Batmanda Mehmet Sincar, Istanbul’da Medet Serhat, Bitlis-Tatvan’da Sevket Epözdemir ve daha birçok kisi. Belki de en sonuncusu Tahir Elçi.

Vedat Aydin, eski bir ögretmendi. Devrimci-Demokrat bir gelenekten geliyordu. Anakarada IHD genel kuruluna gitmistik. O Diyarbakir’dan gelmisti, biz Istanbul’dan. Genel kuruldaki konusmasini Kürtçe yapmisti Vedat Aydin. Halkin Emek Partisinin de Diyarbakir il baskaniydi, dönemin göz dolduran bir politikacisiydi. Sivil siyasette bir anda kitlelerin sempatisini kazanmisti. 10 Temmuz 1991 günü evinden kaçirilip Maden yolunda infaz edildi. Kimin öldürdügü kesin bilinemedi. Hala kafalarda soru isaretleri var. Vedat’in Cenaze töreni Diyarbakir’da 12 Eylül sonrasinin en büyük kitle gösterisine neden oldu. Törende olaylar çikti, 3 kisi öldü. Yüzlerce kisi yaralandi. . Yaralilar arasinda dönemin HEP Milletvekilleri de vardi.

Bu cinayet sorusturmasi sonuçlanmadi ya da sonuçlandirilmak istenmedi. . Sorusturmaya 20 yil aradan sonra tekrar baslandi. Esi Sükran Aydin 20 yil sonra ifade alinmak üzere emniyete çagrildi. Sükran Aydina : “Gece eve gelenler bunlar miydi?” diye soruldu. Aydin “20 yil oldu, nasil taniyayim” dedi. Bu cinayet dosyasi hala açik ve aydinlanmayi bekliyor. Peki bu cinayet sonuçlari itibari ile kime yaramistir. ? Yorumu temiz vicdanlara birakiyorum.

Musa Anter, de bir hukukçuydu. Kürt yurtsever hareketinin tarihi simalarindan Abdurrahman Zapsunun damadiydi. Apê Musa diye bilinen Anter aydin ve entelektüel bir yapiya sahipti. Kürt hareketi arasinda derin bir yolculuktan geliyordu. Doksanli yillarda legal demokratik siyasete karar kilmis ve halk onu çok sevmisti. Musa Anter de, 20 Eylül 1992’de Diyarbakir’in Seyrantepe mahallesinde ugradigi silahli saldirida sol bacagina iki, kalbi ve kafasina birer kursun sikilarak öldürüldü. Bu cinayetin arka perdesi de hala aydinlatilmis degil. Katil Musa Anteri otelden çagirip görüsmek amaci ile issiz bir yere götürmüs ve orada isi bitirmisti. PKK itirafçisi Aygan fail olarak gösterildi. Bu cinayeti gerçekte kim neden ve kimin adina isledi? Henüz belli degil. Bu cinayet kimin isine yarayacakti. ? Yorumu temiz vicdanlar yapsin. .

Mehmet Sincar Gazi Üniversitesi mezunuydu. 1991 Genel Seçimleri’nde (SHP) listesinden Mardinden milletvekili oldu. Daha sonra SHP’den ayrilarak HEP’e ve HEP’ten sonra da Demokrasi Partisi’ne geçti. Mehmet Sincar, 4 Eylül 1993 yilinda faili meçhul cinayetleri sorusturmak üzere gittigi Batman’da ugradigi silahli saldiri sonucu öldü.

Mehmet Sincar cinayetinde önceleri, Türk Intikam Tugayi fail gösterildi. Susurluk olayina iliskin olarak Kutlu Savasin hazirladigi rapora göre ise bu cinayet, Mahmut Yildirim, PKK itirafçilari Alaattin Kanat, Ismail Yesilmen ve Mesut Mehmetoglu’nun isledigi öne sürüldü. Daha sonra Hizbullah örgütüne yikilmak istendi. Ancak cinayet tam olarak hala da aydinlatilamadi.

Bir diger dikkat çeken cinayet de Istanbulda avukatlik yapan Medet Serhat’in cinayetidir. Medet Serhat,1978 yilinda,KYB ( Kürdistan Yurtseverler Birligi) Istanbul Temsilciligi yapti. 1979 tarihinde yapilan mahalli seçimlerde, Kars’tan CHP adayi oldu. 1982 tarih itibariyle Erzurum’da sürdürülen PKK davasinin avukatligini yapti. Ayni yil Baris Dernegi Yönetim Kurulu üyesi olmasi nedeniyle tutuklandi. 1983 Kasim ayinda, serbest birakildi.

1990 yilinda, “Kürt Halk ve Özgürlük Vakfi”nin kuruculari arasinda yer aldi. 12 Kasim 1994 tarihinde, Istanbul Erenköy’deki evinin önünde öldürüldü.

Eski Özel Harekat polislerinden Ayhan Çarkin´in itiraflariyla baslayan Susurluk dönemi faili meçhul cinayetleri sorusturmasinda Medet Serhat dosyasi bir kez daha açildi. 17 yil önce öldürülen ve ‘adli cinayet’ kapsaminda yürütülen Medet Serhat dosyasi ilerleme saglanamadigi için Kadiköy Savciligi tarafindan arsive kaldirilmisti. Gerçek failleri, azmetrilenler ve perde arkasindakiler henüz ortaya çikarilmis degil.

Sevket Epözdemir, Demokrasi Partisi Tavan ilçe baskani,IHD Tatvan temsilcisi ve Van barosu avukatiydi. Yörede çok sevilen, fedakar, çaliskan ve cesur bir avukatti. Uzunca bir yurtsever geçmisi vardi. Tatvan’da o günlerde her kesin Mahatma Gandisiydi adeta Avukat Sevket. Evinin önünden tanidik bir sima aldi onu, az ilerde önce subay lojmanlarina götürdü, sonraki gün cesedi Tavan Mus demir yolu üzerinde, Rahva mintikasinda bulundu. 25 Kasim 1993’ü gösteriyordu takvimler. Bu cinayetin gerçek failleri kim, kimler istedi Sevketin öldürülmesini ve bu cinayetle ne elde edilmek isteniyor,sorulari ortada duruyor. Yorumu temiz vicdanlar yapsin.

Avukat Tahir Elçi, bir insan haklari savunucusuydu. Geçmiste islenen bir çok faili meçhul cinayetin açiga çikmasi için ciddi çalismalar yapiyordu. Bu cinayetlere kurban gitmis bir çok dosyada müdahil avukatlik yapiyordu. Avrupa Insan Haklari Mahkemesinde avukatlik yapiyordu. UNESCO mirasi dört ayakli minareyi ayagindan vurup yaralamisti silahli güçler. Tahir Elçi minareye sahip çikiyordu. Yapmayin, kirmayin, dökmeyin diyordu basin açiklamasinda. Sözleri sükut etmisti ki ensesinden bir kursunla solugu kesildi. Tahir Elçi katledildi. Tarih : 29 Kasim 2015.

Bu cinayeti kim isledi. Eger hedef Tahir Elçi ise , neden. ? Bu cinayet kime, ne yarar saglar Bu cinayetin sorumlulari kim ya da kimler. ? Yorumu temiz vicdanlar yapsin. .

Nasil yasadigimiz çok önemli ama nasil öldügümüz de önemli Tahir Elçi.

Ruhun sad olsun. Selam söyle senden önce, senin gibi gidenlere…

Nalet olsun sana gelen kursunu çeken ele de, çektirenlere de.

Tahir Elçiyi kim öldürdü ise en kisa zamanda ortaya çikarilsin.

Latif Epözdemir

Back to top button