Makale

Hendek atlamakla gerçegi atlamak

Acimasiz bir devlet terörüne kalkan ve hedef yapilan halkimizin su siralar yasadiklari herkesin malumü. Burada yasananlari gereksiz bir tekrar etme niyetinde degilim. Ancak, bu savasin Kürtlerin hayrina olmadigi, dahasi, onlarin kiyimina yolaçtigi fikri, basta bu savasin bire bir magdurlari ve akli selimle hareket eden herkesin ortak görüsü.

Zaten bunun yansimalarini halkin, PKK ve onun yörüngesinden bir türlü çikamayan HDP’ye olan rahatsizligindan anlamak mümkün. Öyle ki, bu kopus ilk kez bu kadar derin ve açik yasaniyor. Bu kez ciddi ve kayda deger bir kirilma sözkonusu. Yillcarca süren savasin dogal sonucu geregi, seçeneksiz ve PKK’ye ‘mecbur’ kalan halk, artik kendilerine açtigi ‘krediyi’ geri çekiyor; sadece ve sadece kendi kiyimina yol açan bu ugursuz plani dipten gelen derin homurtularla, açiktan açiga sorgulamaya basliyor.

Silahlarin sustugu dönemde ölmeden, kurban vermeden, baris moduna giren, ekonomik ve günlük yasamini ona göre kurgulayan Kürtler; bu psikolojiyle, gözlerini evlerinin önüne açilan hendeklerde açti. Bölgenin en büyük Nato vurucu gücü Türkiye’nin agir ve teknik silahlarina karsi; Kürt gençlerinin eline tutusturulan tüfeklerlerle, “Devrimci Halk Savasi” saçmaligiyla bu gençler ve bizzat halk hedef haline getirilmis durumda. Harebeye çevrilen kentlerden geride yüzlerce ölümler birakarak kitlesel bir göç, bir kaçis, büyük bir dram, içler acisi bir trajedidir yasanan. Kürt Halki’ni kirdirmadir.

Sol literatürde ‘devrimci durum’, ‘devrim ani’ gibi tabirler vardi. Sol Komünizm’de ifadesini bulan erken kalkismalar, halk ayaklanmaya henüz hazir degilken start vermek, sol jargonda intiharla esamlamli sayilir, provokasyon olarak nitelenirilirdi. Köylerde ise iki aile veya iki asiretin iliskileri gerildiginde zayif tarafça, güçlü taraftan gelebilecek muhtemel saldirilar göz önünde bulundurulur ve aile fertlerine, ” Kuro mala filankesê ji se û kûçikan zahftirin, wê gund di serê me da hilwesinin” (Falancalar itten, köpekten çokturlar , köyü basimiza yikarlar) der, kavgadan kaçinmalari telkin edilirdi. Evet sevgili okurlar, hersey bu kadar net ortadayken, sizce PKK’nin kurmaylari bu basit hesabi bile yapamayacak kadar aciz midirler? Ya da geçici bir heyecan ve akil tutulmasindan mi ibarettir bu hata?. Kaldi ki, bunu yanlis ve hata olarak bile degerlendirmekten uzak, nobran, buyurgan, elestirilere karsi tehditkar; yetmedi, Kürt halkina çikis yolu gösterenlere ‘hain’ deme küstahligininda bulunabilecek kadar pervasiz olan bir örgütle karsi karsiyayiz.

Oysa, Öcalan’in agzindan defaeten, PKK’ nin devlet menseli oldugu, görevlerinin barisçil ve demokratik yollarla kitlesellesen Kürt örgütlerine karsi savasmak oldugu dillendirildi. Bügün, Kürdistan’in diger parçalarinda gelisen ulusal her yapiya amansizca saldirdirarak Güney’deki yapiyi destabilize etmek için içerde ve disarda hergün yeni bir provokasyon ve fitne pesinde kosuyor. Plan, adim adim hayata geçirilerek örgütün kurulus amacina uygun davraniliyor. Sengal, su siralarda Kerkük’ü ‘kanton’ ya da ‘özyönetim’ adi altinda Kürdistan’dan koparip sömürgeci Irak yönetimine baglama girisimleri; Suriye’de savas basladiginda, Esad’in kendilerine sagladigi olanaklarla Kürdistan’in o parçasinda Suriye’ye karsi olusan muhalefeti ezdikleri, YPG’nin Suriye ordusunun bir kanadi oldugunu utanmadan sikilmadan söyleyerek, yine bu görevin geregi olarak savasi mazlum Kürt halkinin sirtina vurduklari, hendekleri halkimiza mezar ettikleri her vicdanli insanin bildigi gerçeklerdir. Bu ugursuz vesayet ya da vekalet savasinin Kürtlerin degil, sii orijinli Iran, Irak, Suriye ve patronlari Rusya’nin savasi oldugu gerçegi orta yerde bütün çiplakligiyla duruyor.

Degerli okuyucular, hal böyleyken; kimi “Kürdistani” kesimlerin PKK gibi tarih boyunca Kürtlerin basina gelmis/gelebilecek en büyük belayi “Kürt Ulusal Kurtulus Hareketi” olarak nitelemeleri neyle izah edilebilir? Kürdistan’in her dört parçasinda sömürgeciler hesabina, Kürtlerin tüm ulusal kazanimlarini bosa çikarmaya çalisan bu kirli taseron yapi her vesileyle “Kürdistani” olmadiklarini dile getirdikleri halde, birilerinin ille de PKK’yi ve türevlerini ‘Kürt Partileri’ gibi lanse ederek harcadiklari enerji ve zorlama oldukça düsündürücü ve manidardir. E, haliyle bu yapi böyle görülürse son “Hendek Savasi” ile ilgili sözde elestiriler de bu minvalde degerlendirilmeli. Dostlar alisveriste görsün kabilinden yapilan ve öze iliskin olmayan, peslerine taktiklari iyi niyetli onlarca insanin tepkilerini törpülemeye dönük bu tutum, esas itibariyle PKK ile girdikleri angajmani perdelemekten öte bir sey degildir. Ne yazik ki, PKK’nin yaptiklarini ve niyetini desifre etmeden, zülfü yare dokunmadan girisilen her angajman bu durumun surgit devam etmesine katki saglar. Halk feveran ederken, PKK’nin asil niyetine dokunmadan hendek siyasetini elestirmek samimiyetsizliktir. PKK’yi incitmeden, kizdirmadan, karsisina almadan siyaset yapmak, esas islevine dokunmamak Kürtlerin ulusal davasina hizmet etmez. Yalaka bir siyaset tarzi ulusal zeminde patinajdir.

Hendeklerin etrafinda dolanmakla gerçegin üstünden atlamak ve ‘birlik’ rituelleri esliginde sergilenenler, birileri için samimiyet testi islevi görüyor. Halka öncülük, halkin gerisinde kalarak yapilmaz; onlara çikis yolu göstererek, cesur ve kisilikli bir siyaset tarziyla mümkündür. Degilse, siradan her insanin dile getirdigi “PKK silah birakmalidir, PKK yanlis yapiyor” türünden temenni ve serzenislerle yetinip, bu yapinin arkasindaki güçleri ve amacini gizlemekle; onurlu, halka güven veren ‘Kürdistani’ bir durus sergilenemez.

Orhan Çetin

Balkêş e ?
Close
Back to top button