Dört konu: Agar, Barzani, Oyak, tutuklu milletvekilleri
Genellikle seklen böyle bir yazi yazma aliskanligim pek yok ama bugün Cuma, araya futbol ve egitim yazilarim girecek, ben de bu dört konuya illaki de girmek istiyorum, galiba baska çare yok, dört konuya da ufak ufak deginecegim.
1- Mehmet Agar meselesi (Mustafa Duyar nasil öldürüldü?): Mehmet Agar gibi terör örgütlerinin hedefinde bir ismin hapishanede devlete emanet iken devletin maksimum güvenlik önlemi almasi kadar dogal ve devlet gibi bir devlete yakisan sey olamaz; ancak, bu mesele ister istemez aklimiza Sabanci cinayeti gibi çok karanlik bir olayin faili ve sahidi Mustafa Duyar’in Afyon E tipi cezaevine göz göre göre ölüme naklini hatirlatiyor. Karagümrük çetesinin lideri damdan gerçegi bagiriyor, bir emekli pasanin ismini veriyor, nakli gerçeklestiren kisi, Duyar’in hapishanede Can Dündar’la görüsmesine engel olan zat-i muhterem, daha sonra HSYK’ya ataniyor (!!!!!), galiba bu üyelik de hala sürüyor.
Bu Sabanci cinayetinin ve sonrasinda yasananlarin üzerine ne zaman gidilebilecek?
2- Kürt meselesini Barzani mi çikardi? Türkiye Devleti’nin PKK terörüyle mücadelede her türlü stratejiyi devreye sokmasi, bu çerçevede de Barzani kartini iyi kullanmasi çok önemli, bu sürece kimse karsi çikmamali diye düsünüyorum.
Ancak, herkesin Mehmet Altan’in hep sorageldigi ‘PKK bir bir neden mi, sonuç mu’ sorusunu iyi düsünmeli. Kürt meselesini Barzani çikarmadi, bu meselenin Barzani üzerinden çözümü de zaten imkansiz. Barzani ile uyumlu davranis kisa vadede terör meselesine faydasi olabilir, hatta çok büyük ihtimalle de olur ama artik, terör meselesiyle devletin yasal güçleri dogal olarak ugrasirken TBMM’nin kürt meselesine kalici ve sürdürülebilir çözüm üretmesinin zamani geldi, hatta geçti bile. Kürt meselesine nasil kalici çözüm üretilecek tam bilemiyorum ama nasil çözülmeyecegini çok iyi biliyorum; Anayasa’nin 66. maddesinde oldugu gibi vatandaslik sifati (!!!) olarak ‘türk’ kavramini anayasal olarak muhafaza edelim, kürt meselesinin çözülmeyecegi kesindir, terörden beslenenlere müjdelenir.
3- Oyak meselesi: Star gazetesinin bugünkü (Persembe) manseti Oyak Genel Müdürü Coskun Ulusoy’un 15 Mayis 2006’da ajandasina düstügü çok ilginç bir not. Herkesin iyi görmesi lazim, Danistay saldirisi da Sabanci cinayeti gibi son yillarin en karanlik olaylarinin basinda geliyor. Tüm okurlara çok somut bir önerim var: Herkes, internet üzerinden, 17 Mayis 2006 menfur Danistay saldirisi sonrasi, basta dönemin Cumhurbaskani Ahmet Necdet Sezer’in, yüksek yargi mensuplarinin, YÖK Baskani ve üyelerinin, askerlerin, vs. demeçlerini iyi incelesinler, o dönem nasil bir kurgulama ile karsi karsiya kaldigimizi anlasinlar.
Oyak güvenlik sirketinin kameralarinin o gün tesadüfen (!) arizali olmasina neden sasiliyor, anlamak mümkün degil. Benim anlamakta zorlandigim ise bu konunun, olaydan tam alti sene sonra, hala bir yargisal karara baglanmamis olmasi.
4- Tutuklu milletvekilleri meselesi: Tutuklu milletvekilleri meselesi benim bu satirlari yazdigim anlarda hala sonuçlanmis degil; ekranlardan görebildigim kadariyla, simdilik kaydiyla öne çikan görüs, ülke bütünlügü aleyhine suç islemis kisiler disindakilere TBMM’ye gelme yolu açiliyor. Bu istisnayi anlamakta zorlaniyorum. Mesela darbe yapmaya kalkmaktan yani TBMM’yi ortadan kaldirma amaçli suçlardan yargilananlarin TBMM’ye gelmelerinin yolunun açilmasi bana çok ironik, hatta komik geliyor. AB Büyükelçisi’nin isabetle belirttigi gibi partilerin tutuklu kisileri aday gösterip seçtirmeleri gerçekten ilginç. Darbe yapip TBMM’yi dagitmak, kürt meselesinde aykiri bir laf etmekten daha mi affedilebilir bir konu olarak görülüyor?
——————————————–
Star-27 Nisan