Dersim’de zorunlu göç drami bitmedi
Mehves Evin
Basbakan Erdgan, Kasim 2011’de Dersim için özür diledikten sonra, Cumhuriyet tarihinin bu karanlik sayfasi birdenbire tabu olmaktan çikti… Gerçi çikis noktasi, CHP’yi sikistirmakti… Ancak TBMM’de Dersim Komisyonu’nun kurulmasi, ancak Erdogan’in bu hamlesinden sonra mümkün oldu.
Evet, 1937-1938 yillari arasinda Dersim’de devlet eliyle yapilan sürgün, katliam, evlatlik verme gibi korkunç olaylarin yazilmasi, tartisilmasi artik ‘serbest’. Ancak devletin bugün, özel sirketler araciligiyla Dersim üzerinde uyguladigi politikalari konusmak, yazmak yasak! Zira ‘köy bosaltma’, yerinden etme, zor kullanma, artik asker degil, HES ve baraj insaatlari araciligiyla yapiliyor…
Medyada, bölgede planlanan HES ve barajlara gösterilen tepkilere rastlamamaniz tesadüf degil. Çünkü içinden HES, baraj kelimeleri geçen her haber artik pek çok medya kurulusunda otomatik olarak sansürleniyor.
HES yapim süreçleri sirasinda yasanan insan, çevre ve yasam hakki ihlalleri, bu durumda kimsenin radarina giremiyor!
84 köy bosaltilacak
CHP’nin Istanbul ve Tunceli milletvekilleri Melda Onur ve Hüseyin Aygün, Dünya Çevre Günü’nde Elazig’in Karakoçan ilçesindeki Peri Suyu üzerinde yapilan Pembelik Baraji’na gitti… Burada yasayan ve protesto yapmayi sürdüren köylülerin sorunlarini ve bölge yetkililerini dinledi.
Peri Suyu üzerindeki Özlüce ve Seyrantepe barajlarinin yani sira Kigi Baraji, Pembelik Baraji, Tatar Baraji da yapim asamasinda… Ayrica iki baraj projesi daha yapiliyor.
Onur ve Aygün, bu barajlarin bölge halkina yasatacagi sorunlari söyle anlatiyor:
– Projeler tamamen hayata geçirildigi takdirde 60’tan fazla köy su altinda kalma tehlikesiyle karsi karsiya kalacak… 84 köyde zorunlu göç söz konusu olacak…
– Böylelikle devlet destekli ‘köylere geri dönüs’ projesi yerine, devlet destekli insa edilen barajlar ile Dersim’de yasayan halk, yerlerinden yurtlarindan zorla edilecek.
– HES projeleri ile Dersim bölgesinin tarihi, beseri ve fiziki cografyasi yok edilmekle kalmiyor! Bölgedeki farkli dini ve etnik gruplarin bir arada yasadigi, farkli ayin ve dini biçimlerin kendini yeniden var ettigi ortak mekânlar, dini mekânlar, kutsal addedilen evliya ve ziyaret yerleri de yok edilecek.
Farkliliklara saygi mi?
Hal böyleyken, Dersim katliami üzerine söz söyleyen vicdan sahiplerine soru sorma hakkimiz doguyor. Cevap veremeyeceklerini bile bile…
– Dersim’de 37-38’i kinayip, bugün orada yasananlara dair hiçbir sey söylememek, baska bir katliama göz yummak anlamina geliyor mu, gelmiyor mu?
– Danistay’in yürütme kararini durdurmasina ragmen Pembelik Baraji’nda insaatin devam etmesini, hangi hukuk ilkesiyle açiklanabilir?
– Bu barajlar yapilirken, bölgede yasanacak çevresel felaket ve insan haklari ihlallerinin yani sira tarim, turizm kayiplari hesaba katiliyor mu?
– Dine, inanca önem verdigini her daim beyan eden hükümet yetkilileri, acaba bu barajlarin bölgede yasayan insanlarin kutsal yerlerini yok ettiklerinin farkindalar mi?
– Acaba sular altinda kalacak onlarca türbenin yerine ne konacak? TOKI, kopya türbe mi yapacak?
– Bölgede yapilan ‘acele’ kamulastirmalar, Anayasa’ya göre ancak ‘savas zamaninda’ uygulanabilir. Savas halinde miyiz? EPDK’ya verilen kamulastirma yetkisinin hiçbir denetime tabi olmamasi nasil açiklaniyor?
Anlayacaginiz Dersimlileri, Alevileri topraklarindan sürme politikasi bitmedi… Sadece biçim degistirdi.
—————————————-
Milliyet-9 Haziran
Mehves Evin