Makale

Neler Oluyor?

Ortadogu’da akla ve vicdana sigmayan, insanlarin kanini donduran bir vahset yasaniyor. Bölgenin üzerine çulanan kara perdenin altinda, hedef sasirtmanin, bilinç karartmanin, tuzak kurmanin, haddi var hesabi yok. Kim kimin için ölüyor, kim kimin için öldürüyor belli degil. Dünyayi soyan sömürgeci emperyalist odaklar, tuzak üstüne tuzak kuruyor. Onlarca gariban halklar, dinler ve mezhepler bir birinin girtlagina sariliyor.

Dünyanin neresinde olursa olsun, ne sebeple ortaya çikarsa çiksin, meydana gelen tüm toplumsal olaylarin arkasinda, dünyayi sömüren ve yöneten küresel güçler var.

Bu odaklar, 18. asirdan itibaren baski, isgal ve savaslarla Asya ve Afrika kitalarini açik pazar haline getirdiler. Burdaki ülkelerin ham maddelerini talan ettiler. Bu ham maddeleri ülkelerine tasidilar. Onlari isleyerek mamul madde haline getirip, yine onlara sattilar. Yani çifte bir sömürü çarki kurdular. Bu tezgaha itiraz edenleri yasak, baski, siddet ve savaslarla susturdular. Üçüncü dünya ülkelerini kan gölüne çevirdiler.

Uygulanan tüm yasak, baski ve katliamlara karsin, sömürülen halklarin itirazlari ve baskaldirilari devam etti. Bu acimasiz sömürüyü sürdüremeyeceklerini gören sömürgeciler, eski projelerini çöpe atip, yeni bir proje hazirladilar. Bu sefer mamul madde yapma isini, yerli halklara terk ettiler. Bunun yerine imalatta kulanilan tezgah ve makinalari kendilerine satmaya basladilar.

Belli bir süre sonra, kapitalist düzenin karekteri geregi, bu proje de çikmaza girdi. Bu ekonomik dar bogazi asmak için, yeni bir proje hazirlamak zorunda kaldilar. Bu proje geregi, mal, makina, alet ve edevat satma yerine, bu sefer para ihraç etmeye basladilar.

Buna ragmen, dünya kapitalist emperyalist sistemi, krizlerden kurtulamadi. Yeni bir proje devreye sokuldu. Bu projenin temeli, silah sanayini gelistirme, kimyasal, biyolojik ve nükler silahlar yapma üzerine oturtulmustur. Bilindigi gibi silah sanayi, ranti en yüksek olan alandir.

Bu proje geregi, dünya kapitalist emperyalist sistemi, durmadan silah üretiyor. Kimyasal, biyolojik ve nükler silahlar satmak için depoluyor. Sistem, ekonomik bir dar bogaza girdiginde, bu silahlari pazara sürüyorlar ve ekonomisini dar bogazdan kurtariyor.

Peki, bu silahlari kimler, ne sebeple satin aliyorlar? Elbetteki bu is reklamlarla, ‘Gel vatandas gel!’ diye bagirmakla olmuyor.

Bir düsünelim, eger bir kapitalist, içki fabrikasi kuruyorsa, tüm insanlarin içkici olmasini, her sokakta bir meyhanenin açilmasini ister. Eger bir kapitalist silah sanayi kuruyorsa, o da esyanin dogasi geregi, dünyada savas olmasini ister ki mali satilsin.

Elbetteki bu is, istemekle olmaz. Ne edip edip, uygun bir yerde ve uygun bir zamanda, savas çikarmak için bahaneler yaratmak gerekir. Savasin nerde ve ne zaman çikacagina, elbette ki silah saticilari karar verir ve uygulamaya koyar.

Savas çikarilacak yerin, onlarin ülkesinin olmasi beklenemez elbette. En uygun yer, adaletin olmadigi, gelir dagiliminin bozuk oldugu, toplumsal sorunlarin çözülmedigi, cehaletin, fanatizmin, sefaletin tavan yaptigi yerler olur.

Ortadogu, bu tarife çuk oturan bir cografyadir. Burada, onlarca kavim, kültür, dil, din ve mezhep iç içe yasiyor. Buradaki ülkeler, diktatörlüklerle yönetiliyor. Bu cografyanin yerüstü ve yeralti zenginlikleri insafsizca sömürülüyor. Içinde bulunan etnik, dinsel ve mezhepsel zitliklarin çözülememesi nedeniyle, toplum büyük bir gerilim içinde yasiyor.

Kürtler, dört parçaya bölünmüs ülkesini birlesterip devletlesmek istiyor. Keza, Filistinliler de devlet olmak istiyor. Ortadogu’da yasayan halklar, yerüstü ve yeralti zenginliklerinin sahibi olmak istiyorlar. Sunni Alevinin, Alevi ise Sunninin baskisindan kurtulmak istiyor. Yörede yasayan halklar, diktatör rejimlerin zülmünden kurtulmak ve özgür olmak istiyorlar.

Kisacasi bu cografya, patlamaya hazir bir dinamit fiçisina benziyor. Patlamasi için bir kibritin yakilmasi yeterlidir. Küresel güçler iste bu nedenle, burayi kisa bir süre içinde, savas alani haline getirdiler. Buradaki, halklar, dinler ve mezhepler bir birleriyle savasirken, küresel güçler de savasanlara, silah yetistirmeye çalisiyor. Emperyalist sömürü çarki da dönmeye devam ediyor.

Yazimi iki öneriyle bitirmek istiyorum. Büyük Ortadogu Projesi’ni unutmussaniz eger, o konuyu yeniden hatirlayip üzerinde düsünmenizi öneririm. Hatirliyor musunuz, Dünyamizin bas agasi, bu projeyle ne yapmak istiyordu? Islam cografyasini günün kosullarina göre, yeniden düzenlemek istiyordu, degil mi? Onlar da bunu yapiyor.

Iste bu nedenle, ikinci önerim Kürtlere olacak. Kürtler, bu projenin basat aktörlerinden birisi durumuna gelmis bulunuyor. Siz bakmayin ‘Biz devlet olmak istemiyoruz. Ulusal devlet gericiliktir.’ diyen o korkak, pasifist, edilgen, üçkagitçi, kiblesiz yalakalara. Aksine Kürtler için, devlet olmanin tam zamanidir.

Yilmaz Çamlibel

Back to top button