Makale

Lümpenlesme, popülizm, tedirgin iyimserlik arasina sikismak

Tüm arastirmalar gösteriyor ki gençler endiseli ve umutsuzlar, hayalleri ve idolleri de yok. Bu geleceksizlik onlarin bir kismini çok ama çok kizdiriyor. Kizginlik öfkeye dönüsüyor. Gençlerin öfkesi Ince ve partisini besliyor. 13-18 Mart arasinda gerçeklestirilmis PANORAMATR arastirmasina göre Memleket Partisi yüzde 6.3, Ince yüzde 13 görünüyor. Bu oy oranlari ve egilim devam ederse seçimin ikinci tura kalma olasiligi güçleniyor demektir

Siyasi mühendislik hesaplarina dayali siyaset üretmek hem çok kolay hem de çok yaygindir. Genellikle bu hesaplar bazi seyleri açiklamak için kullanilan demografik, kültürel, sinifsal seçmen kümelerinin monolitik oldugu varsayimina dayaniyor. Örnegin bir partinin seçmenlerinin tümünün benzer oldugu, parti yönetiminin tercihine göre tümünün bir yandan diger yana hareket edecegi varsayiliyor. Ama gerçek böyle degil. Bunun son örneklerinden birisini Yeniden Refah Partisi’nin iktidarla muhalefet pozisyonu arasindaki gidis gelisinde yasadik. Simdi parti yönetimi Cumhur Ittifaki’na dahil oldu diye tüm seçmeninin de ayni yönde oy kullanacagi hesaplari yanlis. Bugünlerde 2018 seçimlerindeki oy dagilimlari üzerinden toplama çikarmalar da yanlis. Hemen her partinin seçmenlerinin cumhurbaskanligi seçimlerinde blok halde partisinin isaret edecegi cumhurbaskani adayina oy verecekleri hesabi da yanlis.

Toplum umutsuzluga teslim olmus durumda

Bir yandan kimliklere sikisma, diger yandan karsi tarafa olan olumsuz duygularin ürettigi zihni ambargolar, bir yandan da gündelik hayatin içindeki gerçek dertler, hayat pahaliligi ve issizlik. Toplum geleceksizlige ve umutsuzluga teslim olmus durumda. Iktidar yaptiklariyla övünüp muhalefetin daginikligini kullanirken, muhalefet hala güçlü bir umut ve cosku yaratamamis durumda. Gerçek hayat ile siyaset arasindaki yarilmanin kapanmasi beklenirken seçim yaklasirken bir kez daha yarilma büyüyor. Muhalefet siyasetin kurallarini, tarzini, gündemini degistiremedi. Muhalefet hala iktidarin söylem, politika ve hedeflerinden büyük bir zihni kopus da üretemedi. Gündem iktidarin söylemine göre belirleniyor, politikalar ve söylem yalnizca projecilikten besleniyor. Simdiye dek yazilmis, üzerinde mutabakat saglanmis politikalarin toplumsallasmasi henüz saglanamadi. Farkli kimliklerin ve ideolojik akimlarin içinden gelmis partilerin bir araya gelislerinin kendi basina demokrasinin insasi için ne denli kiymetli oldugu anlatilamadi.

https://media-cdn.t24.com.tr/media/library/2023/04/1681146351925-ekran-resmi-2023-04-10-20.04

“Erdogan’la tamam mi devam mi” seçimi

Millet Ittifaki’nin ortak siyasal stratejisi de buna dayali iletisim stratejisi de olusmadigi için hala daginik ve savruk söylem-kampanyalarla yol alinmaya çalisiliyor. Bu durum da muhalefete güvenin olusmasini, seçimin ardindan degisimin kaos ve karmasa olmadan basarilacagina dair güvenin yükselmesini engelliyor. O zaman da seçim kaçinilmaz olarak “Erdogan’la tamam mi devam mi” seçimine dönüsmüs oldu. Mademki oyunun, siyasetin akisi da seçmeni kimlik ve kutuplasmalar disindan düsündürtecek siyaset tarzi da gelistirilemedi, o zaman muhalefetin “Erdogan’la tamam mi devam mi” seçimine göre strateji ve taktikler gelistirmesi beklenir. Anlasiliyor ki seçim bu eksende gerçeklesecek.

