Suriye’de satranç
Kuzey Afrika’da Arap Bahari olarak baslayip Suriye’de kasirgaya dönüsen süreç 100 bin civarinda insanin ölümüne, 1,5 milyon insanin sinir boylarina göçüne neden oldu. Iki yildan fazla bir süredir hem diktatör yal rejim, hem de sayilari tam olarak bilinmeyen muhalif gruplar ölüm makinesine dönüstü. Dogrusu insani bir bakis açisi ile çözüm yolu aranacak olsa tüm etnik ve mezhepsel kesimlerin hak ve özgürlükleri esas alinarak bu mide bulandirici vahset sonlandirilabilir. Ancak Ortadogu, siddeti içsellestirmis bir yapiya sahip oldugu gibi küresel ve bölgesel aktörlerin çikar hesabi yaptiklari bir alandir. Bu durum da insani söylemler laf-i güzaf olur. Günümüz dünyasinda bire bir insani iliskilerin bile ne kadar çirkeflestigini görerek devletlerarasi çikar iliskilerinin ne anlama geldigini bilmiyor degilim.
Ancak bunun bir ölçüsü olmalidir diye düsünüyorum. Bu anlamda Basbakan Erdogan’in 16 Mayis tarihli ABD ziyaretinden aldigim izlenimleri su sekilde siralayabilirim,
—Türkiye; Suriye’de ki hareketlenmeden kisa bir süre sonra bölgesel bir oyun kurucu olarak harekete geçti. Amaç, Neo-Osmanli politikalar geregi güneye dogru siyasal-ekonomik hegemonya alanini genisletmektir. Bunun için Esat rejiminin kisa bir sürede devrilip yerine Islami söylemleri agir basan bir iktidarin is basina getirilmesi gerekiyordu. Bu anlamda Suriye’den gelen mülteciler rejime karsi örgütlendirilip, silahlandirildi. Kendilerine her türlü lojistik destek verildi. Bu arada S. Arabistan ve Katar gibi ülkelerde farkli gruplari desteklediler. Zamanla El Kaide tarafindan yönlendirilen radikal Islami gruplar boy vermeye basladilar. Denebilir ki Suriye’de isler ‘Arap Saçi’na dönüstü. Farz edelim ki rejim sonunda düstü ‘ki o kadar kolay degil- yerine ne konacak anlamis degilim. Iste Erdogan’in ABD ziyaretinin temel amaci kolay olmayani kolaylastirmak için Obama’nin aktif rol oynamasini saglamaktir. Ama beklentiler karsilanmadi. Türkiye simdilik 2. Cenevre görüsmelerini beklemek zorunda kalacaktir. Ancak özetle Türkiye’nin yetenekleri ile ihtiraslari arasinda dogru oranti kuramadigi ve bu siyaseti ile Ortadogu’da isleri içinden çikilamaz hale getirecegini de görmek gerekir.
ABD; Irak ve Afganistan deneyimlerinden sonra yeni bir maceraya girmek istemiyor. Bunun bazi nedenleri var. Birincisi, ekonomik bazi sorunlar yasarken tek tarafli bir müdahaleye kalkismasi sorunlari daha da derinlestirebilir. Ikincisi, Baas rejimi yikildiktan sonra gelebilecek rejimin belirsizligi ve özellikle Israil için risk tasiyabilecek olmasi. Üçüncüsü, ABD halkinin müdahaleye olumlu bakmamasi. Dördüncüsü ve beklide en önemlisi
ABD’nin Suriye için Rusya ile karsi karsiya gelmek istememesidir. Iste tüm bu nedenlerden dolayi ABD yavas davraniyor, uçusa yasak bölge olusturmak istemiyor ve agir silahlari muhaliflere vermek istemiyor. Kisacasi bekle gör deyip zamana oynuyor ve topu 2. Cenevre görüsmelerine atiyor. Ancak Erdogan ‘Obama görüsmelerinde Türkiye- Israil iliskileri yoluna konularak bu ikili üzerinden Suriye baglaminda Ortadogu politikasinda dengeler saglamaya çalisiliyor.
