HAK-PAR: ’12 Eylül Darbesi Ile Topyekûn Bir Hesaplasma Gerçeklestirilmeli’

Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) 12 Eylül askeri darbesini bir basin açiklamasiyla kinayarak Diyarbakir 5 Nolu cezaevinin ‘Utanç Müzesi’ olmasini istedi.
12 Eylül 21012’de Diyarbakir 5 Nolu cezaevi önünde HAK-PAR Genel Baskani Bayram Bozyel, HAK-PAR Diyarbakir Il Baskani Vasif KAHRAMAN, Diyarbakir ÇIRA Kültür ve Sanat Dernegi Baskani Ramazan Moray, 78’liler Dernegi Diyarbakir Il Sube Baskani Gani Alkan, ÖSP Genel Baskan Yardimcisi Aziz Mahmut Ak, DDKD Yöneticileri, Sivil Toplum örgüt temsilcileri, HAK-PAR’li yönetici ve üyelerin katilimiyla yapilan açiklamada; 12 Eylül askeri cuntasinin toplum üzerinde yarattigi tahribati ve Kürtlere karsi uygulanan fasizan politikalarin bu dönemde pekiserek topluma uygulandigi vurgulandi.
HAK-PAR Genel Baskani Bayram Bozyel tarafindan yapilan açiklamada su ifadelere yer verildi:
Cuntani etkileri hala toplum üzerinde etkisini devam ettirmektedir
‘Üzerinden 32 yil geçmesine ragmen Türkiye toplumu, 12 Eylül 1980 tarihinde yapilan askeri fasist darbenin yol açtigi derin sosyal, siyasal, kültürel ve toplumsal travmalarin yikici etkisinden kurtulmus degildir.
12 Eylül 1980 tarihinde askeri bir darbe ile iktidara el koyan generaller, o günün kosullarinda var olan demokratik mevzilerin tümünü ortadan kaldirdi. Parlamento kapatildi, siyasal partilerin kapilarina kilit vuruldu, sendika ve sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerine son verildi.
50’den Fazla Kisi Idam Edildi
Fasist rejim, kendi kirli amaçlarini hayata geçirmek için dikensiz bir gül bahçesi olusturmak istedi. Bu amaçla yüz binlerce insan isten atildi, bir o kadari sürgün edildi. Sol, demokrat, ilerici insanlara, Kürt yurtsever hareketine karsi bir sürek avi baslatildi. Yüz binlerce insani gözaltina alarak tutuklayan darbe rejimi, Türkiye’yi bastanbasa bir toplama kampina çevirdi. Gözaltinda ve cezaevlerinde gerçeklestirilen iskenceler sonucunda yüzlerce insan yasamini yitirdi. Kötü muameleye maruz kalan binlerce insan sakat birakildi. Düzmece mahkemelerin verdigi kararlar dogrultusunda 50’den fazla insan idam edildi.
‘Diyarbakir 5 Nolu Cezaevi Müzeye Dönüstürülmeli’
Askeri darbenin diger bir hedefi ise Kürt halkini asagilamak ve ona boyun egdirmekti. Bu kirli amacina ulasmak için cezaevleri, özel olarak da Diyarbakir 5 Nolu Cezaevi pilot bölge olarak seçildi. Burada kurulan iskence ve zulüm çarki ile Kürtlere, tarihin ender tanik oldugu bir vahset uygulandi. Burada fasist zulüm sömürgeci barbarlikla birlesti, Kürt halkina karsi kin ve nefretini kustu. Darbe rejimi, Diyarbakir Cezaevi’nde kurdugu sistematik iskence çarki ile tutsak aldigi Kürt yurtseverlerinin sahsinda bir halkin özgürlük umut ve iradesini kirmak amaçliyordu. Kürt halkina karsi zamana yayilmis bir soykirimi devreye sokan 12 Eylül fasizmi, Diyarbakir 5 Nolu’da onun tarihsel özgürlük davasinin üstüne beton dökmek istedi.
Bu günkü Siddet 12 Eylül Darbesinin Eseridir
Askeri cunta iskence, baski ve kiyimlarla Kürt halkinin iradesini kiramadi fakat Türkiye’yi ve Kürdistan’i yangin yerine çevirmeyi basardi. Onun tohumlarini serptigi siddet dalgasi on yillardir ülkeyi kasip kavuruyor.
