Makale

Öcalan’in mektubu ve ‘Du bakalim n’olacak?’

Öcalan’in Diyarbakir’da okunan mesaji bir kez daha insanlari sasirtmis görünüyor!

MIT (Milli Istihbarat Teskilati) ile yapilan samimi ‘müzakere’ sonrasi Öcalan, yine MIT elemanlarinca BDP lilere, kitlelere okusunlar diye ulastirilan mektubu çok kisi hayretle karsiliyor.

MIT ile sürdürülen ‘müzakere’ den , MIT tarafindan tasinan bir mektuptan ‘Kürt devriminin manifestosu’ çikacak degildi herhalde.

Bu avéller, beklediklerini bulamayinca ‘aaa’ diye sasiracaklarina, önce MIT denen teskilatin ne olduguna bir baksinlar.

‘Millî Istihbarat Teskilâti, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlügüne, anayasal düzenine, varligina, bagimsizligina, güvenligine ve millî gücünü meydana getiren bütün unsurlarina karsi içten ve distan gelecek mevcut ve muhtemel tehditler hakkinda bilgi toplamak, önlem almak ve gerekli durumlarda ilgili makamlari uyarmakla görevli teskilâttir.’

Burada zikredilen ‘Türkiye’nin bölünmez bütünlügüne’ yönelik tehdidin , Kürdistan’in özgürlestirilmesine yönelik hareketler oldugunu söylemeye gerek var mi acaba?

Tarihi hayli kirli ve kanli olan bu teskilat ile PKK lideri Abdullah Öcalan arasinda baslayan Imrali süreci yavas yavas ilerliyor

Her kes, her açiklama ve ya gelisme sonrasi sasiriyor(!)

Kimi seviniyor, kimi hüzünleniyor, Ama hepsi sasiriyor ve ya sasirmis gibi yapiyor.

‘Aaa! Hayret! Olacak gibi degil!’

Yahu niye sasiriyorsunuz ki?

Yillarca Öcalan ‘dürüstçe’ ne oldugunu, nasil iliskiler içinde oldugunu, ne yapmak istedigini söylemedi mi, yazmadi mi?

Yahu, hadi okuma özürlü oldugunuzu farz edelim; kalin kalin kitaplarinda, ‘savunmalar’ inda, avukat görüsmeleri tutanaklarinda laf kalabaligi arasina serpistirilmis mesajlarini gözden kaçirdiginizi düsünelim!

Hadi, Türk, Kürt bir sürü yalaka ve analarinin gözü yazar- çizerin, hin siyasetçinin ustaca, bilinçli çarpitmalariyla akliniz karisti diyelim.

Peki, yakalandiginda, uçaktayken, gözlerindeki bant açildiginda kameralara konustuklarini izlemediniz mi?

Gözlerinizle görüp kulaklarinizla isitmediniz mi?

Muhtemelen unutmussunuzdur.

Ya da siz de az ‘hin’ degilsiniz hani…

Taa orta okuldan itibaren ögretildigi gibi ‘Tecahülü arif sanati’ ( bilip de bilmemekten gelme sanati)yapmak isinize geliyor…

Ben yine de bir kez daha hatirlatayim;

‘Devlet görevlisi: Abdullah Öcalan, memlekete hos geldin. Nasilsin?

Abdullah Öcalan: (Saskin ve morali bozuk bir halde) Sag ol, iyiyim.

Miden mi yaniyor?

Iyi.
Yani sagliktan bir problemin yok?

(Kafasiyla ‘Hayir’ isareti yapiyor.)

Ne var? Midende mi var? Agri, eksime falan mi var? Yanma mi var?

(Kafasini saga sola sallayarak yüzünü eksitiyor.)

Tamam, gereken tedaviyi biz yaptiririz. Simdi sana bazi seyler sormak istiyorum.

(Öcalan sürekli gözlerini kapatiyor.)

Gözlerini kapatmana gerek yok. Istersen suyla silelim mi? Bant izleri rahatsiz ediyorsa suyla silelim gözlerini, rahat etsin.

(Öcalan, kafasini sallayarak ‘Hayir’ diyor.)

Sen simdi bizim misafirimizsin. Rahat ol. Yani kendini öyle sikintiya sokma. Istedigin bir sey varsa…

Ben ülkemi severim. Annem de Türk’tü.

Biraz daha yüksek sesle konusabilir misin?

Bir hizmet imkanim olursa yaparim. Onun disinda bana bir sey söylemeyin. Hizmet gerekirse yaparim.

Sorulara cevap verirsen, hizmet yapmis olursun. Yüzünü gözünü silelim eger rahatsiz oluyorsan.

Türkiye’ye dönünce hizmet edecegim. Firsat verirseniz, hizmet ederim. Bunlari, halkin içinde konusuyorum. Baska bir sey de konusmam. Bir hizmet imkánim varsa, ben inaniyorum vardir, daha üst düzeydekilere de bildirirsek, ben hizmeti seve seve ederim. Ben hizmet edecegim. Çok iyi edecegim.

Simdi bak kaydediyoruz, senin seylerini.

Yayinlayin. Iskence etmediniz, benim içimden geliyor. Ama ben gerçekten söylüyorum. Türkiye’yi seviyorum. Ve Türk halkini da seviyorum. Onlar için iyi hizmet edecegime inaniyorum. Firsat verilirse yaparim.’

Peki simdi ne yapiyor, mektubunda ne diyor?

