Kardeslerini yerken biten ‘devrim’
Ne kadar saçma, ne kadar zor, ne kadar umut kirici Ve ne kadar umut yaratan günler yasiyoruz. Hep beraber bu kadar tepismenin, bu kadar düsmanlasmanin altinda kalma riskini yasiyoruz. Ve hep beraber siyasal kültürümüzün bu kadar sefillesmis halini gördükten sonra, ve yani sira yolsuzluklarin bu raddeye geldigini gördükten sonra herhalde artik baska bir asamaya, daha iyi bir asamaya geçeriz; biraz olsun kendimizle hesaplasir, biraz olsun yüzlesiriz diye umutlar besliyoruz.
Evet, tabii umut her zaman var. Var ama siyasetin bu kadar öldürücü oldugu bir hale, bu kadar güçlü bir güvensizlik ve düsmanlik duygusuna nasil geldik?
Düne kadar Gülen Cemaati’ne karsi laikçi çevrelerden gelen her türlü elestiriyi aninda reddeden aparaçikler nasil olduysa âniden Gülen düsmani kesildiler. Nasil bir anda bu kadar güvenmez oldular? Ne degisti dünden bugüne? The ‘cemaat’ düne kadar devlet içinde ‘örgütlü’ degil miydi? Yoksa o zaman ‘bizim islerimizi’ gördügü için çok da dert etmiyor muyduk?
Ya da bir anda ‘cemaatçi’ kesilenler? ‘Müslümanlarin hakkina hukukuna saygi duyalim’ diyen, ‘Islami hareketin demokratiklestirici özelligine vurgu yapan her solcuyu, demokrati, liberali düne kadar her firsatta ‘Fetocu’, ‘F tipi’ diye yaftalayanlar, bugün nasil oldu da ‘Cemaat’in polislerinin ‘AKP’nin yolsuzlugu ortaya çikartma’ faaliyetlerini güvenilir bulup üstüne atladilar?
Oysa su son bir kaç yil öncesine kadar bu memlekette siyaset güçlenmis; siyaset alani genislemisti. Toplum belki de gerçekten dogru dürüst konusmaya baslamisti. Askeri vesayet gerilemis, sokaklarda insanlarin durup dururken öldürülme tehlikesi, faili meçhule gitme riski neredeyse yok olmustu.
Ama o günden beri bir seyler oldu. Önce 12 Eylül 2010 referandumu, sonra 2011 seçimleriyle birlikte baska bir ruh haline geçti bu memleket Basbakanimiz Erdogan’la birlikte. Gerim gerim daha da çok gerildik o zamandan bu yana
AKP iktidara geldiginde 10 yasinda olan çocuklar AKP’nin ‘ustalik’ döneminin (ya da ‘AKP devriminin ‘Thermidor’u.’ Bkz. Taraf, 05.11.2011) gençleri oldular. Onlar ne 12 Eylül’ü, ne 28 Subat’i ne de AKP’yi ilk yillarindaki devirme operasyonlarina dogru dürüst sahit olabildiler.
Ama ‘devrim oldu, yaptik iste; daha ne istiyorsunuz?’ diyen ve bu sekilde ihtiyarlayan AKP ve etrafinda hizla yükselen yeni sinif mesela Gezi’yi hiç anlamadi. Bu gençleri hiç anlamadilar ve habire ‘eskiden yag yoktu, gaz da yoktu, kuyruklar bile vardi; haddinizi bilin, sükredin’ kivaminda firça çektiler saga sola. Türkiye’nin demokratiklesmesinde pili bitmekte olan bir AKP’ye yeni bir enerji ve atilim verecek olan Gezi hareketi seytanlastirmanin malzemesi oldu. 27 Mayis’larda, 28 Subat’larda her zaman bir takim seytanlar bulundugu gibi.
Sosyal medyada, sanal alemde toplu saldirilar; paranoya yaratici haberler Bir zamanlar Erdogan, Gül, basörtülüler hakkinda uydurulan asparagas haberler ‘Geziciler’ nezdinde bir düsman kategorisi yaratilarak, salvo atesine girisildi.
