Yesil Portakal’in harddiski
Soma Kömür Madeni faciasi için Meclis arastirmasi açilacak. Bu arastirmanin konusu sadece madenle sinirli kalmamali müstakil bir Arastirma Komisyonu, Yesil Portakal isimli markette olup bitenleri de teferruatli bir biçimde sorusturmali. Bu kadar önemli kayiplar sonrasi, Somalilar’in hükümeti protesto etmesi, Basbakan’a “yuh” çekmesi dogal. Yuhalamalari onayladigim için böyle yazmiyorum ama insani bir tepkinin söz konusu oldugunu görmek gerekir.
Gazetecilere önemli bir görev düsüyor. Verecegim tüyoya göre hareket etsinler. Sadece görüntülere bakmakla yetinmesinler, Yesil Portakal marketinde tokat olayina sahit olanlarla da görüssünler. Basbakan, karsi kaldirimda arabasindan iniyor, o inince protestolar artiyor. Yesil Portakal’a dogru yöneliyor. O sirada, kir saçli bir adamin yanina gidip, “Basbakan’a yuh çekeni tokatlarlar” dedigini duyuyoruz. Görgü sahitleri, korumalar engellemese, o adamin da tokadi yiyebilecegini söylüyor. Tayyip Erdogan, öfkesini alamadigi için bir baska kisinin pesine düsüyor. Mavi gömlekli Taner Kuruca… Onun arkasindan markete giriyor. Yesil Portakal’in kameralari bütün hadiseyi kaydediyor. Basbakan, önden giden mavi gömlekli gencin sag omzundan tutup çekiyor. Çocugun yüzü kendine dönüyor, sonra da bir yumruk atiyor. Basbakan’in yaninda Bülent Arinç var. O da bu hadiseyi görüyor. Sonra korumalar genç adami Basbakan’in elinden alip, kendileri bir güzel benzetiyorlar.
2 saat ya da 3 saat sonra polis, Yesil Portakal’dan kamera kayitlarini istiyor. Harddisk degistiriliyor.
Yapilacak sey çok basit… Hatta buradan savciliga suç duyurusunda bulunuyorum. Neden olay günü harddisk degistirildi? Eskisine kim el koydu? Basbakanlik korumalari mi? Bilemiyorum. Ama en azindan Bülent Arinç’in sahitligi önemli. Çünkü tahminimce o, göz göre göre yalan söylemeyecek biri. Üstelik Manisali. “Görmedim” diyemez; zira yani basinda. “Basbakan vurmadi” diyemez; çünkü yalan söylemis olur. Sonucu merakla bekliyorum. En azindan Yesil Portakal’in harddiski neden degisti? Bir açiklama gerekmiyor mu? Mamafih ona da bir kilif bulurlar. Bir baska yalanla gerçegin üzerini örtmeye çalisirlar.
Twitter’dan
Siyasi sorumluluk
Soma Holding’e ait maden isletmesinde çok sayida ihmal ve kusur oldugu yavas yavas ortaya çikiyor. Ilk birkaç gün, hükümet yetkilileri, meselâ Enerji Bakani Taner Yildiz, isletmeye toz kondurmuyordu. En ileri teknolojinin özenle kullanildigini belirtiyordu. Zaten sonradan anlasildi ki, Taner Yildiz ne zaman Soma’ya gitse, Soma Holding’i ziyaret eder, orada yemek yermis. Bu bilgiyi çevreden aldik. Dostane iliskileri dogal karsilayabiliriz. Ama o zaman, madenin sahibi, “Arkamda hükümet var, parti var” havasini basabilir, denetimler bu yüzden gerektigi gibi yapilmamis olabilir.
Önce kimse Soma Holding’in sahibi Alp Gürkan’a toz kondurmuyordu. Ancak 3-4 gün sonra, “havuz medyasi” sorumluluk hükümetin üzerine kaliyor endisesiyle, bir yandan maden sahibini isaret etmeye basladi, bir yandan da “Kim koruyor patronu” diye manset atti. Kim mi koruyor? Bu belli degil mi? Neden maden etkili bir biçimde denetlenmedi? Niçin ilk birkaç gün “En modern isletme” diye hükümet yetkilileri tarafindan kamuoyuna takdim edildi? Isin bu yönünü görmezden gelemeyiz.
Türkiye Kömür Isletmeleri (TKI) döneminde kömür ton basina 130-140 dolara mal edilirken yeni kiraci Alp Gürkan müthis bir isletme dehasi (!) göstererek, maliyeti ton basina 23.80 dolara düsürmüs. Dogrudan devlete satiyor ve TKI, “Ne kadar üretirsen, o kadarini aliriz” taahhüdünü veriyor. Tek basina bu tablo bile, siyasi iktidarin sorumlulugunu göstermiyor mu? “Ucuza üret, çok fazla üret, hepsini biz alacagiz.” Devlet kazaniyor, isletmeci kazaniyor, arada kaybeden isçi olmuyor mu?
Peki madencilikle ilgili ILO’nun 176 numarali sözlesmesi neden hâlâ imzalanmadi? Maden sahibinin yakasina “Yasama sahalari niye yok” diye yapismak kolay. Ama önce hükümete sormak lazim: “Neden daha büyük isçi güvenligi saglayacak ILO sözlesmesini imzalamadiniz?” Bu sözlesme imzalansaydi, madende 2 tahliye kapisi olacak, yasama odasi da mecburi hale gelecekti. Eger siyaset bu isi zorunlu kilmazsa, kâr pesinde kosan bir mütesebbis neden kendisine ek masraf çikarsin?
Gazetelerde çikan haberlere göre, bir genelgeyle, madenlerin kiralanmasinda yetki Basbakan’a verilmis. Kiracilar ya da taseronlar nasil seçiliyor? Nasil seçiliyor bu insanlar? Fiyat mi, yoksa siyasi yakinlik mi ön plana çikiyor? Gerçekten iddia edildigi gibi, Soma Holding TÜRGEV’e bagista bulundu mu ya da Manisa mitingine isçilerini gönderdi mi?
Sorumsuzluk
Bir sürü hata ortaya döküldü. Tabii ki arastirilacak. Ama deniliyor ki, gaz maskeleri küflüymüs. Gaz maskeleri, madenci yerinde sabit dururken 100 dakika, kosarsa 30 dakika oksijen ihtiyacini karsiliyormus.
Üstelik hatali yere açip kullanirsaniz, madencilerden 400 lira para cezasi kesiliyormus. Madende birçogu açilmamis gaz maskesi bulundu. Bunun sebebi, 400 liralik para cezasi olabilir mi?
Söz konusu maden, daha önce Park Enerji’ye verilmis. Ama Ciner Grubu isletmeyip, Soma Holding’e devretmis. Neden?
Daha bilmedigimiz ve ögrenmemiz gereken çok sey var. Ama bütün bu bilgiler isiginda bir tek seyden emin olduk. O da, eger gerekli önlemler alinsaydi, bu kadar isçi kaybetmeyecegimiz hususu.
———————————————————
Bugün-20 Mayis
Nazli Ilicak