Kafes ve kürtaj
Ahmet Altan
Türkiye nerelerden geçtigini unutuyor.
Insanlarin ellerini arkadan baglayip bogazlarini keserek öldürdükleri Zirve katliaminin iddianamesi, bu katliamla Santoro ve Dink cinayetlerinin Kafes Eylem Plani’nin parçalari olarak gerçeklestirildigini söylüyor.
Eninde sonunda Dink’in ‘büyük bir organizasyon’ tarafindan öldürüldügü anlasilacak.
Bu ülke, cinayetlerin ve felaket senaryolarinin arasindan geçerek geldi bugünlere.
Generallerin önemli bir kisminin bulastigi bu korkunç suçlari biz ortaya çikarirken, ‘askerin zayiflamasinin Tayyip Erdogan’in isine yarayacagini’ söyleyenler, bugün geriye bakip Erdogan’in ‘tek adamligini’ engellemek için kaç ‘cinayeti ve katliami’ desteklemeye hazir olduklarini bir sorsunlar kendilerine.
Bir binanin üçüncü katinda bogazi kesilmis insanlarin, bir kilisenin dibinde yere yikilmis Santoro’nun, kaldirimda boylu boyunca uzanmis Hrant Dink’in son resimlerine bir daha baksinlar.
Erdogan’i ‘engellemek’ için o cinayetleri isleyenleri görmezden gelmeyi önermenin ‘insanlikla’ bir alakasi var mi kendilerine sorsunlar.
Bugün geldigimiz noktayi hep beraber görüyoruz, Erdogan’in ‘tek adamlik’ tutkusuyla gözünün karardiginin farkindayiz ama bugünü gördükten sonra bin defa geriye dönüp geçmisi yeniden yasasak, bin defa darbeci katillerin maskesinin düsmesi için elimden geleni yaparim.
Vahsice öldürdüler insanlari, darbe planlari yaptilar, öldürülecek insanlarin listelerini hazirladilar.
Onlarin durdurulmasinda Basbakan Erdogan ve AKP cesaretle mücadele etti.
Biz de karinca kararinca onlari destekledik.
Bugün yeniden ayni mücadeleye girsinler yeniden onlari var gücümüzle destekleriz.
Seksen yillik kanli bir vesayetin sona erdirilmesi bu ülkenin tarihinin en önemli dönemeçlerinden biridir.
Dönün de öldürülenlere bir bakin, o darbe planlari gerçeklesseydi öldürülecek olanlari bir düsünün.
O korkunç zamanlardan bugünlere geldik.
Basbakan Erdogan, askerî vesayeti bitirdikten sonra ‘demokrasi’ yolunda yürümekten vazgeçti.
Simdi kendisi ‘pasalasiyor’, kendisi katliamlarin savunuculugunu yapiyor, kendisi insanlarin acilarini küçümsüyor, kendisi haksizliga sahip çikiyor.
Erdogan’daki ‘sapmaya’ verilecek cevap, ‘pasalar gitti de ondan oldu’ demek insafsizligini benimsemek degildir, buna verilecek cevap demokrasi ve adalet kavgasini simdi Erdogan’a karsi sürdürmektir.
‘Tek adam’ olmasina karsi misiniz, çikin kavganizi verin, neden korkuyorsunuz?
Pasalar öldürüyordu, Erdogan sizi öldürmez, o Uludere’de Kürtleri öldürenleri kolluyor ama size bir sey yapmaz, issiz birakir sadece, aç birakir.
Ülkeniz, kendiniz, geleceginiz, çocuklariniz için endiseleniyorsaniz eh sizin de biraz risk almaniz gerekecek.
Bu riski cesurca alan, bedelini ödeyenler var.
Ilk akla gelenlerden biri artik bu dönemin ‘sembol isimlerinden’ olan Ali Akel, Basbakan’in danismaninin kendisi için ‘gazete patronajinin tahammül çerçevesini asti’ dedigi cesur gazeteci.
Basbakan’in Uludere’deki tutumunu elestirdigi için on yedi yildir çalistigi Yeni Safak Gazetesi’ndeki isine son verdiler.
Ama o yilmadi.
Bugün Taraf’ta Akel’in yazdigi yeni yaziyi okuyacaksiniz, kararliligini, yilmadigini göreceksiniz.
Bu ülkede böyle insanlar yasadigi için sevinip, övüneceksiniz.
AKP’nin milletvekillerinden Nursuna Memecan var, büyük bir cesaretle Erdogan’in ‘nevzuhur’ kürtaj yasasina sesini yükseltti.
Hürriyet’in manset yaptigi konusmasinda, bu yasagin kadinlarin ölümüne yol açacagini söyledi.
Koltugunu, kariyerini degil, yoksul kadinlari düsünerek isyan etti.
Umarim Erdogan’in gölgesi altinda gittikçe solgunlasip sönüklesen sessiz AKP yöneticileri, siyasetin sadece ‘biatten’ ibaret olmadigini, haysiyetli bir mücadelenin de siyasetin parçasi oldugunu hatirlarlar Memecan’in çikisini okurken.
AKP’den yürekli bir ses daha çikti.
Ve, o da kadin.
‘Erkek milletin erkek politikacilari’ kadinlari ezebileceklerini saniyorlar, erkeklikle ödlekligi epeyce özdeslestiren ezikliklerine kadinlar da ayak uydurur saniyorlar.
Yanildiklarini, hâlâ utanmayi becerebiliyorlarsa utanarak ögrenecekler.
AKP’nin kurucularindan Fatma Bostan Ünsal, Erdogan’in kürtaj yasagina karsi çikarken, ‘Gündemi degistirmek için yapilan bir sey ve bunu yaparken de oradaki insanlari acittik, Uludere’deki insanlari bir kere daha bombalamis olduk,’ diyor.
Bu ülke bir daha kolay kolay ‘tek adamlara’ esir olmaz.
Uludere’yi ‘kürtaj’ tartismalarinin arkasina saklama kurnazligini yutmaz.
‘Zenginin arabasini dagdan asirdigi’ bir ülkede yoksul kadinlari Erdogan’in cani istedi diye ölüme teslim etmez.
Askerlerin cinayetlerine karsi mücadele edenler bugün de Erdogan’in haksizliklarina karsi mücadele ediyorlar.
Bu ülkede dürüst insanlarin kavgasi bitmez.
Ve bu ülkede dürüst insanlar bir haksizliga karsi baska bir haksizliga siginmazlar.
Haksizliga karsiysaniz gelin katilin kavgaya, Hrant’in da, Uludere’nin de, kürtajin da hesabini sorun.
———————————–
Taraf-9 Haziran
Ahmet Altan