Muhalefetin hedefi ilk turda kazanmak olmali

Geçen haftalarda degindigim gibi son aylardaki seçmen egilimleri devam edecekse parlamento çogunluguna hiçbir ittifak ulasamayacak. O zaman muhalefetin birinci turda cumhurbaskanligi seçimini kazanmayi hedeflemesi gerekir. Seçimin ikinci tura kaldigi ve parlamentoda bir parti veya ittifakin 301 milletvekiline sahip olmadigi durumda ikinci tura dair bugünün siyasi mühendislikleri geçerli olmayabilir. Geçen iki haftada sayisal analizlerden de yola çikarak dikkat çekmeye çalistigim gibi Erdogan 21-22 milyon mertebesine gerilemis bugünkü oyunu 27 milyona çikarmaya çalisirken Kiliçdaroglu 31 milyon potansiyel oyundan 27 milyonu almaya ugrasiyor. Fakat bu potansiyel oy havuzunda Kiliçdaroglu yalniz degil, Muharrem Ince ve Sinan Ogan da var. Yine geçen hafta yazdigim gibi, Sinan Ogan milliyetçi kimligiyle alabilecegi oyun bir kismini MHP seçmeninden, dolayisiyla potansiyel Erdogan oyundan, diger bir kismini da Iyi Parti seçmeninden yani Kiliçdaroglu potansiyel oyundan alacaktir. Beklenen yüzde 1-2 araliginda oy almasidir. Muharrem Ince ise Ogan’a göre daha fazla oy alabilecek belki ama bu oylarin tümü de potansiyel Kiliçdaroglu oylarindan olacak.

Ince yüzde 6’yi asarsa seçim ikinci tura kalir

Kamuoyuna yansiyan arastirmalara bakilirsa Muharrem Ince’nin oyu, en azindan simdilik, dikkate deger biçimde yükselmis görünüyor. Seçimlere katilimin yüzde 85 mertebesinde olacagi varsayimiyla hesaplama yaptigimizda seçim aksami kabaca 53-54 milyon araliginda geçerli oy üzerinden dagilimla karsilasacagiz. Yani her bir puan oyun karsiligi 530-540 bin oy olacak. Muharrem Ince’nin yüzde 6’yi asan bir oy oranina ulasmasi Kiliçdaroglu’nun 27 milyon oya ulasmasini engelleyecek ve seçim ikinci tura kalacak. Millet Ittifaki’nin hala ortak bir siyasal strateji ve iletisim kampanyasi yapmayip, daginikligin sürdürülmesinden ve kamuoyuna yansiyan bazi söylemlerden anlasiliyor ki bazi partiler ve aktörler seçimin ikinci turda kazanilacagi varsayimina yaslaniyorlar. Ince’nin de güçlü biçimde Erdogan iktidarinin degistirilmesini istedigi, ikinci turda seçmenlerinin Kiliçdaroglu’na yönelecegini isteyecegi anlasiliyor. Fakat Ince’ye oy verenlerin tümünün ikinci turda Kiliçdaroglu’na oy verecekleri varsayimi gerçeklesmeyebilir.

Ikinci tur Erdogan’in seçilme sansini artirir

Bu varsayimin en büyük handikabi parlamento tablosunun olusmus olmasidir. Herhangi bir parti ve ittifakin çogunluga sahip olmadigi parlamento görüntüsü seçmenin büyük kismini istikrar ve güvenlik arayisina yöneltebilir. Bu dürtünün agir bastigi kosullar yedi baskan yardimcisi adayiyla seçime giden, aralarinda hala tamamen çözülememis bazi siyasal ve duygusal sorunlar oldugu disariya, söylemlere, kampanyalara yansimis muhalefetin aleyhine çalisabilir. Üstelik tüm devlet mekanizmalariyla, diyanetin ve güvenlik bürokrasisinin her bir ferdiyle seçime yüklenecek, siyasi söylemi bütünüyle dini referanslarla süsleyecek Erdogan’in sansi ikinci turda daha fazla da olabilir. Iki tur arasinda yasanacak ve siyasetin ana unsuru haline dönüstürülecek gerilimle gidilecek ikinci tur, onarilmasi daha güç sorunlar ve toplumsal fay hatlarinin daha da derinlesmesi sonucunu üretebilir.

