Erdogan’a destegim haram mi olsun?..
Sevgili Can Dündar, ekranda pat diye sordu: Simdi “vaktiyle Erdogan’a verdigim destek haram olsun” diyor musun? Iyi soruydu. Erdogan’a destegim hiçbir zaman kayitsiz sartsiz olmadi, ama bugün “haram olsun” diyor muyum?
Baska sorular da var. 2002’den beri kaç Erdogan’a tanik oluyoruz? Degisen kim; Erdogan mi, ben mi? Hangi Erdogan ne yapti? Yolsuzluk operasyonlariyla baslayan 17 Aralik’tan beri hangi sorular cevap ariyor? Cevaplar asagida…
Tayyip Erdogan’i elestiriyordum geçen hafta bir aksam, Can Dündar’in Arti1 TV’deki Canli Gaste programinda.
Elestirilerim agirdi.
Sevgili Can pat diye sordu:
‘Simdi, vaktiyle verdigim destek haram olsun diyor musun?’
Bir an birbirimizle bakistik.
Iyi bir soruydu.
Ilk tepkim su oldu:
‘Hayir, haram olsun demiyorum.’
Devam ettim:
‘Tayyip Erdogan’a dönük geçmisteki bu destegimin bugün de arkasindayim.’
Sunu da ekledim:
‘Destegim bastan itibaren hep elestireldi, hiçbir zaman kayitsiz sartsiz olmadi. Özellikle demokrasinin temel degerleri söz konusu oldugunda, Tayyip Erdogan’i geçmiste de epeyce elestirdim.’
Ve sözü uzatmadim:
‘Kisacasi, zaman içinde degisen ben olmadim, Tayyip Erdogan degisti.’
Evet öyle.
2002 sonrasinda böyle degildi
2011 genel seçimlerindeki yüzde 49 oy sonrasinda, özellikle Gezi ve 17 Aralik’la birlikte artik demokrasi ve hukukun temel degerlerine sirtini dönen bir Tayyip Erdogan var sahnede.
Bu açidan kendisini elestiren, kendisini uyaran, kendi politikalarina muhalefet eden, kendisinden farkli ses çikaran herkesi ama herkesi düsman ilan eden, vatan haini ilan eden, darbeci ilan eden, dis güçlerin aleti ilan eden, casus ilan eden bir Tayyip Erdogan’la karsi karsiya Türkiye…
Oysa 2002 sonrasinda böyle degildi.
Demokrasinin önünü açmak için somut adimlar atan bir Erdogan vardi.
Demokratiklesme hamleleri ve Kibris sorunundaki radikal tavriyla AB’ye kanca atan ve tam üyelik görüsmelerini baslatan bir Erdogan vardi.
Demokrasi ve hukuk devletini bu ülkede ikinci sinifliga mahkûm etmis olan ‘bürokratik oligarsi’ye kafa tutan, ‘askeri vesayet’i gerileten bir Erdogan vardi.
Askerden muhtira yediginde dik duran, kapatma davasi ile gelen ‘yargisal darbe’yle mücadele eden bir Erdogan vardi.
Kürt sorununda Imrali ve Kandil’le diyalog kapisi açacak kadar yürekli davranabilmis bir Erdogan vardi.
Dis politikasinda Israil’le Suriye arasinda arabulucu rolü oynayabilen, Misir’la, Filistin’le dengeleri koruyabilen, Iran’la, Hizbullah’la, Hamas’la iliskilerini bazen Amerika’yi kizdirma pahasina iyi götürebilen, Suudi Arabistan’la, Körfez ülkeleri ve sermayesiyle çok iyi iliskiler kuran, Amerika’yla özellikle Baskan Obama’yla birlikte iliskileri gelistiren, AB ile tam üyelik müzakerelerinin baslamasiyla ekonomiye disaridan müthis bir sermaye ve yatirim pompalanmasina yol açan bir Erdogan vardi.
Bütün bu somut tavirlariyla, Islam ve demokrasi konusunda Islam dünyasina model olarak gösterilen ve yalniz Bati’da degil, Dogu’da da büyük destek gören bir Erdogan vardi.
