Ikinci Habur’un kenarindan dönüldü
12 Mart’ta sol örgütlere karsi, ‘Balyoz Harekati’nin yürütüldügü günlerdi.
Kentlerde sikismislardi.
DHKP-C lideri Mahir Çayan, mücadeleyi kirsalda baslatma karari aldi.
Karadeniz’e çekildiler.
27 Mart 1972 günüydü.
Deniz Gezmis, Hüseyin Inan ve Yusuf Aslan’in idam cezasinin Meclis’te onandigi gün Ünye’deydiler.
Idamlari önleyebiliriz düsüncesiyle NATO üssüne saldirdilar.
Oradan yanlarina aldiklari yabanci teknisyenlerle birlikte Tokat Kizildere’de muhtarin evine sigindilar.
30 Mart günü etraflari sarildi.
Operasyonu yöneten isimlerden biri Mehmet Eymür’dü.
Çikan çatismada basta Mahir Çayan olmak üzere hepsi öldürüldü.
Bir tek kisi sag çikti. O da tam 41 yil sonra yeni bir Karadeniz turu ile karsimiza çikan BDP Milletvekili Ertugrul Kürkçü’ydü
BDP milletvekillerinin Karadeniz çikarmasi, çözüm sürecinin, ‘Sirat Köprüsü’nden geçtigi bir dönemde basladi.
Yaralarin henüz taze oldugu bir sirada milliyetçi duygularin çok güçlü oldugu bir bölgeden baslatilan gezinin zamanlamasi yanlisti.
Ama BDP milletvekillerine gösterilen tepki, kitlelerin kiskirtilmasi ve güvenlik birimlerinin yetersiz kalmasi ise kabul edilebilecek bir durum degildi.
Yakasinda TBMM rozeti tasiyan her milletvekilinin ülkenin her kösesine güven içerisinde gidebilmesi gerekir.
Rize Milletvekili Sirnak’ta, Trabzon Milletvekili Hakkari’de, Izmir Milletvekili Diyarbakir’da olabilmeli.
Onlar da dünyanin sadece Rize, Trabzon ya da Aydin’dan ibaret olmadigini anlamalilar.
Ayni sekilde dünyayi sadece Diyarbakir ya da Hakkari’den ibaret olarak gören BDP’liler de Karadeniz’deki milliyetçi dalgayla, Ege’deki iklimle, orta Anadolu’daki bakis açisiyla yüzlesebilmeli.
Bunun yolu ne?
Sinop’a gelenleri taslamaktan, linç etmeye kalkismaktan ya da ‘Samsun’a bir tek Atatürk çikti’ diye pankartlar açmaktan geçmiyor.
BDP milletvekillerinin Karadeniz turunun Sinop ayaginda Sivas’ta Madimak Oteli’nin yakilmasinin bir provasi yapildi.
BDP heyeti kenti gelmeden günlerce önce, ‘sehitlerin iki eli yakanizda olacaktir’ diye sehri kiskirtan Kamu Sen temsilcisi Metin Süren’in, CHP’li Belediye Baskani Baki Ergül’ün ve nihayetinde kendisi de Sinop’lu olan emekli general Osman Pamukoglu’nun vebali büyük.
Ayni sekilde mülki idarenin de basarili oldugu söylenemez.
Sivas olaylari aynen böyle yasanmisti.
Madimak Oteli’nin önünde toplanan kalabalik 7.5 saat dagitilmadi. Ancak otel yakildiktan, içinde insanlar öldükten sonra askerlerin havaya ates açmasi üzerine saatlerce dagilmayan kalabalik 3 dakika içinde dagilmisti.
Sinop’ta, Sivas’in bir benzeri yasanabilirdi derken onu söylüyorum.
Milletvekillerinin sigindigi ögretmenevinin önündeki kalabalik 9.5 saat süreyle dagitilmadi. Orada her an bir felaket yasanabilirdi.
Ve Sinop, bu sürecin Habur’u olabilirdi.
BDP milletvekillerinin geçtigi Samsun’da da benzer görüntüler yasandi.
Samsun günler öncesinden belliydi.
Amerikalilarin ziyareti, BDP’lilerin gelecek olmasi nedeniyle sehir günler öncesinden gerilmeye baslamisti.
Hem Sinop’ta hem de Samsun’da yerel medyanin bu gerilimi körüklemedeki payini da göz ardi etmemek lazim.
Dün Meclis’te grup toplantilari vardi. Ama herkesin akli BDP’lilerin Karadeniz gezisindeydi.
Öyle ki aksam saatlerine dogru gezinin iptal edildigi haberi gelince, herkes derin bir oh çekti.
Böylece asli konumuza döndük. Gündemde Imrali’ya kimin gidecegi vardi. Bu is neredeyse açilimin öznesi haline dönüstü.
Ziyaret sürecin sadece bir parçasi.
Bir defalik yapilacak bir görüsme degil. Sürecin ilerleyen asamalarinda bu ziyaretler devam edecek.
Sürece iliskin üç hassasiyeti paylasmak istiyorum.
1-Imrali’ya kimin gidecegi konusu süreci gölgeleyecek bir noktaya dogru ilerliyor.
2-Imrali’nin sürece olan pozitif katkisi vurgulanirken, ‘Baris melegi’ gibi bir imaj olusturuluyor. Çözümün tek adresi haline getiriliyor.
3- Bu durumda sürece iliskin her aksamanin faturasinin Basbakan’a kesilmesinin yolu açiliyor.
Böylesine köklü çözümler, ancak güçlü liderliklerle mümkün. Bu çözümün de tek bir adresi var. ‘Made in Erdogan’
———————————————-
Yeni Safak-20 Subat
Abdülkadir Selvi