Son 30 yilda yasanan çatisma sürecinin, çatisma ortaminda yasamini yitiren 50 bin insanin, yakilan ve yikilan ocaklarin, dökülen gözyaslarinin esas kaynagi ve sorumlusu 12 Eylül rejimidir. Fasist rejim Kürt hareketini siddet batagina çekmekle kalmadi, milyonlarca Kürdü zoraki sürgüne tabi tutarak, binlerce yerlesim yerini yikip bosaltarak, ormanlari yakarak, on binlerce insani infaz ederek Kürdistan’i viraneye çevirdi.
Darbeci generaller, Türk ve Kürt halkini yalnizca karanlik bir uçuruma itmekle kalmadilar. Yaptiklari anayasa ile gericiligi kurumlastirip toplumu ebedi bir karanlik içinde tutmaya mahkûm etmeye çalistilar. Isledikleri suçun farkinda olan cuntaci generaller, 1982 anayasasina ekledikleri 15. madde ile kendilerine bir dokunulmazlik zirhi olusturdular.
Yapilan Degisiklikler Kismi ve Yetersizdir
Bilindigi gibi, 12 Eylül 2010 tarihinde yapilan kismi anayasa referandumu sonucunda darbecileri koruyan 15. madde kaldirildi, 12 Eylül darbecilerine karsi yargi yolu açildi. Bu düzenleme sonucunda, hayatta kalan darbeci cuntanin basi Kenan Evren ile Tahsin Sahinkaya hakkinda darbe yapmak suçundan dava açildi ve su günlerde yargilamalara devam ediliyor.
Darbeciler hakkinda yargi sürecinin baslatilmasi önemli. Ne var ki Kenan Evren ve suç ortaklari henüz yargi karsisina çikartilmis bile degil. Ayrica Kenan Evren’i yargilamakla 12 Eylül rejiminin yargilanamayacagi ortada. 12 Eylül darbesini gerçeklestiren generallerin yani sira, bu rejimin sürmesinde etkin rol alanlar, sikiyönetim komutanliklarinda, cezaevlerinde, iskence çarklarinda ve benzeri yerlerde görev alanlar, özetle darbe rejiminin köse baslarini tutanlar yargilanmadan gerçek anlamda bir hukuk sürecinden söz edilemez. Yapilmasi gereken sey, 12 darbe rejiminin bütün sorumlularini insanliga karsi suç islemekten yargilamaktir. Daha da önemlisi,12 Eylül rejiminin otoriter, irkçi ve militarist ruhu ve zihniyetiyle hesaplasmaktir. Böyle bir zihniyetin arka planinda ise Türkiye’nin kurulus yillarina ve felsefesine kadar uzanan Kürt halkina karsi izlenen ret ve inkar politikalari söz konusu.
Geçmisle Yüzlesilmeli
Gelinen asamada geçmisle topyekûn bir yüzlesme ve hesaplasmaya ihtiyaç var. Bunun için yapilacak en önemli is, darbe rejiminin ürünü olan 12 Eylül anayasasini tarihin çöplügüne atmak, Kürt halkinin temel taleplerini güvence altina alacak demokratik, çogulcu, evrensel standartlara uygun yeni bir anayasa yapmaktir. Barisi, esitligi ve kardesligi saglayacak böyle bir adimdir.
Öte yandan, Diyarbakir 5 Nolu Cezaevi’nin Kürt halkinin yakin tarihinde ve hafizasinda önemli bir yeri var. Diyarbakir Cezaevi, yakin tarihte, Kürt halkinin kendisine karsi gerçeklestirilmek istenen bir vahsete karsi verdigi ulusal onur ve var olma mücadelesinin sembolüdür. Diyarbakir 5 Nolu, Kürt halkinin toplumsal hafizasinin önemli bir kaynagidir. Bu nedenle Diyarbakir Cezaevi bir an önce bosaltilmali, bir Müze’ye dönüstürülerek gelecek kusaklara aktarilmalidir. ‘
Dengê Kurdistan