Makale

Özgürlük mücadelesi ancak özgürlesince biter

Biz biliyoruz ki Kürt meselesindeki ulusal bazda bir çözüm sekli için artik gerekli olan güç, her iki halkin çözüme verecegi destektir. Bu haklar ve özgürlükler ülkenin demokrasi güçlerinin rizasiyla ve katkisiyla anayasal bir güvence altina aldirarak mümkün olacaktir.

Bizler demokratiklesmenin anlamini çok iyi biliyoruz. Ondandir ki halkimiza siyasi yasamimiz da hep bu yol ve yöntemi önerdik. Yasadigimiz 30 küsur yillik aci, ölüm ve kanli tecrübe ortadayken, bu durumun ne kadar degerli oldugu ise manidardir. Yasanan süreci çok iyi kavramis ve mücadelemizi buna uygun hale getirmis durumdayiz.

Bu durumda keske halkimiz, demokratiklesmenin saglayacagi özgürlükleri, yasanan bunca aci, ölüm ve siddetden sonra ögrenmek zorunda kalmasaydi. Bu durum tabi ki büyük bir acidir; ama ne yazik ki yasandi ve yasatildi. Hal böyle olunca geçmisin önüne geçilemiyor. Biz gelecegimize göz dikip, ona göre özgürlük mücadelemizi sekillendirmeliyiz.

Gelinen süreçte bu çatisma ve siddet sarmalindan vazgeçmek bile kendi basina bir kazanimdir. Siddeti baslatanlarin, geçmisten ders alarak, dolayli da olsa geçmisin özelestirisini yaparak, demokratik siyaset içerisinde Kürt halkinin temel hak ve hürriyetlerine çözüm aramalari ise sevindirici olacaktir

Demokratiklesmenin gerek Türk, gerekse Kürt tarafinin içinde kümelenmis derin odaklara ragmen hayata geçmesinin ne kadar sancili ve zor olacaginin farkindayiz. Yilmadan atilan adimlari sabirla takipçisi olup, nihai hedefe kilitlenerek hayata geçmesine yardimci olmaliyiz.

Bizim burada rolümüz bu olmali. Bu gelinen sürecin bize saglayacagi avantajlari halkimiza anlatabilmeliyiz. Ben bu pakette neler var neler yok tartismasina girmeden soruna açiklik getirme derdindeyim. Açilan paketin Kürt sorununu çözmeyecegini ve bu sekliyle meselenin çözümünde yetersiz kalacagini biliyoruz. Adi üstünde pakettir. Tümden bu 12 Eylül darbeci fasist anayasanin degisimi için asla yeterli degildir.

Bu durumu son netice olarak gösterecek bir siyasi yapiya ve yasa uygulayicilarina karsi ise sonuna kadar mücadele edecegiz. Bu ülkede demokratiklesme halklarin ve yasa uygulayicilarin zihninde ve vicdaninda içsellesmedigi sürece hep sancili olacaktir. Önemli olan bu düsüncenin zihinlerde kabul görmesidir.

Biz biliyoruz ki Kürt meselesindeki ulusal bazda bir çözüm sekli için artik gerekli olan güç, her iki halkin çözüme verecegi destektir. Bu haklar ve özgürlükler ülkenin demokrasi güçlerinin rizasiyla ve katkisiyla anayasal bir güvence altina aldirarak mümkün olacaktir.

Ne istedigimiz ise net bir sekilde söylemlerimizde mevcuttur. Tekrar hatirlatmanin yarari olacagi kanisindayim.

Kürtler yasadigi Kürdistan’da kendilerini ademi merkeziyetçi bir yönetim olan federal bir yönetim tarziyla yönetmelidirler. Birlikte yasadigimiz ülkenin anayasasinda resmi olarak ikinci bir dil olarak Kürtçenin de yer almasidir. Arti, anadilde egitim dahil, temel hak ve hürriyetler ise asla pazarlik konusu olmadan Kürtlere ve Anadolu’da yasayan tüm haklara verilmelidir.

Inançlarini yasayarak ve ibadetlerini özgürce bu ülkede yapmalari için Alevilerin tüm insani haklari verilmelidir. Bu konuda yasal düzenlemeler derhal yapilmalidir.

Bütün bu istemlerin hemen yarin hayata geçmeyecegi gerçegini biliyoruz. Bunun gerçeklesmesinin yolu da, adim adim hayata geçen düzenlemelere destek sunmaktir. Ta ki Kürt halkinin bütün insani hak ve taleplerinin yaninda, ulusal bazda da bir çözüm seklini elde edene kadar, sabirla ve yilmadan mücadelemiz devam etmelidir.

Bence bilge Kemal Burkay’in bu çok degerli nasihatini, bizler kulagimiza küpe yapmaliyiz.

Der ki:

”Gelinen süreçte bu kirli savasin kazanimi ve galibinin olmadigi ortadadir. Savas ve çatismali ortam bu savasin taraflarini, Demokratik ortam ise, dogru söylem ve siyaset yaparak çözüme katki sunanlari büyütür.”

Ilhan Çetin

Back to top button