Simdi baska bir Erdogan var sahnede
Bu Erdogan gitti, yok artik.
Bu Erdogan degisti.
Simdi bir baska Erdogan var sahnede.
Demokrasi ve hukuka sirtini dönmüs bir Erdogan bu…
Yargi bagimsizligina ve demokrasiyi demokrasi yapan kuvvetler ayriligina kulak asmayan bir Erdogan bu…
Dört bakan isminin geçtigi, kendi oglunun isminin karistigi, iki bakan oglunun tutuklandigi bir rüsvet ve yolsuzluk sorusturmasini engelleyici açik müdahalelerle yargiyi yürütmenin emrine sokmak isteyen, bunun için yargida ve poliste kiyim baslatan bir Erdogan bu…
Türkiye’yi dis politika alaninda bugüne kadar görülmemis ölçüde tecrit eden, yalnizlastiran, neredeyse herkesle kavgali hale getiren, realpolitik incelikleri göremeyerek Türkiye’nin dis politikadaki manevra alanini fena halde daraltan, elindeki kartlari kiymetsizlestiren bir Erdogan bu…
Daha fazla ayrintiya gerek yok.
Bu özet tabloyla ve yakalandigi iktidar kibiri ve ugradigi güç zehirlenmesiyle, Tayyip Erdogan’in Basbakan olarak üstüne sadece Bati’da degil, Dogu’da da çarpi konuldugu gerçegi, görmek isteyenler için gözler önünde…
Ve hâlâ yanitsiz 10 soru
Dünkü yazimi ya alternatif sorusuyla noktalamis, bu meseleyi bir baska yaziya birakmistim.
Yine öyle yapiyorum.
Ve bu yazimi Ahmet Hakan’in dün kösesinde Erdogan iktidarina yönelttigi, cevap arayan 10 soruyla bitiriyorum.
BIR
MIT, 17 Aralik’tan sekiz ay önce ‘Reza Zerrab ve yolsuzluk dolu iliskiler’ konusunda hükümeti uyardigi halde… Hükümet neden bu uyariyi hiç dikkate almadi? MIT uyarisinin dikkate alinmamasinin nedeni nedir?
IKI
Türkiye Cumhuriyeti vatandaslari, 17 Aralik’in ardindan memleketimizin mahkemelerine güvenecekler mi, güvenmeyecekler mi?
ÜÇ
Su anda hükümete yakin herhangi bir isim aleni soygun yapmaya kalksa… Herhangi bir savcinin ve polisin o sahsa yönelik yolsuzluk operasyonu yapmasi mümkün müdür, degil midir?
DÖRT
Eger ‘Hükümet’ ile ‘Cemaat’ arayi açmasaydi… Biz bunca yolsuzluk, rüsvet ve usulsüzlük iddiasinin kirintisindan bile haberdar olabilecek miydik?
BES
Hükümetin ‘paralel devlet’i kesfetme tarihi nedir? 17 Aralik midir? Eger böyleyse… 17 Aralik’tan önce izi tozu bile olmayan ‘paralel devlet’, 17 Aralik’ta birdenbire mi ortaya çikmistir?
ALTI
Basbakan, 17 Aralik’tan önce Cemaat’ten söz ederken ‘Ne istediler de vermedik’ demisti… Ne istemislerdi de verilmisti
YEDI
17 Aralik’tan bu yana kaç savci talimati, adli kolluk tarafindan uygulanmadi? Kaç operasyon tamamlanmadi?
SEKIZ
‘Ananas’ sifresinde ne tür bir suç gizli? Eger ortada bir suç varsa neden gereginin yapilmasi için hükümetten herhangi biri suç duyurusunda falan bulunmuyor
DOKUZ
Basbakan tarafindan ‘hayirsever isadami’ olarak bilinen Reza ile ilgili olarak ‘suikast finansörü’ iddiasini ortaya atan FBI’ya bir sey denecek mi, denmeyecek mi?
ON
17 Aralik’tan bu yana kaç bürokratin yeri degisti? Eger yerleri degistirilen bu kisiler ‘çete üyesi’ iseler… Gittikleri yerlerde de ‘çetecilik’ yapmamalarinin garantisi nedir?
Hasan Cemal