Makale

Özel Kuvvetler illegal degilse…

‘TBMM Darbeleri Arastirma Komisyonu’nda bir ‘magdur’ olarak konusurken, Özel Harp Dairesi üzerindeki örtü kaldirilmadigi sürece, darbelerin gerçek tezgâhlayicilarini ortaya çikarmanin mümkün olamayacagini söylemistim.

Faili meçhullerden ikisine örnek vermistim: Gazeteci Abdi Ipekçi cinayeti ve Savci Dogan Öz cinayeti… 12 Eylül darbesi öncesindeki çok sayida faili meçhul cinayet ve toplu katliamla Özel Harp Dairesi arasindaki iliskinin ortaya çikarilmadigini biliyoruz.

Yukarida belirttigim iki cinayetin tetikçileri yakalandi ve arka plandaki isimler de belli oldu. Onlara yesil pasaportlar verildigi ve yurtdisina gönderildikleri, Susurluk kazasi sonrasinda ortaya çikmisti. Bu isimlerin askerî darbe hazirlayanlarla baglari ve ‘özel harp’le iliskileri üzerinde hiçbir zaman ciddi olarak durulmadi. Onlara neden devlet pasaportu verildigi de sorgulanmadi.

Yeni ortaya çikan bilgi ve belgeler, (yeni ismi ‘Özel Kuvvetler’ olan) Özel Harpçiler’in hâlâ bos durmadigini gösteriyor.

Hatirlayalim: Son olarak, Bülent Arinç’in evinin önünde dolastiklari iddialariyla gündeme geldiler. Ellerinde bir suikast listesi bulundugu da anlasilmisti. Bunun üzerine bir hâkim onlarin ‘kozmik oda’sina girdi ve bazi belgelere ulasti. Savcilar, Ankara Seferberlik Tetkik Kurulu’nun elindeki dosyalari mühürleyip incelemek üzere kontrol altina aldi.

Karanlikta kalmis birçok cinayetin belge ve bilgileri, büyük ihtimalle o dosyalarin içinde. Simdi savcilar inceliyorlar ve geçmisteki birçok provokasyonun oralarda tezgâhlandigina iliskin saptamalarda bulunuyorlar. Özellikle son günlerde, bu öngörüyü dogrulayan haberler gazetelerde yer aliyor.

Genelkurmay Baskanligi, Özel Kuvvetler Komutanligi’yla ilgili yapilan yayinlardan sikâyet eden bir bildiri yayinladi. Onun illegal bir yapilanma gibi gösterilmesinden rahatsizlik duyduklarini açikladi. Tekrar altini çizelim: Özel Kuvvetler Komutanligi, Özel Harp Dairesi’nin dönüstürülmüs yeni yapisinin adi. ‘Seferberlik Tetkik Kurulu’ adi verilen ve halk içinde illegal örgütlenen yapilanma da ‘Özel Kuvvetler’in parçasi.

‘Burasi illegal bir yapi degildir’ diyor Genelkurmay Baskanligi. Gerçekten de, devletin bir kurumunun illegal olmamasi gerekir. Ne yazik ki, yasanilan geçmis, bu konudaki kaygilarin hâlâ canli kalmasina yol açiyor.

‘Komünizmle mücadele’ döneminden miras kalan ‘Gladyo’muz, yaptiklarinin hesabini vermedigi gibi, kendini dönüstürerek, büyüyerek yoluna devam etti, ‘faaliyet’lerinden de vazgeçmedi. ’36 kisilik ölüm listesi’ yalan mi?

Neden ‘Özel Harp Dairesi’nin askerî darbeleri kiskirtan ve ortaligi karistiran eylemleri hâlâ aydinlanmadi?

Genelkurmay gerçegin üstünü örtemez

‘Özel Harp Dairesi’ adi verilen kurumun geçmiste yaptiklarini aydinlatmak ve iç savas kiskirticiliginin hesabini halka vermek, Genelkurmay’in yükümlülügü.

Gereken sorumluluklari bilinçli bir sekilde üstlenebilen bir kurum, kendini daha hizli bir sekilde yenileyebilir, hatalarindan daha gerçek bir anlamda arinabilir.

Gerekli hesaplasma yasanmadikça, saibe ortadan kalkmaz ve yasadisi isler yapilmasinin önüne geçilemez.

Genelkurmay, bildiri yayinlamak yerine Özel Harp Dairesi’nin bu halka, bu millete karsi isledigi suçlarin hesabini verse, çok daha faydali bir is yapar. Bu toplum artik gerçekleri talep ediyor, gerçekleri duymak istiyor.