Otoriter dil her yerde boca edilirken, Kemalistlerin vazgeçilmez referansi ‘karsi-devrim’ teranelerini piyasaya sürdüler habire Düne kadar jakoben devletin borazanlari olan Çölasan’larin, Özdil’lerin yerini alan yeni aparaçik yazarlar, tazelenen devletle eklemlenen yeni jakobenlerin borazani oldular. Bunlar büyük bir kibir, bilgiçlik ve asagilayici bir dille eskilerin yöntemlerini de (bel alti vurmalar vs.) sahiplendiler (Çölasan sürekli ‘liboslardan’ bahsederdi mesela; simdikilerin bazilari da ayni tarzla sürekli ‘liberallere’ çakmaya çalisiyor). Ayni onlarinki gibi, damarlarina islemis Kemalist bakisla her seyi bildiklerini düsünüyorlar.
Sürekli Gezi’nin arkasinda komplo arayanlar, basta Erdogan olmak üzere, bizzat kendileri ‘komplo’ oldular. Gezicilerin ulusalcilarla, darbecilerle, Sözcü gibi gazetelerle yan yana düstügünü söyleyip, Gezi’yi ‘karsi-devrim’ ilan ettiler. Ama kendilerinin Yigit Bulut gibi bir adamla, Akit gibi gazetelerle, ‘kahrolsun demokrasi’ diye bagiran insanlarla ayni safa düstüklerini görmezden geldiler.
Nasirlasmis vicdanlarinin gözlüklerinden bakip, ‘devrim adina’, devletle 20 yasindaki genci ayni kefeye koydular. Iktidari her alanda toplumu dinlemeye çagiranlari ‘steril’ olmakla elestirenler, steril muhalefet diline kizanlar muhalefetin steril olmasini istediler; muhalefetin tutarli olmasini, aralarindan pislikleri temizlemelerini, ‘bunu böyle, sunu söyle yapmalarini’ buyurdular.
Kendi savunduklarini herkesin savunmasini istediler. Farkli cümlelere tahammül edemediler. Mesela Kemalizm’i elestirmeyi ögrendikleri adamlara hakaret ettiler. Bugün demokrasi benzeri bir hava kokluyorsak, ‘AKP’nin çok hosumuza giden’ demokrasi hamleleri olduysa, bunun Murat Belge gibilerinin (eksigiyle gedigiyle) verdikleri mücadele sonucu oldugunu unutanlar Murat Belge’yi elestirmek yerine Çölasanvari biçimde asagilamayi seçtiler.
Düne kadar seytan olmadiklarini ispat etmeye çalisanlar, bugün 28 Subatçilarin mantigiyla, taktikleriyle hareket edip, seytanlastiran dili yeniden ürettiler.
Bunlar inanilmaz bir kibirle, 28 Subat’in Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet gazetelerinin, TV programcilarinin edasini yüzlerine yapistirmis, alenen 28 Subat’in paranoyasina benzer bir senaryo yaziyorlar: ‘AB fonlarindan alinan destek vs. ile büyük bir kalkisma hazirlaniyor’ Yani ‘kökü disaridalik’ teorisi yeni zaman devrimcilerinin de söyleminin dogal bir parçasi haline geliyor
Ve simdi bugün yükselen yeni sinifin ‘devrim’indeki sorunlara bir iki laf etmeye çalisanlari acilen ‘karsi-devrim’ saflarina itmeye çalisan aparaçikler, bütün devrimlerin alfabelerini ‘kardesleriyle birlikte- yeniden yaziyorlar: kendi kardeslerini yiyorlar.
Üstelik ne yemek! Kiran kirana Acimasizca Beddualar, ‘inlerine gircez’ler girla gidiyor.
Ve iste Cemaat-AKP kavgasi diye görünen ‘olay’la bugüne geldik. Ve ortalikta izan, edep diye bir sey kalmadi.
Evet bugün itibariyle devrim bitmistir. Ama aparaçiklerin lafini ettikleri karsi-devrimin saldirisi karsisinda biten bir devrim degil bu Sovyetler’de ‘Beyazlara’ karsi degil;Kronstadt Ayaklanmasi’na, Sakharov’lara, Soljenitsin’lere; Fransa’da Danton’a karsi; Iran’da Halkin Mücahitleri’ne ve komünistlere karsi kazandigi anda biten bir devrim bu
http://serbestiyet.com/kardeslerini-yerken-biten-devrim/
Ferhat Kentel