Memleket Partisi yüzde 6 Ince’nin oyu yüzde 13

O nedenle muhalefetin her bir aktörünün yaptiklarini, yapacaklarini yeniden düsünmesi gerekiyor. Mademki seçimin bir “medeniyet” seçimi olabilmesinin tüm maddi kosullari olmasina karsin seçim “Erdogan karsitligi ve yandasligi” seçimine dönüstü, önce milletvekili listelerindeki is birliklerinin teklesmesi, sonra da iletisim stratejilerinin buna göre sekillenmesi, benzesmesi gerekiyor. Öncelikle de Millet Ittifaki’nin Erdogan karsitliginin tek temsilcisi olmadigini anlamasi gerekiyor. Artik Erdogan karsitligi duygusuyla hareket edecek seçmenin önünde seçenek olarak cumhurbaskanligi seçimi için Kiliçdaroglu’nun yani sira Ince de var. Geçen hafta medyaya yansiyan 13-18 Mart 2023 tarihleri arasinda gerçeklestirilmis PANORAMATR arastirmasina göre Memleket Partisi oyu yüzde 6.3’e, Ince’nin cumhurbaskanligi seçimindeki oyu yüzde 13’e ulasmis. Partisinin oy oraninin iki katina ulasmis Ince’nin siyasi hedefinin ne oldugu ayri bahis ama seçmenleri üzerinden bakildiginda dikkate deger bir durum oldugu açik. Ayni arastirmaya göre “Ince’ye oy verecegini ifade eden seçmenin yarisindan fazlasi 34 yas altinda, her iki Ince seçmeninden biri 2018 seçimlerinde oy kullanmamistir. Ince’ye oy vereceklerin yarisi kendisini Atatürkçü olarak tanimlayan seçmenlerden olusmaktadir.” Bu seçmen profili Ince’nin Kiliçdaroglu’nun potansiyel oyundan yani Erdogan karsitligi pozisyondan oy aldigini göstermektedir. Peki ne oldu da ocak ayinda bile arastirmalarda yüzde 1-2 seviyesinde olan Memleket Partisi oyu yüzde 6’ya ve Ince oyu yüzde 13’e çikti? Daha önemli soru, bu oranlar geriye düser mi yoksa daha da yükselir mi?

Gençlerin seçime katilimi yüksek olacak

Bu kösenin okurlari, seçimin sonucunu belirleyecek en önemli unsurlardan birisinin seçimlere katilim, özellikle de gençlerim katilimi olacagini sikça yazdigimi hatirlayacaklardir. Deprem felaketi ve bu felaket karsisinda iktidarin politikalari ve dili, ardindan kamuoyuna açik biçimde HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi ile yürütülen kadinin gündelik hayattaki rolüne dair kisitlayici ve yasakçi tartisma gençleri ajite etti. Sonbaharda ilk kez oy kullanacak seçmenlerin üçte biri, 30 yas alti seçmenlerin dörtte biri seçimlere katilmayacagini söylerken simdi bu oranlar yüzde 90’i asmis durumda. Gençlerin kararli biçimde seçime katilacaklari anlasiliyor.

Ikinci tura kalip kalmayacagi Ince’ye bagli

Gençlerin katilim arzusundaki artisin Erdogan karsiti bloku güçlendirecegi öngörülüyordu ve öyle de oldu. Ama kayda deger büyüklüklerde bir kisminin oy tercihlerinin Kiliçdaroglu ve CHP’ye dogru degil Memleket Partisi ve Ince’ye dogru oldugu anlasiliyor. Bu oy oranlari ve egilim aynen devam ederse cumhurbaskanligi seçiminin ikinci tura kalma olasiligi güçleniyor demektir. Bir bakima Ince seçimin ikinci tura kalip kalmayacaginin anahtarini eline geçirmis durumda. Tüm arastirmalar gösteriyor ki gençler endiseli ve umutsuzlar, hayalleri ve idolleri de yok. Bu geleceksizlik onlarin bir kismini çok ama çok kizdiriyor. Kizginlik öfkeye dönüsüyor. Daha hizli ve karmasik gündelik hayat yalnizca gençlerin degil hepimizin basta düsünce sistematigimiz, zihin haritamiz olmak üzere çok seyimizi etkiliyor. Daha fazla boyutun, unsurun, aktörün eskiye oranla çok daha yogun sekilde gündelik hayatimizi etkiler olmasi karmasikligi artirirken, bireysel hayatlarimizda bir duyguyu da körüklüyor. Bu çok aktörlü, çok boyutlu ve elbette oldukça hizli gündelik hayat ayni zamanda endise üretiyor. Belirsizlik ve karmasiklik esasli bir hayata karsi bireyler de kurumlar da tedirgin oluyor. Endise bireylerin ve toplumlarin günlük yasaminda önemlice bir duygu haline gelmis durumda. Göremediginiz ve dokunamadiginiz bir düsmandan gelebilecek hizli degisim dalgasi ya da güvenligimiz üzerindeki güçlü bir tehdit algisi hep bizi paralize ediyor. Isinizin, ailenizin, kimliginizin, toplulugunuzun en küçük istikrar tasimayan adi sani konulmamis toplumsal, ekonomik ve teknolojik kuvvetlerce her an tehlike altinda oldugu duygusu ve korkusu davranislarimiza hâkim olmaya basliyor. Hele bir de bizim ülkemizde oldugu gibi bu hizli degisim ve karmasiklik yönetilemiyor ya da ters tarafa dogru yönetiliyor kaygisi da varsa endiseler giderek korkuya, o da giderek paranoyaya dönüsüyor. Belirsizlik, öngörülemezlik duygusu hepimizi serseme çeviriyor. Bir de bu belirsizlik, her gün degisen dönüsen dünyanin yeni dinamikleriyle, yasanan dizi felaketlerle beslenince belirsizligin ürettigi endise yogunlasiyor. Siyasi aktörler ve medyanin korkuyu bir politika, tiraj, rating araci haline getiriyor, endise duygusuyla peltelesmis beyinlerimizin ve gözlerimizin önüne “öcüler”, “ötekiler” konuyor. Gündelik hayatimizin içinde siyaset ve geleneksel veya sosyal medya her türlü endiseyi her gün yeniden kurguluyor, çogaltiyor ve bize geri sunuyor. Gerçeklikten daha çok korkularimizla yeniden tanimlanan ve agirlasan sanal meseleler gerçek korkulara dönüsüyor, paranoya çogaliyor.

