Nürnberg’de “Türkiye ve Kürdistan’daki son siyasal gelismeler” konferansina yogun ilgi

B.Burçak – Nürnberg
Nürnberg KOMKAR 19.01.2014 ‘de, Nürnberg’de “Türkiye ve Kürdistan’daki son siyasal gelismeler”le ilgili, HAK-PAR Genel Baskan Yardimcisi Fehmi Demir’in sundugu kitlesel bir konferans gerceklestirdi.
Konferansa yogun bir ilgi vardi. Nürnberg’de faliyet gösteren çesitli demokratik örgüt temsilcileri da konferansa katilarak bize destek sundular.
Konferansa baslamadan önce, günün anlamina dikat çekildi. 19.01.2014 günü Amed zindanlarinda, fasist uygulamalari protesto etmek için, kendini feda eden,Yilmaz Demir’in ölümün 30. yildönümü olmasi, ayni zamanda Hrant Dink’in katledilmesinin 7’nci yildönümü olmasindan dolayi, Yilmaz Demir’in sahsinda Kürdistan ve diger devrim sehitleri anisina 1 dakikalik saygi durusu yapildi.
Daha sonra HAK-PAR Genel Baskan Yardimcisi FEHMI Demir konusmasina basladi; “Sorunlarin basinda Kürt sorunu geliyor. Kürt sorunu bugüne geçmisten miras kalan ve adil bir çözüm bulunamadigi için sürüp gelen, giderek agirlasan, topluma büyük bedellere mal olan bir sorun.
Osmanli’nin son döneminden baslayarak Kürt halkinin hakli talepleri karsilanmadi. Hele imparatorluk çöküp dagilirken yabanci isgaline karsi birlikte karsi kondugu, omuz omuza mücadele edildigi halde, Cumhuriyet döneminde Kürtlerin varligi inkâr edildi, Kürt dili ve kültürü yasaklandi, yok edilmek istendi. Bu yanlis politika baski ve siddet esliginde yürütüldü. Bu da kaçinilmaz olarak Kürt halkinin tepkilerine yol açti ve bu nedenle zaman zaman yasananlar topluma çok agir bedellere mal oldu.
Son olarak 30 yillik bir çatisma dönemi yasadik. Bu 50 bin canin kaybina, özellikle bölgenin alt üst olmasina, milyonlarca insanimizin göçüne ve büyük maddi kayba yol açti. Ülke bu nedenle demokratiklesme ve gelisme yarisinda geri kaldi.
Gelinen asamada devleti yönetenler de artik bu yanlis politikanin sorunu çözmeye yetmedigini görüyorlar. Baski ve siddet yöntemleriyle sonuç alinamayacagi anlayisi güçleniyor ve barisçi bir çözüme yönelik arayislar var. Biz HAK-PAR olarak öteden beri bunu savunduk, silahlarin susmasini, siddetin toplum hayitindan çikarilmasini, Kürt sorununun barisçi yöntemlerle çözümünü istedik. Bize göre bu mümkündür.
Son yillarda Kürt gerçeginin kabulü yönünde bazi adimlar atildi. Yine Kürt sorununun serbestçe tartisilmasi, Kürtçe kitap ve dergilerin, Kürtçe müzik eserlerinin serbestlesmesi, TRT-Ses’in Kürtçe yayin yapmasi, bazi üniversitelerde Kürt dili ve edebiyati bölümlerinin açilmasi gibi olumlu gelismeler oldu. Ancak bunlar sorunun çözümüne yetmiyor.
Köklü ve kalici çözüm için daha kapsamli, cesur adimlarin atilmasi gerekiyor. Çözüm elbette adil olmalidir, bu da esitlik temelinde yeni bir yapilanmayla mümkündür. Bunun için Kürtleri yok sayan, ülkeyi tek renge boyamak isteyen anlayis ve bu anlayisa uygun tekçi sistem terk edilmeli, federal bir sistem benimsenmelidir.
Dil ve inanç bakimindan birden fazla halkin, etnik grubun yasadigi, yani toplumsal yapinin çok renkli oldugu bütün uygar ülkelerde federal sistem geçerlidir. Federasyon bölünme degil, baris içinde bir arada yasamanin biçimidir. Bu nedenle biz HAK-PAR olarak federasyonu savunuyoruz ve bu ülkede böylesine esitlikçi adil bir çözümü savunan tek partiyiz.
Türkiye yeni anayasa ile ademi merkeziyetçi, federal bir sistemi benimsemeli. Dünyamizda ABD, Rusya, Almanya, Hindistan, Çin, Kanada, Isviçre, Belçika, Ispanya dahil olmak üzere pek çok ülkede federal sistem geçerlidir.
Kürtçe Türkçenin yani sira resmi dil olmalidir. Bir ülkede, o ülkenin çogulcu etnik, kültürel yapisina uygun olarak birden fazla resmi dil olabilir. Dünyamizda Isviçre, Belçika, Kanada, Rusya Federasyonu, Hindistan, Güney Afrika Cumhuriyeti dahil olmak üzere böylesine onlarca ülke mevcuttur.
Irak’ta da Kürtçe 1958 yilindan beri ikinci resmi dildir. Yine Irak 2005 Anayasasi ile federal yapiyi benimsemis ve Kürt bölgesi ‘Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ olarak kendi federe yönetimini olusturmustur.