‘Bizi bölmek ve çatistirmak isteyenlere karsi bütünlesecegiz. Ayristirmak isteyenlere karsi birlesecegiz.’

Neyse, uzun uzun mektubu tahlil etmeye gerek yok.

Zira yillardir asikar olan bir süreci hala ‘Du bakalim n’olacak?’ diye agzi açik izleyenlere

Aziz Nesin’in bir fikrasini aktarayim.

Fikra söyle;

-Necmiyaa?
-Efendim.
-Ne yaptin ben yokken?
Necmiya yanayakila anlatmaya girisiyor!
-Ah, sorma…
Nasil sormasin, meraktan çatliyor.
-Ne oldu Necmiya?
‘Öyle bir sey geldi ki basima, sastim kaldim.
-Ne geldi basina?
Necmiya saf saf anlatiyor!
-Senin söyledigin sinemaya gitmek üzere çarsaflandim.
-Çok güzel.
-Çiktim sokaga
-Avet?
-Yolda giderken bir herif sokuldu yanima?
-Bir harif?
-Evet… Ben gidiyorum, o da yanimda gidiyor. Ben gidiyorum o da gidiyor. Dur bakalim, ne olacak, diye merak ettim.
Fitik amca çok bozulur ama, karisina belli etmemeye çalisarak o da sasmis görünür!
-Allah allah.. Ban da sok merak ettim. Du bakalim n’olacak?
-Ben gidiyorum, o gidiyor… Böööyle yanimda. Dibimden ayrilmiyor. Dur bakalim n’olacak diyorum içimden…
-Fasuphanellah… Du bakalim n’olacak?
-Bileti aliyorum, o senin dedigin sinemaya girdim, adam da girmez mi?
Bu kez Fitik amca artik davranip karisindan önce sordu:
-Ve minelgaraip.. Du bakalim n’olacak? Sonra?
-Sonra ben oturdum. O da yanimdaki bos koltuga oturmaz mi?
-Hayret! Du bakalim n’olacak?
-Isiklar söndü, film basladi.
-Eeee anlat Necmiyaa?
-O herif elini bacagima atmaz mi?
-Ne diyorsun, velacaip…
-Çarsafimin eteginin altindan elini sokmaz mi? Aaa! Sastim kaldim…
-Ne yapacak?
‘Bilmem ben de onu merak ediyorum ya… Dur bakalim, n’olacak diye bekliyorum.
-Vallahi ban da merak ettim yahu… Du bakalm n’olacak, diye bekliyorum.
-Sonra o herif orami burami karistirmaya basladi. Dogrusu çok merak ettim. Sen olsan merak etmez misin?
Fitik amcanin gözlerinden atesler saçiliyor ama, karisi o denli saf ki, kizsa, hiç yakisik almayacagi için o da karisina uyup soruyor!
-Nacmiya, du bakalim n’olacak?
-Sonra ‘Hazreti Ömer’in Adaleti’ bitti. Lambalar yandi. Ben kalktim, o da kalkmaz mi?
-Sonra, harif da?
-Evet.
-Velacaip ve minelgarip… Du bakalim n’olacak?
-Çiktim sinemadan, o da çikti. Ben yürüyorum, o da yanimda yürüyor.
-Aman Necmiya, vallahi sok merak ettim. Du bakalim n’olacak?
-Ben de merak ediyorum. Ben köseyi saptim.
-Harif da sapti mi?
-Sapti.
-Anlat sabuk Nacmiya, sok merakli.
-Bizim apartmanin kapisindan girdim, herif de girdi. Dur bakalim, n’olacak diye merak
içindeyim.
Fitik amca ter içinde…
-Sonra?
-Bizim kata çiktim, herif de çikti.
-Vay harif vay!…
-Çantamdan anahtari çikarip bizim dairenin kapisini açtim, girdim içeri, o da girmez mi?
-Harif da yallah içeri?
-Evet
-Du bakalim n’olacak… Aman anlat sabuk Nacmiya…
-Eve gelince yatak odasina girip elbet soyundum. O da soyunmaz mi?
-Ne diyorsun Nacmiyaa… Du bakalim n’olacak?
-Soyununca yataga girdim. Olur sey degil, o da benimle yataga girmez mi?
Fitik amca kizgin demirle daglanmis gibi haykirir:
-Ayvaaaaah! Du bakali n’olacak?
-Ben de yatakta ne olacak diye merak ediyorum.
‘Aman Nacmiyaa, vallahi meraktan satlayacak ban… Söyle sabuk, ne oldu Nacmiya?
-Hiiç canim… Bir sey degilmis, ben de bosu bosuna merak etmisim.
Boncuk boncuk ter döküyordu Fitik amca.
-Yok yahu… Peki, ne oldu Nacmiyaa? Ne yapti?
-Aynen senin her gece yaptigini…
Beyninden vurulmusa dönen Fitik amca ne yapsin simdi? Karisi o denli saf ki, basina kötü bir seyin geldiginden bile haberi yok ki… Dögse olmaz. Kovsa olmaz.
Erkeklige toz kondurmamak, yigitlige krem sürdürmemek için Fitik amca söyle der:
-Amaaaaan Nacmiya, ban da muhim bisey zannediyordum. Du bakalm n’olacak diye bosuna merak etmisim.’

Evet,MIT ile Öcalan arasinda Imrali süreci devam ediyor; Du bakalim n’olacak?

Aydin Günesli

Back to top button