Haber

HAK-PAR Parti Meclisi; Kürdistan Federe Bölgesi’ne yönelik düsmanca tutumu protesto ediyoruz

7.Olagan Kongreye hazirlanan HAK-PAR Parti Meclisi son toplantisini Ankara Genel Merkezde gerçeklestirerek gündemindeki konulari görüstü ve asagidaki açiklamayi kamuoyu ile paylasmayi kararlastirdi.

Basina ve kamuoyuna

Kürdistan Federe Bölgesi’nde, 25 Eylül tarihinde, barisçil bir sekilde, huzur içinde gerçeklesen ‘bagimsizlik referandumu’ sonrasi Türkiye, Iran ve Merkezi Irak hükümetinin takindigi düsmanca tutumu protesto ediyoruz.

Irak Devleti’nin, 1.Dünya Savasinin ardindan emperyalist Ingiltere tarafindan kendi çikarlari esas alinarak, basta Kürtler olmak üzere tüm etnik ve dini guruplarin muhalefetine, isyanlarina ragmen kuruldugu, bu gün ‘kutsal’ oldugu propaganda edilen sinirlarinin da onlar tarafindan zorla, entrikayla çizildigi unutulmamalidir.

Kürtler ise Irak’in kurulus sürecinden bu yana Ingilizlerin kuklasi yöneticilere karsi, daha sonra askeri darbelerle iktidari ele geçiren zalim diktatörlere ve nihayet BAAS rejimine karsi mesru haklari için mücadele ederek bu güne geldiler

Kürtlerin Araplar ve diger etnik gruplarla, esitlige dayali adil bir düzen içinde, birlikte yasamak için ortaya koyduklari tüm çabalar sonuçsuz kaldi, otonomi talepleri reddedildi.

Sürekli olarak savas alanina dönüstürülen Kürdistan, adina ‘Enfal’ denilen toplu katliamlar, Halepçe’de oldugu gibi kimyasal bombalarla gerçeklestirilen soykirim uygulamalarina tabi tutuldular.

Saddam rejimi, BAAS diktatörlügü yikildiktan sonra da Kürtler geçmise takilip kalmadilar ve yeni bir sayfa açarak birlikten yana oldular.

Federal Irak’in olusumunda rol aldilar. Birlikte olusturulan Anayasa’nin uygulanmasi için çaba harcadilar, Ancak tamamen Iran’in kontrolüne giren Merkezi Irak hükümetleri bir yandan Irak’i terör batakligina, mezhep savasina sürüklediler, diger yandan yeniden Kürtlere karsi sömürgeci reflekslerle harekete geçtiler, anayasaya uymayarak, bir arada yasamayi tahrip eden politikalara yöneldiler.

Anayasanin amir hükmü olan ve tartismali bölgelerin statüsünü belirleyecek 140.maddeyi uygulamadilar. Kürtleri merkezi ordu ve bürokrasiden uzaklastirdilar, Anayasa geregi bütçeden Kürdistan’a ödenecek % 17 lik payi ödemediler, Irak ordusunun bir parçasi olan Pesmergenin silahlanmasini engellediler.

Mezhepçi politikalarinin yarattigi bataklikta üreyen ISID’e Musul’u teslim ettiler, Kürdistan’a saldirdiginda da bölgeyi korumak için her hangi bir adim atmadilar.

Irak’in toprak bütünlügünün dagilmasinin sorumlusu Kürtler degil, Merkezi Hükümetlerin irkçi, sömürgeci, mezhepçi politikalaridir.

Kimse Kürtleri zorla, Kürt düsmanligini, mezhepçiligi esas alan, Kürtlerin haklarina saygi duymayan bir rejim içinde kalmaya zorlayamaz.

Bu gerçekler ortadayken, Türkiye’nin Kürt karsitligi üzerinden Kürdistan Federe Bölgesi’nin bagimsizlik referandumu yapmasina karsi çikmasi, Iran ve Irak ile kol kola girerek Kürdistan Federe Bölgesi’ne karsi agir tehdit ve hakaret dili ile savas pozisyonuna geçmesi, milyonlarca kürdü rencide eden bir tutum oldugu görülmelidir.

Uluslarin kendi kaderlerini özgürce belirleme hakki Birlesmis Milletlerin kurucu antlasmasinin temelini olusturur . Yine BM’in 1514 (XV) sayili kararinin 2.maddesi ‘Bütün halklarin kendi kaderini kendilerinin tayin etme hakki vardir, o hakka binaen serbest bir sekilde siyasi statülerini tespit eder ve ekonomik, sosyal ve kültürel gelismelerini serbestçe takip ederler’ demektedir

Kürdistan halkinin da diger milletlere helal olan bu hakki kullanmasi ana sütü kadar helaldir.

Bölge devletleri basta olmak üzere tüm uluslararasi kamuoyuna düsen Kürt halkinin %93 oyla ilan ettigi bagimsizlik referandumu sonuçlarina saygili davranmaktir.

Ortaya çikan bu sonuçlarin merkezi hükümetle, diyalog yoluyla çözüme kavusturulmasina yardimci olmaktir.

Özellikle Türkiye akliselim ile hareket etmeli, Kürdistan Federe Bölgesi ile bu güne dek gelistirdigi iliskileri daha da büyütmeli, iyi komsuluk iliskilerinden kazançli çikacagini görmelidir.

Kürdistan Federe Bölgesi kimseye tehdit degildir.

Savas tehditleri ,ekonomik ambargo ve sinirlarin kapatilmasi ile yaratilan gerginlik, irkçi, Kürt düsmani kesimlerin ‘sefer’ çagrilari ile Türkiye’yi tipki Saddam’i Kuveyt’i isgale sürükleyen saldirgan pozisyona sürükleme çabalari hayirlara vesile olmayacaktir.

25 milyon Kürdün de yasadigi, dogu, güney ve güney bati sinirlarinin da Kürt cografyasi ile çevrili Türkiye’yi yönetenlerden bu tuzaga karsi duyarli olmalarini, Kürtlerle dostluk ve iyi komsuluk iliskilerini öne çikarmalarini talep ediyoruz.

Öte yandan hangi siyasal egilim içinde ve hangi parçada olursa olsun tüm Kürtler, irkçi- soven dalganin püskürtülmesi, Kürt karsiti söylem ve politikalarin geriletilmesi için daha çok çabalamali,

Referandumun basarisi Kürtlere çok daha büyük sorumluluklar yüklemektedir.

Her Kürt, her Kürdistanli kurum Kürdistan Federe Bölgesine yönelik tehditlere ve kusatmaya karsi harekete geçmeli, kamuoyu olusturmak, diplomatik kanallari harekete geçirecek kampanyalar örgütlemek seferber olmalidir.

HAK-PAR bu konuda da üzerine düseni yapacaktir.

22 Ekim 2017 tarihinde Ankara’da ‘Özgürlük ve esitlik’ Siariyla gerçeklestirecegimiz 7.Kongremize tüm halkimizi davet ediyoruz.

01.10.2017

HAK-PAR
Parti Meclisi

Dengê Kurdistan

Back to top button