Yeni Anayasa’da anadilde egitim hakki yer almali. Ilkokuldan üniversiteye kadar okullarda okunmadan ve kamu alaninda serbestçe kullanilmadan bir dilin özgür oldugundan söz edilemez.
Anadilde egitim hakki ayni zamanda Arap, Laz, Çerkez gibi, ülkemizde yer yer yogun topluluklar halinde yasayan diger etnik gruplarin dil ve kültür özgürlügü için de gereklidir.
Kürtlerin yok sayilmasi anlayisi sona erdikten sonra, son dönemde siyaset adamlari Kürtlerle Türklerin kardes oldugunu sik sik dile getirir oldular. Ama kardeslik edebiyatinin sorunu çözmeye yetmeyecegi açiktir. Gerçek kardeslik esitlik ve karsilikli saygi üzerine oturur.
Biz HAK-PAR olarak iste böylesine bir kardesligi savunuyoruz.
Kürt sorununun böylesine adil ve esitlikçi bir temelde çözümünü isteyen, özgürlük ve baris isteyen yurttaslardan oy istiyoruz.
Alevi sorunu, inanç özgürlügü
Alevi sorunu da ülkemizin önemli sorunlarindan biri. Bu ülkede yaklasik 15-20 milyon dolayinda bir nüfusa sahip olduklari tahmin edilen Aleviler, uzun dönem ayrimciliga ugradilar, baski gördüler ve kimliklerini gizlemek zorunda kaldilar.
Son dönemde Aleviler üzerindeki baskilar da hafifledi. Artik kimliklerini gizlemiyor, dernekler ve cem evleri kuruyor, ayinlerini açikça yapiyorlar. Ancak hâlâ Alevilerin bazi hakli taleplerine cevap verilmis degil. Cem evlerinin statüsü hâlâ taninmadi. Din dersi zorunlu olmaktan çikarilmadi.
Alevilerin yani sira, diger inanç gruplari, örnegin Hiristiyanlar, Museviler ve Êzdi Kürtler üzerinde de ayirimcilik ve baski türlü biçimlerde sürmekte.
Bunun giderilmesi gerçek bir laikligin hayat bulmasiyla mümkündür. Bu ülke hiçbir dönemde laik olmadi. Diyanet Isleri Baskanligi gibi Sünni-Hanefi Islama göre biçimlenmis bir devlet kurumu var oldukça ve ayni inanca uygun din dersi tüm yurttaslar için zorunlu oldukça laiklikten söz edilemez.
Diyanet Isleri Baskanligi bir vakfa, özel kuruma dönüsüp Sünni Müslümanlar için gerekli hizmeti sunmayi sürdürebilir. Din dersi ise zorunlu olmaktan çikarilmali. Her inancin mensuplari dini hizmetlerini yerine getirmek için vakiflar ve benzeri kurumlar olusturabilirler.
Türkiye’nin gerçek anlamda laiklesmesi için devlet din alanindan elini çekmeli. Hiçbir inanca baski yapilmamali, hiçbir inanca imtiyaz taninmamali.
Biz HAK-PAR olarak böylesine gerçek bir laikligi, inanç özgürlügünü savunuyoruz. Bu nedenle inanç özgürlügünden yana ve baskiya karsi olan tüm yurttaslardan oy istiyoruz.
AB üyeligi ve Avrupa Standartlarinda, çogulcu-katilimci bir demokrasi
Biz HAK-PAR olarak Türkiye’nin Avrupa Birligi üyeligini destekliyoruz ve tam üyeligin bir an önce gerçeklesmesini istiyoruz. Bunun için Türkiye bir an önce gerekli reformlari tamamlayarak AB üyeliginin gereklerini yerine getirmelidir.
Türkiye, tam üyeligin gecikmesiyle ilgili olarak AB ülkelerini suçlamasina ragmen, kendisi söz konusu reformlari yapmakta hep gecikti, agir davrandi, ayak sürüdü. Kopenhag Kriterleri’nin geregini yerine getirmek ve AB üyeliginin gerektirdigi diger adimlari atmak Türkiye’nin demokratiklesmesi, seffaflasmasi, ekonomik gelismesi için de hayati önemdedir.
Biz AB standartlarinda çogulcu, katilimci bir demokrasiyi savunuyoruz. Düsünce, örgütlenme ve basin özgürlügü önündeki tüm engeller kaldirilmalidir. Venedik Sarti’na uygun olarak siddeti dislayan tüm siyasi partiler, dernekler serbest olmalidir.” dedi.
Fehmi Demir Türkiye’de yasanan son yolsuzluk olayina degindikten sonra, 30 Mart’da yapilacak olan yerel seçime HAK-PAR olarak katilacaklarini belirtip konusmasina devam etti. “Bizim HAK-PAR olarak, sizlerin oylariniza ve sunacaginiz maddi destege ihtiyacimiz vardir; eger oyunuzu kulanamiyorsaniz, ülkeye yakinlariniza telefon ederek,oylarini HAK-PAR’a vermesi için çaba içinde olunuz ve olanaklari olanlarin bu secim sürecinde, ülkeye gelerek, HAK-PAR’a destek sunmalarini arzuluyoruz” dedi.
Konferansda kisa bir aradan sonra, soru bölümüne geçildi. Soru soranlarin bir kismi kendi düsüncelerini ve sorularini dile getirdiler. Konferans Fehmi Demir’in sorulan sorulara cevap verdikten sonra basarili bir sekilde son buldu.
Dengê Kurdistan