10.04.2012 tarihli ‘Özrün Arka Plani’ baslikli bir yazimda söyle bir cümle kullanmistim. ‘Rusya’nin fikri alinmadan Suriye’ye müdahale yapilamaz. Çünkü Rusya, Suriye’deki çikarlarina en az zayiat ile kapatmak isteyecektir’. Simdi öyle görünüyor ki Rusya’nin fikri alinmadan birakin müdahale yapmayi Baas rejimi bile yerinden oynatilamaz. Çok yipranir, çok yara alir ama yerinde kalir. Çünkü Suriye Rusya için bir hegemonya alani, Pazar alani olma disinda Tartus askeri üssü ile Dogu Akdeniz’i kontrol edebilme yeridir. Ayrica Rusya; Çin ve Iran’i da bir ölçüde yanina alarak, birçok AB ülkesini dogalgaz ile kendisine mahkum ederek Ortadogu’da bir onur savasi vermektedir denebilir. Daha önce Irak ve Libya’da kaybettigi bu onur savasini kazanarak ABD ile pata durumuna gelmek istemektedir. Su an Dogu Akdeniz de savas gemileri bulundurmasi hem Baas rejimine yardim, hem de onur savasindan galip gelerek moral- motivasyon kazanmak içindir. Iste ikinci Cenevre görüsmeleri bu anlamda düsünülmesi gereken ‘ ne zaman olacagi belli olmayan ‘görüsmelerdir. Bel ki bu görüsmeler sonrasi yipranan Esat gidebilecek ancak Baas yöneticileri ister Suriye genelinde, ister Laskiye merkezli yerinde kalacaktir. Ayrica Rusya müdahale olmasi durumunda savasin tüm Ortadogu’ya yayilmasini engelleyerek dengeleri bozmak istememektedir. Çünkü bu dengelerin bozulmasi bir Üçüncü Dünya Savasinin uzaktan gelen seslerine dönüsebilir. Hiçbir küresel güç durumun bu hale dönüsmesini istemez.
Iran; ikinci Cenevre görüsmelerinden en az Rusya kadar memnun kalmistir. Çünkü bu sekilde Sii Maliki, Suriye Baas rejimi ve Lübnan Hizbullah’i ile güneyden çizdigi yay varligini devam ettirecek böylece hem Ortadogu’da yalnizlasmasi önlenecek, hem bölgesel güç olma özelligini koruyacak hem de Israil için tehdit unsuru olma gücünü koruyacaktir.
Israil; güçsüzlesmis bir Baas rejimi ile mi yoksa sonrasinda olusabilecek ama yapisal karakterinin ne olup olmayacagi belli olmayan bir yeni yönetimle mi yatip kalkmasi konusunda bir ikilem yasiyor. Bu konuda haksiz da degil. Çünkü gelecegi tam olarak göremiyor ve bu anlamda risk oranlarini yeterince tartamiyor. Ancak simdilik Iran’dan Suriye yolu ile Lübnan Hizbullah’ina giden silahlari yok edebiliyor. Türkiye ile iliskileri de giderek derinlesecege benziyor. Dogrudan konumuz olmasa da ister misiniz ilerde Türkiye’ye dogalgaz satip karsiliginda su satin alsin.
Suriye Kürtleri fiilen bir öz yönetim kurmus durumdalar. Bu fiili durumun yasal zemine kavusup kavusmayacagi Suriye’de ki iç savas dikkate alindiginda hem belirsizligini koruyor, hem de uzun bir zaman alacak gibi. Kürtlerin belirsizligi netlestirmek, zamani kisaltmak için iyi organize olmalari, uluslar arasi alanda seslerini duyurmalari ve savasa en az karisan bölge ola özelligi kazanmalarina bagli.
NOT: Bu yazi kimin dogru siyaset, kimin yanlis siyaset uyguladigindan ziyade kimin ne yapmak istedigi penceresinden bakilarak yazilmis bir yazi olup dogru olani da zamanin gösterecegi baglaminda yazilmistir.20.05.2013
Haydar Cihaner