Kandil çaliyor, ablam oynuyor
Nagehan Alçi’yla yaptigimiz televizyon programinda, dilimiz döndügünce ‘KCK operasyonlarini’ elestirdik.
Operasyonlar, elbette, temelsiz degildi.
Ortada çok ciddi iddialar vardi.
PKK’nin kimi birimleri kendisini ‘islah’ etmis (yani düze indirmis), BDP üzeriden ‘paralel bir devlet yapilanmasina’ gitmisti.
Kamuoyuna verdigi mesaj ise suydu:
Buralari biz yönetiriz.
Nitekim, ‘biz yönetiriz’ düsüncesinin uzantisi olarak, ortaya birtakim kriminal olaylar ve ‘hukuk disi’ (‘kanun disi’ demiyorum, çünkü KCK birimlerinin kanunu taktigi filan yok) ‘beledi uygulamalar’ çikti.
Bazi belediye birimleri, gizli bir hiyerarsiyle, dogrudan Kandil’den, yani Murat Karayilan’dan talimat aliyordu…
Iller Bankasi’ndan yerel yönetimlere gönderilen paralarin nerelerde, hangi beledi hizmetlerde sarf edildigine iliskin ciddi ve inandirici kanitlar sunulamiyordu…
Bagis adi altinda halktan (mali durumu iyi olan Kürt vatandaslardan) haraç toplaniyordu…
Bati illerindeki bazi BDP teskilatlari, ‘sokak nümayisçilerine’ yardim ve yataklik ediyordu…
Gizli hiyerarsinin disina çikan yerel yönetim birimleri, ‘paralel mahkemelerde’ hesaba çekiliyordu…
Bazi ‘sosyalist’ arkadaslarimizin ‘PKK’nin düze inme alistirmasi, bu kadar büyütmeyin canim’ dedigi bu örgütlenme kendi anayasasini yapmisti, kendi kanunlarini çikarmisti, kendi egitim politikasini ve moral (ulusal) degerlerini dayatiyordu.
Hadi büyütmeyelim de, bizim karsi çiktigimiz husus suydu:
Madem buralari (yani ‘oralari’) sen yöneteceksin, bunun ilk alistirmalari olarak da ‘KCK’ adli paralel bir devlet yapilanmasina gittin…
Bakalim dogru yönetiyor musun?
Bakalim ‘hukuka uygun’ davraniyor musun?
Bakalim kendi içindeki ‘farkliliklara ve karsitliklara’ tahammül edebiliyor musun?
Bakiyoruz ve hiç de iç açici bir manzarayla karsilasmiyoruz:
BIR- Farkli düsünenlere tahammül sifir…
Farkli düsünen Kürt birimlerinin basina neler geldigini, PKK’nin açik tehdidi altinda yasayan Kürt aydinlarindan biliyoruz.
IKI- Herkes BDP’ye oy vermek zorunda…
BDP’ye oy vermeyecegini söyleyenlerin ya da gösterenlerin, önce uyarildigi, sonra silahli güçlerce ‘tarassut altina’ alindigi, sonra da darp edildigi vakia…
ÜÇ- Tek deger Kandil, tek mesru kurum PKK…
PKK’yi ve siddet politikasini elestirenler, usulüne uygun bir sekilde ortadan kaldiriliyor… Bu çerçevede, bazi din adamlari öldürüldü. Bazi ögrenci yurtlarina molotoflu saldirilar düzenlendi ve ögrenciler diri diri yakildi. Mebzul miktar ögretmen kaçirildi… Mebzul miktar din adami gözetim altina alindi. Birçok sivil memur sokak ortasinda infaz edildi.
DÖRT- Tek düsman AK Parti.
Eskiden ‘TC’ diye kodladiklari Türkiye Cumhuriyeti devletinin sair kurumlarini (Orduyu, yargiyi, bürokrasiyi, CHP’yi) düsman olarak belirlemislerdi, simdiki düsman ‘Kürt meselesini çözmek için gerekirse müzakere seçenegini’ devreye sokacagini söyleyen ve devreye sokan AK Parti.
Bütün bu ‘uygunsuz’ görüntülere ragmen KCK operasyonlarini elestirdim. Bunun bir torba sorusturmaya, bir ‘torba davaya’ dönüsmemesi gerektigini söyledim.
Rezervim devam ediyor.
Peki, PKK’ya (dolayisiyla) KCK’ya açik çek veren bazi sosyalist arkadaslarimiz, bazi ‘asabi hanimefendiler’, bazi muhalif abiler, sonradan olma bazi KCK muhipleri, hatta bazi Ergenekon dostlari…
Sizler de bölgedeki tekçi, baskici ‘Stalinist uygulamalari’ elestiriyor musunuz?
Mesele kimin yönettigi ya da yönetecegi degil.
Mesele, kimin nasil yönettigi…
———————————————-
Star-10 Ekim
Ahmet Kekeç