Özel Harp Dairesi üzerindeki örtü kaldirilmali…

Genelkurmay bildiri yayinlayarak bu gerçegin üstünü örtemez…

16 Sub. 13, Taraf

Endiseli modernlerden degilim…

1975 yilinda Komünist yönetim döneminde Arnavutluk’a bir gezi yapmistim. Arnavutluk’un o dönemdeki yöneticileri camileri ve kiliseleri ahir yapmakla övünüyor, laikligin köklestigini öne sürüyorlardi. Rejim yikilinca, dindarlar kiliselerine ve camilerine kostular. Hayat kendi seyrine döndü. Arnavutluk, toplumu baski ile dönüstürmenin imkânsizligini hepimize gösterdi.

‘Endiseli modern’lerin yüzeyselliginden uzak durmayi her zaman tercih ettigimi belirtmeme herhalde gerek yok… Ancak son dönemdeki ‘gündelik hayata müdahale girisimleri’ne kayitsiz kalmak imkânsiz.

Dindarlarin farkli bir dünya özlemlerinin olmasi, anlasilir bir durum. Yillarca yasam tarzlari, giyim kusamlari nedeniyle dislandilar, baski gördüler. Ancak, kendi hayat tarzlari üzerindeki baskidan yakinan kesimlerin, baskalarinin hayat tarzina müdahale yoluna girmeleri, insana ‘yazik’ dedirtiyor.

AK Parti içinde bir damar, bazi uygulamalari ve ‘uygulama girisimleri’yle, toplumun genis kesimlerinin psikolojik dengeleriyle oynuyor. Önümüzdeki en güncel örnek THY…

Bu ülke topraklarinda ‘birbirimizin yasam tarzina saygi’ konusundaki karnemiz çogu zaman kiriklarla doldu tasti. Dayatmacilik, degisen iktidarlara ve toplumsal egilimlere göre degisen sekillerde sürdü…

‘Otoriter laikler’; ellerindeki devlet gücüyle, dindarlar basta olmak üzere topluma kendi hayat tarzlarini dayattilar. Giyime, kusama, okunana, okunmayana karistilar. Silahla, darbeyle toplumu korkuttular, tehdit ettiler. Hâlâ basörtülü kadinlar üzerindeki kisitlamalarin bazilari sürüyor…

Tabii, ‘yasam tarzi meselesi’, sadece ‘dindarlik-laiklik’ konusuna dair olmadigi gibi, bu cografyayla sinirli da degil. ‘Toplu tasima araçlarinda cep telefonu kullaniminin serbest olup olmamasi’ gibi basit görünen bir tartisma bile, yasam tarzina dair bir çatismadir.

Bireyler ve topluluklar; bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi yeme- içme- sigara aliskanliklarini, internete iliskin görüslerini, sessizlik veya müzik ihtiyaçlarini, dildeki degisime iliskin tercihlerini, çevre konusundaki duyarlik veya duyarsizliklarini, ekonomik önceliklerini, sinifsal psikolojilerini, cinsel kimliklere iliskin yaklasimlarini, çalisma ve tatil normlarini toplumun geneline empoze etmek isteyebilirler. Dogal olarak, hiçbir birey ve topluluk, kendini ‘dayatma yapan’ tarafta görmek istemez. ‘Karsi taraf’in ‘dayatmaci’ oldugunu düsünmek tercih edilir.

Kürtler ‘ötekilestirme’den çikarken

‘Türk’ün Kürt’ü, Kürt’ün Türk’ü anlamasi’ noktasinda tarihsel bir dönemece yaklasiyoruz. Toplumumuzun en temel ‘öteki’lerinden olan Kürtlerle yeni bir sözlesmeye hazirlaniyoruz.

Kritik ve cesur hamlelerin göze alindigi bir dönemdeyiz. Kürtlerle barismak demek, ‘öteki’lestirme alaninda çok ciddi bir anlama döneminin baslamasi demek.

Tam da böyle bir ‘yeni bilinç dönemi’nin ilk isaretlerinin belirginlestigi günlerde, bazi ‘dindar’larin ‘laik yasam tarzi’ni tehdit altina alan bir görüntü vermeleri ve özelestiriden uzak bir durus sergilemeleri, hatlari karistiriyor…

Dayatmacilik kimseye bir yarar getirmedi. Bunu en iyi bilmesi gerekenler, bu ülkenin dindarlari.

17 Subat-Taraf

Oral Çalislar

Back to top button