Makale

Hazirlanacak yeni anayasa’da bir Kürt kadinin beklentileri

Hazirlanacak yeni anayasa’da bir Kürt kadinin beklentileri
Demokratik federal bir anayasa istiyorum

Necla Morsünbül

Türkiye’de degisim rüzgarinin önemli taslarindan biri olan, yeni bir anayasa istemi, 12 Eylül 2010 yilinda referandum sonucunda kendini topluma dayatmisti. Bu dayatma sonucunda, Haziran 2011 tarihinde yapilan seçimlerde de halkin büyük çogunlugu, degisimi saglayacagina inandigi partiye oy verdi.

Yine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanligi’nin aylardir üzerinde çalistigi, ‘4320 sayili Ailenin Korunmasina Dair Yasa’ yerine yapilacak olan ‘Kadin ve Aile Bireylerinin Siddetten Korunmasina Dair Kanun’ Tasarisi üzerinde kamuoyunda, özellikle kadin kurumlari tarafindan çok seyler söylendi, tartismalar yapildi.

Bir Kürt kadini olarak, öncelikle Kürt halkinin hakli taleplerini, Kürt kadinlarinin taleplerini karsilayacak öneri, teklif, tasarilari ve bunu savunan partileri, sivil toplum kurumlarini yakindan takip ediyorum.

Bu güne kadar, BDP, HAK-PAR, KADEK gibi Kürt partilerin tarafindan TBMM’sine sunulan anayasa taslak önerilerini okudum. Özellikle Hak-Par’in sunmus oldugu anayasa taslaginin temel kriterlerini paylasiyorum. Hak-Par bu taslakta önemli taleplerde bulunmustur. Ancak, kadinlarin, gençlerin ve çocuklarin üzerindeki siddet baski ve esitsizlige özellikle ayri bir bölüm ayrilmamis olmasi ciddi bir eksikliktir. Kürt kadinlarinin yasadiklari dörtlü baskinin( ulusal, sinifsal, cins, dinsel vs) da yer almamasini büyük bir eksiklik olarak görüyorum.

Bilindigi gibi; anayasalar, devlet ile millet arasinda yapilan bir sözlesme degildir. Yasalarin anasi veya kanunu hiç degildir. Anayasalar, milletin devlete verdigi yetkilerin çerçevesini çizen bir belgesidir. Her millet, anayasa araciligiyla, devletin neleri yapip, neleri yapamiyacaginin sinirlarini belirler.

Anayasa ayni zamanda, bir devletin temel kurumlarinin nasil isleyecegini belirleyen yazili ‘yazili olmayan teamüllerdir.

Bu nedenle Türkiye’de hazirligi yapilan anayasanin, Kürtlerin ulusal haklarinin taninmasini, Türklerin sahip olduklari haklarin Kürtlere de aynen taninmasini güvence altina almalidir. Bunun için de, özellikle Türk Anayasasi’nin ilk üç maddesinin degistirilmesi gerekiyor.

Bu üç maddenin kalmasi halinde, bir önceki yasalar gibi, bu yeni anayasa da, yamali bir metin olmaktan öteye gitmeyecektir.

Adil, demokratik, esitlikçi çagdas bir anayasa’da, devletin dini, irki, sinifi, cinsi, dili, kültürü olamaz. Devlet, tüm toplumsal gruplara esit mesafede duran, bir teknik aygit olmadan öteye gitmemelidir.

Siddet ortamini ortadan kaldiracak, insan haklarina dayali, çagdas hukuk normlarinin geçerli oldugu, demokratik, esitlikçi, federal bir anayasanin olusmasi halinde, mevcut sorunlarin süreç içinde ortadan kalktigi, ülkede yasayan tüm halklar, siniflar, cinsler, diller, din ve mezheplerin özgür olacagi bir çagdas yasama kavusabiliriz.

Bunun için Türk hukuk sistemi AB normlarina göre yeniden düzenlenmelidir.

Siddetin her türlüsüne kimden gelirse gelsin, sifir tolerans uygulanmalidir.

Her türlü ayrimciligin ortadan kaldirilmasi ve kadin-erkek esitliginin saglanmasina bakimindan anti demokratik yasalarin halkmasi gerekiyor. Birine yandas, birine karsit anlayisini doguran adil olmayan tüm yasa ve yönetmenlikler ortadan kaldirilmali.