Metropol hayati öfkeyi besliyor

Simdi artik devlet politikalari da korkudan, güvenlik temelli bakistan, devletin bekasi söyleminden besleniyor. Diger yandan ülke hala hizli hareketlilik ve göçle beraber metropollesme yasiyor. Metropol hayati içinde bilinen veya var olan ekonomik, toplumsal, kültürel ve siyasal tüm yerel kodlar, kurumlar, kurallar, normlar, iliskiler dagiliyor. Tanis olmadigimiz kalabaliklar halinde ve ötekilerle yan yana yasam, ötekilerin bugünkü sikintilarimizin kaynagi oldugu anlatisi öfkeyi besliyor. Ve metropollerin içinde ama metropole dahil olamamis varoslar, öfkeli varoslarin umutsuz ve pusulasiz kalmis gençleri çogaliyor. Metropollerde, varoslarda bireyler, özellikle de gençler endise, korku duygulariyla bir yandan kurulu düzene, hakim iktidara karsit ama daha sert ve keskin pozisyonlara radikalizme ‘ fanatizme ‘ sovenizme dogru savruluyorlar. Daha hafifinden ise lümpenlesme her yeri giderek sariyor. Kot taslama isçilerinin maruz kaldigi silikozis hastaligini ve nedenini biliyorsunuz. Kot taslama isçileri üretim süreci boyunca kullanilan malzemelerden silisyum maddesini solumak zorunda kaliyorlar. Çok uzun süre, her gün azar azar solunan silisyum akcigerlerde birikiyor ve belli bir seviyeden sonra akcigerlerde tedavisi olmayan yaygin iltihaplanmaya yol açiyor. Iste gündelik hayatin içindeki endise duygusu da silikozis hastaligina benzer toplumsal arazlar üretiyor. Tam bu noktada da birileri önümüze Suriyelileri, bazen Kürtleri bazen Alevileri, bazen sekülerleri ve hatta kadinlari, özgürlükleri hedef olarak koyuyor. Toplumlar, gençler silikozis olmuyor belki ama endise ve korku, kizginlik ve öfkeye dönüyor ve ötekilestirme, ayrimcilik ve nefret söylemi ve de giderek ötekilestirilenlere karsi önce manevi sonra maddi siddete dönüsüyor.

Ince ve partisi gençlerin öfkesinden besleniyor

Bugün arastirmalara göre özellikle gençlerde var olana, ataerkillige, iktidara ve güç sahiplerine karsitlik güçlenirken ana akim siyasetlere karsi öfke de güçleniyor. Ince ve Memleket Partisi de bu duygudan besleniyor. Seçmenleri de iktidar kadar CHP’ye ve Kiliçdaroglu’na da itiraz edenlerden olusuyor. Bu nedenle seçmenlerinin arasinda HDP is birligine kizan milliyetçiler de Deva-Gelecek-Saadet partileriyle is birligine kizan Atatürkçüler de var. Altili masadaki gelgitlere kizan, yedi baskan yardimciligina baglanan yeni mutabakata tepkili, keskin iktidar karsiti, “neye karsi” oldugunu bildigimiz, “neden yana” oldugunu bilmedigimiz, yarisi gençlerden olusan 3-5 milyonluk bir kitlenin pozisyonu bu seçimin kaderini belirleyecek. Bu kitle yakin zamana kadar Zafer Partisi, Memleket Partisi arasinda bölüsülüyordu, simdi Ince’nin arkasinda konsolide olmus görünüyor. Ince’nin duygusal tepkisi bu kitlede karsilik buluyor. Tüm bu duygusal siyasi karmasa yikici sonuçlar da üretebilir. Eger siyaset zemininde yeni bir “biz” duygusu üretemez isek. Ki “biz” duygusunu güçlendirmeyi hedef seçtigini kamuoyuna açikladigi ilk metninde yazili olan Millet Ittifaki ve Kiliçdaroglu bu hedefi toplu bir taahhüde çeviremez, iktidarin popülizmiyle benzer popülist söylemler ve proje vaatlere yaslanan kampanya devam eder ise bu olasilik hiç de az degil korkarim.

——————————————————–

Marmara Yerel Haber -11 Nisan 2023

Bekir Agirdir

Back to top button