Kürdistan Parlamentosu
Mesud Tek
Eger bir kez daha ertelenmezse, Kürdistan Parlamentosu, 30
Nisan 2005 günü yapacağı ilk toplantısıyla
İkinci Dönem çalışmalarını başlatacak.
1992 yılında, “Kürd Baharı”nı takiben
yapılan seçimler sonucunda Kürdistan Parlamentosu’nun
oluşturulması, tarihi öneme haiz bir olaydır.
Halkın oylarıyla oluşturulun ilk Kürt Parlamentosu,
çalışmalarıyla, aldığı kararlarla
Güney Kürdistan’daki gelişmelerin yönünü belirlediği,
halkın kaderini etkilediği bilinen bir gerçektir.
Kürdistan Parlamentosu’nun etkisi sadece Güney Kürdistan’la
sınırlı kalmadı, Güney sınırlarının
dışına da taştı.
Herşey bir yana. Güneyli Kürt örgütlerinin, diktatörlük
ve demokrasi karşıtlığının etkin
olduğu bir bölgede, kurtuluştan hemen sonra özgür
seçimleri gerçekleştirip, demokrasinin başta gelen
fenomenlerinden biri olan parlamentoyu oluşturmaları,
uluslararası arenada prestijlerinin artmasına, daha
fazla dostlar edinmelerine yol açmıştır.
Kürdistan Parlamentosuna yönelik tavır, yurtseverliğin
bir ölçütü haline geldi. Tüm parçalardaki yurtsever Kürt partileri,
kurum ve kuruluşlarıyla tanınmış
şahsiyetler, özgürlüğe olan tutku ve inançlarını
güçlendirip geliştiren Parlamentoyu desteklediler; PKK
hariç!..
Elbette tüm Kürtlerin sahip çıktığı,
gözbebeği gibi korumaya çalıştığı
Parlamento’nun karşıtları da vardı ve
bunların sayısı da bir hayli yüksekti.
Başta Türkiye olmak üzere komşu devletler, bölgedeki
gerici, ırkçı ve şöven yapılar, Kürdistan
Parlamentosu’nu tanımamakla kalmadılar, yıkılması
dağıtılması için aktif bir çabanın
içine girdiler.
PKK ise daha başından itibaren Parlamento’ya karşı
uğursuz bir kampanya başlattı, O’nu “emperyalizmin
oyuncağı” olarak nitelendirdi. Bununla da yetinmeyen
PKK, O’na karşı savaştı...
PKK’nin karşıtlığı, sömürgeci devletler
başta olmak üzere bölge gericilerinin çabaları ve
Güney Kürdistan’ın önde gelen iki örgütü arasında
başgösteren kardeş kavgasına rağmen, Kürdistan
Parlamentosu çok önemli kararların altına imza
atmayı başardı.
Kürdistan Anayasası’nı hazırlayıp kabul
etme, Federasyon ilanı, Kürdistan Bayrağını
kabul etme, siyası partiler ve basın yayın
alanına ilişkin yasalarla, demokratik hak ve özgürlükleri
güvence altına alan kanunları çıkarmak önde
gelen başarıların birkaçıdır.
Siyasi partiler, basın yayın, hak ve özgürlüklerin
korunmasına yönelik çıkartılan yasaların
eksiklikleri, eleştirilecek yönleri olabilir. Ama bu
yasalar üyelik için AB’nin kapısında bekleyen Türkiye’deki
yasalardan daha demokratiktir.
Güney Kürdistan’da yaşayan tüm dini ve etnik azınlıklar
kendi kimlikleriyle parti kurabiliyorlar, gazete, dergi çıkartıp,
24 saat radyo ve televizyon yayını yapabiliyorlar.
Güney Kürdistan’da tutuklu gazeteciler olduğunu duyan
var mı acaba?
Peki Türkiye’de durum nasıl? Bu ülkede tüm dini ve
etnik gruplar kendi kimlikleriye parti kurup siyasi faaliyet
gösterebiliyorlar mı? Dergi ve gazete çıkartabiliyorlar
mı? Tutuklu gazeteeciler, siyasi tutuklular açısından
Türkiye’yi sollayan kaç ülke var acaba?
Cevapları belli olan bu ve benzeri soruları uzatmak
mümkün, ama gereksiz....
İşte bu ve benzeri çalışmaları gerçekleştiren
Kürdistan Parlamentosu’nu, İkinci Dönem çalışmalarında
daha önemli görevler bekliyor:
Kürdistan Bölge Başkanlığı Yasası’nı
hazırlayıp çıkartmak; her iki hükümetin birliğini
sağlamak; peşmerge, polis ve öteki güvenlik güçlerini
birleştirmek; Kerkük, Musul, Hanikin, Mahmur gibi yeni
kurtarılmış bölgeleri Kürdistan Bölgesi sınırlar
içine almak; ülkeyi inşa etmek, halkın ekonomik
ve sosyal yaşantısını iyileştirmek;
Irak Parlamentosu’ndaki Kürt Grubuyla uyumlu bir çalışma
yürütmek...
Irak’da yapılan seçimler sonrası bu ülkenin parlamentosunda
bir Kürt gurubu oluştu ve Kürtler Irak’ın yönetiminde
etkin bir konuma geldiler. Kürdistan Federasyonu’nun yeni
Irak Anayasası’nda güvence altına alınması
ve yukarıda bahsedilen görevlerin yerine getirilmesi,
herşeyden önce Kürdistan Parlamentosu ile Kürt Fraksiyonu
arasında uyumu zorunlu kılıyor.
Hiç kuşku yok ki bu hedeflere ulaşmak her şeyden
önce yürtsever güçlerin iş ve güçbirliğine bağlıdır.
Bu nedenle Güney Kürdistanlı örgütler arasında,
temel konularda oluşturulan görüş ve tavır
birliğinin korunup devam ettirilmesi belirleyici bir
niteliğe sahiptir.
Biz diğer parçalardaki Kürtlere düşen ise Güney’deki
kardeşlerimizi desteklemek, onları zora sokacak
tavır ve davranışlardan uzak durmaktır.
PKK’ nin geçmişte yaşananlardan ders çıkartması,
kulaklarını bu konuda İmralı’dan gelen
talimatlara kapatması, herşeyden önce kendi çıkarınadır.
Ve ayrıca PKK bilmelidir ki hataların bir kaç kez
tekrarlanması “Traji-komik” ten öte bir şeydir...
--------------------------------------------------
Yazarın
önceki yazılarından
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar
û Newroz
AB
Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|