Savas ve siddet ortami nedeniyle yasananlardan dolayi, devlet Kürt halkindan özür dilemelidir. Kürtlere Anadilinde egitim görme hakki taninmalidir.

Kadinlarin yasamin her alanina etkin katilimi için, sosyal, siyasal ekonomik, ‘Pozitif Ayrimcilik’ uygulanmali, taninan haklar yasal güvenceye alinmalidir.

Tüm is yerlerine, kadinin çalistigi alanlarda, çocuk yuva, kres, hasta bakimi evleri açilmalidir.

Evde çalismayip da hasta ve sakat bakmak zorunda olan kadinlar için sosyal güvenceler saglayacak yasal düzenlemeler yapilmalidir.

Ilgili bakanliklar, toplumu, yerel ve özel medya araciligiyla çocuk ve kadin haklari konusunda bilinçlendirecek özendirici destekleyici programlar yapmalidir.

Siddete ugrayan kadinlar, korunmaya alinmali, bunu yapan kadin kurum ve kuruluslari desteklenmelidir. Bu konuda yerel hükümetlere, özel bütçe ayrilmalidir.

Kadinin siddetten korunmasina iliskin hazirlanan kanun tasarisi ile ‘töre-namus’ cinayetlerinin önüne geçilmesini saglayacak etkin tedbirler alinmalidir.

Her türlü, siddet magdurlarina ve çocuklarina ‘maddi yardim ve ücretsiz saglik yardimi’ yapilmalidir.

Sosyal güvencesi olmayan siddet magdurlari ile siddet uygulayan ya da uygulama ihtimali bulunan kisilerin rehabilitasyon ve tedavi hizmetlerinden yararlanmasina karar verilenlerin saglik giderleri ilgili bakanlikça karsilanmalidir.

Kadini sirf aile bireyi ve aileyi koruyacak yegane kesim olarak, annelik görevi anneye degil, ayni sekilde babaya da esit sekilde yüklenmelidir. Anne dogum iznine ayrildiginda, babaya da bu hak yasal hak olarak, taninmalidir.

Bugüne kadar taciz, tecavüz ve siddet uygulamis olan kamu görevlileri hakkinda sorusturma açilmalidir. Olabileceklerin önüne geçecek yasal düzenlenmeler yapilmalidir.

Tecavüze ugrayan genç kizlarin tecavüzcüsü ile evlenmesi halinde, tecavüz edenin cezadan kurtarilmasina olanak saglayan eski düzenleme ortadan kaldirilmalidir.

Meclisin, toplumun yarisini olusturan kadinlara yönelik her türlü ayrimciligi ortadan kaldiracak yasal düzenlemeler yapilmalidir.

Simdi bir elimizde kadinlari korumak için hiç degilse bir dayanak olan yasa maddelerinde, diger elimizde hala kaybettigimiz, siddet gören, kadinlarin yüzleri var. Keza Kürt kadinlarinin yasadiklari acilarin haddi var hesabi yok. Agrida, Zilan’da, Çorum’da, Maras’ta, Dersim’de Diyarbakir Zindanlarinda, kadinlarin ve onlarin yavrularinin çigiliklarina yillar sonra da olsa kulak verilmelidir.

Kürt annelerinden, Cumartesi anneleri sahsinda tüm faili belli suçlarin sorumlusu olan develetin halkimizdan, özellikle kadinlarimizdan özür dilemelidir.

Binlerce gencimizin, kadinimizin savasmak zorunda birakildigi ülkemizde, çift tarafli silah birakma imkani saglayacak sosyal, siyasal güvenceler verilmelidir.

Yeni anayasa ile Türkiye’nin yeni bir baslangiç yapmasi için, yeni anayasada geçmiste yapilan tüm baski ve haksizliklar mahkum edilmelidir. Çekilen acilarin daha da çogalmamasi için, haksizliklarin giderilmesi yeni bir anayasanin hedefi haline dönüsmelidir. Geçmiste yasanan acilarin bir kez daha tekrarlanmamasi için Türk ve Kürt halklarinin barisçil, demokratik, esitlikçi bir anayasa hazirlanip her iki halkin birbirine güven duymasi saglanmalidir.

Yasanan acilarin bir daha yasanmamasi adina.

Yeni demokratik federal bir anayasa istiyorum.

Necla Çamlibel

Back to top button