Haber

Insan Haklariyla Insandir!

Bugün Insan Haklari Evrensel Bildirgesi’nin BM Genel Kurulu tarafindan kabul edilisinin yil dönümü olmasi nedeniyle Insan Haklari Günü ve 10 Aralik gününün içinde oldugu hafta da Insan Haklari Haftasi olarak kabul edilmektedir.

Türkiye’de 2020 yili ne yazik ki, insan haklari bakimindan kayip bir yil oldu. Bu yil onlarca kadin cinayetine ve kadina karsi siddete, yargisiz infazlara sahit olduk. Iskence daha çok yayginlasti. Toplanti ve gösteriler engellendi. Devlet adeta düsünen insan istemiyorum deyip, Facebook, Instagram ve Twitter de fikrini açiklayanlar hakkinda hizli ceza sorusturmalari baslatti, pek çok insan fikirlerini paylastigi için cezalandirildi. Basin ve yayin organlarinin neredeyse tamami iktidarin payandasi haline getirilerek en ufak farkli ses, baskisiyla susturuluyor.

Eskiden de, devlette irkçilik ve ayrimcilik mevcuttu. AB sürecinde bir miktar gevsemisti. 2016 yilindan bu yana MHP ittifaki ile iktidarda olan hükümet daha çok ayrimci ve irkçi bir eksene kaydi. Dahasi tam bir anti Kürd ittifaka dönüstü. Dünyanin neresinde etnik olarak Türk varsa, hükümet, inayetini esirgemiyor, haklarina kavusmasi için gerekli diplomatik girisimlerde bulunuyor.

Dünyanin neresinde Kürdler bir hak mücadelesi veriyorsa, bu hükümet, bastirilmasi için her türlü çabayi gösteriyor. Kürdler bir statü sahibi olmasin diye Suriye ve Irak’a durmadan sinir disi operasyonlar yapiliyor, her yerde Kürdlere göz dagi veriliyor. Oysa bu toplumun üçte biri Kürd. Bu kadar irkçi ve ayrimci politika iç barisi kurmayi engelliyor.

Kürdlerin kollektif haklarini kullanmasina devlet zinhar geçit vermiyor. Basta Insan Haklari Evrensel Bildirgesi olmak üzere, BM Medeni ve Sosyal Haklar Sözlesmeleri, Paris Sarti, Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi imzalandigi halde, bu sözlesmelerle güvence altina alinan haklar Kürd yurttaslara kullandirilmiyor. Bu ülkede mülteci olarak bulunan Suriye’nin Arap vatandaslarina ana dillerinde egitim veriliyor. Onlara Arapça kamu hizmeti veriliyor. Ama binlerce yildan beri bu topraklarda yasayan, askere giden, vergisini ödeyen Kürd vatandasin anadilinde egitim hakki yoktur, Kürdçe kamusal hizmet sunulmuyor. Kürdçe de ikinci bir resmi dil olarak kabul edilmiyor. 30 milyon Kürd yurttasin gözünün içine baka baka soydaslari olan baska ülkelerdeki Kürdlere karsi operasyonlar düzenleniyor. Bu irkçi ve ayrimci tutumu insan haklari ile bagdastirmak mümkün degildir.

Vatandas üzerinde ki vergi yükü son 19 yilda tam üçe katlanmistir. Nüfusun yaklasik üçte biri açlik sinirinin altinda bir gelire sahiptir. Gelir dagiliminda çok büyük adaletsizlik vardir. Ülke savas yillarinda bile görmedigi kadar ekonomik sikinti içindedir. Çogu esnaf siftah etmiyor. Öte yandan bir avuç iktidar yanlisi ve yöneten kesim servetini saklayacak yer ariyor. Toplumun yarisindan fazlasi ekonomik sikintilardan dolayi insanca bir hayat sürdüremiyor.

Hak ve Özgürlükler Partisi olarak diyoruz ki, gelin hep beraber, el ele verip bu olumsuz gidisata son verelim. Hak ihlallerinin olmadigi, ayrimciligin tarih oldugu bir ortam yaratalim. Insanin insanca yasadigi, toplumsal kutuplasmanin olmadigi, her kesin bireysel ve kollektif haklarini kullandigi bir ülke yaratalim. Bunu yapmazsak, ortada insan haklari adina hiçbir sey kalmaz. 10.12.2020

Abdulmenaf KIRAN
Hak Ve Özgürlükler Partisi / HAK-PAR Genel Baskan Yardimcisi

Dengê Kurdistan

Back to top button