Post-Kemalist otoriterlik ve dindarlar
Ihsan Dagi
Kafalar karisik. Post-Kemalist bir Türkiye’nin ‘tam demokratik’ bir ülkeye dogru evrilmeyecegi konusunda kuskular artiyor; dahasi, ‘post-Kemalist otoriterlik’ endisesi derinlesiyor.
Kuskular ve endiseler temelsiz degil. Bu durumun nereye varacagini belirleyecek olan ‘demokrat blok’un tutumu; dindari, liberali, Türk’ü ve Kürt’üyle ‘demokrat blok’ Kemalist otoriterlige mücadele verdigi gibi ‘post-Kemalist’ otoriterlige de razi olmayacak gibi.
Örnegin Uludere konusunda, ‘Susun!’ uyarilarina ragmen insanlar konusmaya devam ediyorlar. Itaat ile adalet arasinda tercih yapanlar ayrisiyor. Adalet pesindeki birkaç insanin baslattigi ‘Uludere için adalet’ kampanyasi (www.uludereicinadalet.com) dindar-Islami kesimleri sardi ve sarsti. ‘Müslümanlara çagri’ su ayetle basliyor;
“Ey iman edenler, Allah için hakki ayakta tutanlar ve adaletle sahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizlige sevketmesin. Adaletli olun, çünkü o, takvaya daha yakindir. Allah’tan korkun. Süphesiz Allah, yaptiklarinizdan haberdardir.”
Özgür-Der Genel Baskani Ridvan Kaya dün Taraf’ta Nese Düzel’e konusmus. Hem Türkiye dindarlarina iliskin çok önemli bir özelestiri içeren hem de ‘Islami bir durus’ örnegi veren bu röportaji tekrar tekrar okumaliyiz… Ve umutlanmaliyiz; bu ülkenin özgürlük ve adalet davasinin saflarinda dindarlar da var.
Bakin neler diyor Ridvan Kaya; “Bizim açimizdan ölçü bellidir. Hazreti Peygamber’in bu konuda çok net bir sözü var. ‘Haksizlik karsisinda susan dilsiz seytandir’ buyurur. Ortada bir haksizlik ve adaletsizlik varsa ki Uludere’de çok net bir durum bu, bunun karsisinda susmak, Müslüman kimligini ciddi anlamda yaralar, zedeler. Müslüman’im diyenlerin bu konuda koyacaklari tek bir tavir var. O da bu olayi reddetmek, mahkûm etmek! Dolayli yollarla da olsa Uludere’yi mazur göstermeye dönük söylemler, Islami kimlikle taban tabana çelisir. Kasit var ya da yok. Uludere’de bir katliam yasandi… Haksizlik karsisinda susan dilsiz seytandir diye buyuran bir Peygamber elbette bu tür bir facia ve zulüm karsisinda susmazdi! 34 insan bombalarla, savas uçaklariyla öldürüldü. Rabb’imiz, bir insanin haksiz yere öldürülmesinin bütün bir insanligin öldürülmesi gibi oldugunu buyuruyor… Hz. Peygamber, ‘En degerli cihat, zalim sultana karsi hakki söylemektir.’ diye buyuruyor. Otoriteye karsi hakki söylemek tesvik ediliyor. Zaten Müslümanlik bir anlamda adalet çagrisidir. Bu yüzden Uludere’deki suskunlugu elestirmeliyiz…
Olay duyuldugu anda Özgür-Der, Mazlum-Der ve bölgedeki bazi Islamî vakif ve dernekler, Uludere’yi katliam olarak lanetledik ve hemen Uludere’ye gittik, rapor hazirladik. ‘Sorumlular yargi önüne çikarilmazsa, bundan hükümet sorumlu ve suçlu olacak’ dedik. Aradan aylar geçti, sorumlulardan hesap sorulacak diye hâlâ bekleniyor…
Tebrik edilmesi gereken seyler yapan hükümetin, Uludere’de ortaya koydugu zaafli hâli açiklamak gerçekten çok zor! Herhalde hükümet, YAS’la birlikte ilk kez kendisine daha yakin ve daha uyumlu çalisabilecegi bir askerî kadronun olustugunu düsünüyor. Askeri ve MIT’i korumak için de zikzak çiziyor ve tutarsiz davraniyor. Ama sonuçta bu, hesap vermesi gerekenleri rahatlatan bir tutum oluyor. Nitekim Genelkurmay, Uludere Meclis Arastirma Komisyonu’na içi bos bir dosya gönderdi. Genelkurmay, kismen bunu hükümetten aldigi cesaretle yapti ve yapiyor…”
Ridvan Kaya’ni su tespiti de önemli;
“Dindar Müslüman diye tabir edilen bu kesim, Cumhuriyet’in ilk dönemindeki baskilarin ardindan gelen görece özgürlük ortaminda, abartili bir sekilde sagci, devletçi ve milliyetçi bir kimlik kirliligine ugradi… Insanlar, adalet yerine devleti kutsadiklari zaman devletin yaptigi zulümleri, haksizliklari ve adaletsizligi algilamada zorluk çekiyorlar.”
Anlasilan, post-Kemalist otoriterlige dindarlar da itiraz edecekler.
————————————————
Zaman- 5 Haziran
Ihsan Dagi