Kürt meselesi nasil çözülür?
Siddet ve terörün yükselmesi Kürt meselesinde çözüm arayislarini gölgeliyor ve umutsuzluk yaratiyor.
Elbette bu duygulari ilk kez yasamiyoruz ama saniyorum “son kez”in içindeyiz. Gecenin safaga yakin en karanlik ani gibi… Bu da su soruya net bir cevap vermemizi zorunlu kiliyor: “Nasil bir Türkiye’de yasamak istiyoruz?”
Kendimize benzeyenlerden olusan bir Türkiye’de mi yoksa her rengin, her düsüncenin, her inancin bir arada yasadigi ve zenginlik yarattigi bir Türkiye’de mi?
Birinci sikki 80 yil denedik, olmadigini geç de olsa gördük. Son 10 yildir ikinci yolda ilerliyoruz. Daha hizli ilerlememiz için de “çözüme” yogunlasmaliyiz.
Su siralarda artik sokakta, evde, isyerinde bölünme dahil her sey çok daha net konusuluyor. Konusuluyor ama ölümlerin gölgesinde, gerilim ve öfke içinde kestirip atmak mümkün, önemli olan 21. yüzyila, “Yeni Türkiye”ye yakisan bir çözüm bulmak. Bu kolay degil ama sanildigi kadar da zor degil.
Etnik meselelerin çözümünde geçen yüzyildan devraldigimiz “konfederasyon”, “federasyon” ve “özerklik” gibi modeller var. Bunlar tartisilabilir. Ancak bu modellerin Türkiye’nin son yüzyildaki siyasi ve toplumsal deneyimi nedeniyle çözümden çok, daha derin sorunlar yaratacagi endisesi var.
Bu nedenle Türkiye’nin batisinda yasayan milyonlarla ifade edilen Kürtler de dikkate alinarak birlikte yasamanin giderek arttigi küresel çaga uygun yeni çözümler üretilmeli. Bu basarilirsa dünyaya da örnek olur.
Elimde Ankara Strateji Enstitüsü’nün hazirlattigi bir rapor var. Prof. Dr. Erol Kurubas’in “Kürt Sorununun Çözüm Mantigi” baslikli raporu yeni pencereler açiyor. Yillardir rapor hazirlamak isteyen CHP’ye duyurulur.
Kurubas hoca “çözümün önkosulu” olarak su tespiti yapiyor: “Hem devletin etnik milliyetçilik ve ulusdevlet modelini revize etmesi, gerçekçi olmayan ‘kültürel türdeslik efsanesi’nden ve bunun yansimasi olan norm ve uygulamalardan kurtulmasi hem de Kürt siyasetinin milliyetçi ideallerden uzak durmasi çözümün önkosulu olarak kendini duyurmaktadir.” P
rof. Kurubas, Kürt sorununu PKK’ya, haklar meselesini de terörle mücadeleye endekslemenin yanlisligina dikkat çekiyor ve kirilma noktasi yaratacak üç “esik”ten söz ediyor. Kimlik, güven ve ayrilma esigi… Kimlik esiginin asildigini söylüyor ve bunun geregi yapilirsa ortaya çikacak sonucu söyle anlatiyor:
“Kültürel haklar Kürt sorununda çözüm yolunu açacagi gibi, hem Kürt milliyetçiligini teskin edecek, hem de onu siddetten arinmaya zorlayacaktir.”
Bu adimin risk barindirdigina da dikkat çekiyor ve söyle diyor: “Bu risk göze alinmaya deger.”
Güven ve ayrilma esigiyle ilgili de ilginç yaklasimlar ortaya koyan Kurubas, geç kalinmamasi gerektigini söylüyor; ve bunun için de “demokratik özerklik” gibi “statü” taleplerinin “toplumsal düzeyde Türklerde Kürtlere karsi gelismekte olan önyargilarin pekismesine” yol açabileceginden söz ediyor.
Ve su öneriyi getiriyor: “Kürt milliyetçiliginin teskini ve statü taleplerinin rasyonalize edilerek optimum noktada tutulmasi açisindan gerektiginde ‘özerklik’in farkli biçimlerinden yararlanilabilir. Bu baglamda ‘kendi kaderini tayin etme’ (self determinasyon) degil ama demokratiklesme ve çagdas yönetisimin geregi olan yerel yönetimlerin güçlendirilmesi mantigi üzerinden ‘kendi kendine yönetim’ (self-government) anlayisiyla bir statünün ortaya çikmasi mümkündür.”
Bir anlamda Avrupa Konseyi’nin özerklik sarti gibi…
Siyasi partiler gerilimden beslenecegine bu tür raporlardan beslense eminim bu sorun çok daha az aciyla atlatilir.
——————————————
Sabah-8 Eylül
Mahmut Övür