Makale

Yayilmacilik macerasi

Basbakan Ahmed Davutoglu’nun ”Stratejik derinlik” adli kitabindaki, Neo – Osmancilik pradigmasi, yararlari ve zararlariyla izaha muhtaçtir.

Öncelikle önemli bir hatirlatmada bulunmak gerekir. Yeni Türkiye’ye geçtik demekle, geçmis olmuyorsunuz. Eskiden arinirken, sirat köprüsünden geçer gibi yeni Türkiyeye geçiyorsunuz, bu duruma dikkat edilmelidir.

Iç huzuru, mezhepsel sorunlari ve etnik sorunlari henüz çözüme kavusturmus degilsiniz. Halen askeri vesayetten çelme yiyebilicek konumdasiniz. Genelkurmay baskaninin muhtira niteligi tasiyan konusmalariyla, zaman zaman karsilasabiliyoruz. “Paralel devlet” tehlikesini, Ergenekonu bertaraf edilememis ve henüz demokratik bir anayasa yapamamis bir ülkesiniz. Siz de geçmis deneyimlerden umarim ders çikarmissinizdir. Bu vesayetçi yapi karsisinda atacaginiz bir geri adim, sizi ve ülkeyi felakete götürecegini ve mecrasina soktugunuz bir suyu, tekrar eski degirmenlere kendi elinizle tasimis olacaksiniz.

Bütün bu handikaplarin gölgesinde, Ortadoguya ve Islam ülkelerine hamilik yapmaya çalisiyorsunuz. Savasacaginiz dünya küresel güçlerin gücünü ve size yapabileceklerini bile bile böylesi ütopyalara girisiyorsunuz.

Neo- Osmacilik hamiligi salt islam ekonomik birligi degildir.

Önümüze konulan ve dayatilan her neyse dogru temelde ele alip tartisalim. Amaç refaha kavusmus bir ülke, demokratik ve tüm etnik sorunlarini gidermis bir ülke olacaksak, bu nasil yapilacak ona bakalim. Bu felsefeyi hayata geçirme arzusu olan yeni Basbakanin birinci siari olan ülkenin önüne koydugu restorasyon ihtiyaci, nedir? Bakmakda yarar var. Ülkeyi geriye dönüs yaparak mi ki,( restorasyon bu manayi tasir,) yoksa degisim ve dönüsüm (devrim) yapacagi bir ülkeden mi, bahsediyor?

Ekonomide, dünyayla entegre de eski (bagimsizlikçi) solcu taktiklerle küresellesen dünyanin disinda arayislara girilmesi ise ayri bir maceraperestliktir. Küresel güçlerin dünya pazarina ve ekonomilerine ki güç dengelerine baktigimizda bunun farkini görmek mümkündür. Ben ekonomiden anlamam; ama dünya ekonomistleri bu durumu böyle açiklarlar. AB’ den yüzünüzü Avrasya güçlerine dönme çabasi ve Islam ekonomik birlik hayalleri, bu ülkeyi ve bu ülkede yasayan tüm halklari yeni bir felakete götürecektir.

Ortadogu üzerinde Misaki- Milli hayalleri kurarak, sinirlari kendi lehinize ya da eski topragimiz saplantisiyla degil, o topraklarin esas sahipleri için yeniden dizayn edilmesine yardimci olunmasi gerekir.

Yani basinizda bir kismi sizin ülkeniz içinde de olan ve üç parçasi diger komsularinizin ülkeleri içinde olan Kürtlerin bagimsizligina, sayet konjonktür buna uygun degilse, büyük bir federasyon ya da konfederal olarak özgürlüklerine yardimci olun. Ortadogu’nun en büyük sorunu Kürtlerin ulusal sorunudur. Bu sayede hem Kürt sorunuz biter, hem birlik de daha da büyür ve güçlü birliktelikler gelistirirsiniz..

Kati devletçi ve milliyetçi saplantilar 21. yüz yilda gerçeklesmesi zor olan ve felaketlere neden olacak bir durumdur. Kaldi ki Küresel güçler bu Emperyalist imparatorluk (Neo – Osmancilik) hayallerinin hayata geçmesine, asla izin vermezler.

Dünyadaki Küresel güçleri karsiniza alarak, salt Islam ülkeleriyle birlik kalkismalarindan önce, kendi devasa sorunlarinizla ugrasin. Çünkü bu ülkelerin bir çok Emperyalist hamisi vardir. Buralardaki iç siyasetten tutun, o ülkelerin ekonomilerinde ve savunmalarinda bile söz sahibidirler. Istediklerinde iktidarlari kendi çikarlarina göre degistirebilecek bir güç olusturmuslardir. Bu durum ortadayken, sizin bu güçlerin yerine geçmek için sarfettiginiz enerji, maalesef bu durumu degistirmeye, yetmeyecektir.

Sizin ülkedeki halklarin yararina yapacaginiz en dogru sey, AB uyum yasalariyla gerçeklesecek olan olmazsa, olmaz olan demokratiklesmedir. Kürt sorununun esitlikçi temelde ademi merkeziyetçi bir statüyle çözüme kavusmasi gerekir. Birlikte yillardir yasadiginiz Kürtlerle de, ittahatçi zihniyetin yaptigi yanlislari telafi ederek kalici bir barisi saglamis olursunuz.

Yönünüzü medeni dünyadan, ayirmadan Küresel Dünya güçleriyle, ekonomileriyle barisilmali ve bundan yararlanabilinmeli. Çünkü bir ülkenin üreten ve satan güçlü bir ekonomisin olmasi demek, içinde yasayan halklarinda huzurlu olmasi demektir. Bunu yaparken de, paralel olarak, pekala Islam ülkeleriyle de ayni dayanisma içerisinde olabilme imkanini elde edebilirsiniz.

Yoksa eski yayilmaci hastaliginiz, hem sizi, hem de sizlerle birlikte yasayan tüm halklari felaketin esigine getirecektir.

01.09.2014

Ilhan Çetin

Back to top button