Makale

Neden mutsuzlar? Neden umutsuzlar?

Diyalogun kurulmasi açisindan bir destek sayilabilecek sessizlik, bazi çevreleri dogal olarak mutsuz ediyor.

Umutsuzlarin ya da mutsuzlarin son yaklasimlarini söyle özetleyebiliriz: ‘Medyaya gaz veriliyor. Asiri bir umut havasi pompalaniyor. Bir küçük çatlak çiktiginda görürsünüz ne büyük felaketlerle karsi karsiya kalinacak…’ Tabii, daha ileri gidenler, ‘Kürtlere haklarini vermeye kalkarsaniz Türkiye’nin batisi ayaklanir, bir Kürt katliami olabilir’ anlaminda ifadeler kullananlar da var.

Oslo sürecinin kesilmesinden, Silvan saldirisinin gerçeklesmesinden bu yana, yüzlerce genç daha çatismalarda can verdi. Son bir buçuk yil içinde, Türkiye, çözümsüzlügün faturasini çok agir kayiplarla ödedi.

Her çatisma ve savasin bir gün bitecegini biliyoruz. 29 yildir süren ve binlerce insanimizin yasamina mal olan ‘çatisma’ döneminin miadinin doldugu bir dönemeçteyiz. Çatismadan zarar gören, bir dönem umutsuzluga kapilan toplumda, su an, ‘umutlu ve sessiz bir bekleyis’ten söz edebiliriz.

Diyalogun kurulmasi açisindan bir destek sayilabilecek bu sessizlik, bazi çevreleri dogal olarak mutsuz ediyor.

Hükümetin ve PKK’lilarin açiklamalarinin karsisinda ‘Iste bak gördünüz mü yine bozulacak’ havasi yaratabilmek için her firsati kolluyorlar.

Neden bu kesimler sürecin olumlu bir yönde seyretmesinden rahatsiz?

Gelismeleri dogru algilayamadiklarini düsünmek, gerçekçi olmaz. Bu kesimler içinde istihbarat olanaklari yüksek olanlarin da bulunmasi, tepkisel psikolojinin ‘yanlis algilama’dan kaynaklanmadigina isaret ediyor.

Nedir dertleri?

O zaman temel dert ne? Çesitli kaygilar ve egilimlerin bilesiminden olusan bir koalisyondan söz edebiliriz:

Birinci grup (‘Asiri milliyetçilik’ ve ‘otoriter devlet’ bagimlilari): Bu kesime kalsa; bütün Kürtleri, Ermenilere 1915’te yapildigi gibi ‘tehcir’ yoluyla ‘bitirmeyi’ düsünebilir ya da daha önceki dönemlerde oldugu gibi inkâr ve imhayi tercih edebilirler.

Ikinci grup (Umutsuzlar): Kendilerini ‘cumhuriyetin sahibi’ olarak görüyorlar. ‘Cumhuriyetin ellerinden gitmekte oldugu’ yönündeki duygulari giderek siddetleniyor. Çatisma ortaminin bitmesi halinde, ‘AK Parti’nin köseye sikismasi’ yönündeki son umutlarini da yitirmekten korkuyorlar. Içlerinden ‘Ah keske su PKK, AKP’yi çaresiz hale getirse’ dualari ediyor olabilirler.

Üçüncü grup (Mutsuzlar): Bunlar çatismadan beslenen güvenlik ve istihbarat birimleri. Simdiye kadar kariyerlerini ‘çatisma’ sayesinde elde etmis bulunan bir kesim güvenlikçinin, ‘Biterse bize ekmek kalmayacak’ psikolojisi içinde olmasi, anlasilabilir bir durum.

Dördüncü grup (Çatismanin sürmesi yoluyla, yargi ve güvenlik bürokrasisi içindeki güçlerini arttirmayi planlayanlar): Medya içindeki güçleri yoluyla ‘tuzaklar’ listesi yaparak, sürecin çözüm yolundan ilerlemesinden rahatsiz bir psikolojiyle kamuoyuna endise pompaliyorlar.

Bu kadar genis bir çevreyi ‘tedirgin’ edebilen çözüm adimlarinin saglikli ilerlemesi elbette kolay degil. Tekere küçük bir tasin takilmasi durumunda bile, hep birlikte ayaga kalkarak, ‘Biz demistik, durun’ diye bagirmaya hazir oldugu belli olan bir kitle tetikte bekliyor. Çözüm yolunda atilacak her adimin, degisik köselerde bekleyen statükoyla biraz daha hesaplasmayi beraberinde getirmesi kaçinilmaz.

Çözüm istemeyenler; yikilip giden eski Türkiye’yi temsil ediyorlar. Içlerinde, ‘çagdas’, ‘dindar’ ve ‘milliyetçi’ görünümlü birçok farkli egilim var. Ittifak ettikleri nokta ise statükonun asilmasina gösterdikleri direnç.

8 Ocak-Radikal

Oral Çalislar

Back to top button