Yapılacak Başka İşler
De Var
Mesud Tek
Kuzey’de, legal planda saflar giderek ayrışıyor,
netleşiyor...
Bir yandan kendini “Demokratik Toplum Hareketi” (DTH) olarak
tanıtan ve partileşmek için çaba safeden bir anlayış.
Öte yandan mücadelenin amaç ve araçlarıyla, araçların
biçimi konusunda farklı düşünse de yurtsever bir
alanda politika yapanlar..
“Demokratik Toplum Hareketi”nin, Öcalan’ın emriyle başlatıldığı
biliniyor. Öcalan’ın savunmaları temel alınarak
hazırlanan bir programla siyaset sahnesine çıkacağı
da.
DTH sözcülerinden Orhan Doğan, Zaman Gazetesi’nde yayınlanan
roportajında, bu hareketin niteliği ve istemleri
özlü ve samimi bir biçimde dile getirdi. Samiyetinden dolayı
sayın Doğan’ı tebrik etmek gerekir.
Ayrıca DTH’nin Öcalan’ın emriyle ve İmralı
konsepti uyarınca oluşturulmasının yadırganacak,
eleştirilecek bir yanının olmadığı
kanısındayım. Çünkü herkes gibi Öcalan’ın
da politika yapma hakkı var. Bu politika Kürt kimliğini
bulandırmayı, Kürtleri sisteme ve kemalizme entegre
etmeyi amaçlasa da, Kürtlerin en temel haklarından biri
olan devlet kurma hakkına karşı olsa da, onu
gerici bir talep olarak görse de..
Bence asıl üzerinde durulması gereken şey,
Öcalan’ı, İmralı konseptini eleştirmekle
yetinmemek, ulusal özgürlüğün yol ve yöntemleri üzerinde
de kafa yormaktır.
Bir de utangaçların tavırları üzerinde durmak
elbette..
DTH sürecinde, başta Öcalan’ın son avukat görüşmelerinde
adı geçen politikacılar olmak üzere bir hayli kişi,
“biz de dile getirilen görüşlere karşıyız,
ama ne yapalım halk onları destekliyor” vb söylemlerle
bugüne kadar yanlış politikalara alet oldular, olmaya
devam ediyorlar.
HEP’ten beri PKK’nin legal partileri müdahale ettiğini,
Öcalan’ın, DTH’nin adını, programını
ve yöneticilerinin bileşimini belirleyecek kadar işin
içinde olduğunu bile bile, “partiye dışardan
müdahale olursa bu işte olmayız” deyip gönül avutuyorlar.
Halkın şimdilik DTH’nin yanında olduğu
doğru elbette. Ama ezilen bir ulus adına politika
yapanların, ulusal haklar ve özgürlük gibi yüce değerler
için mücadele edenlerin yeri, halkın desteğin sağlamış
da olsa yanlışların yanı değildir.
Aksine halka doğruları açıklamaktır. Ayrıca
bu, onlar için vijdani bir görevdir de. Çünkü onlar halkın
yanlış politikalara destek olmasına küçümsenmeyecek
katkı sundular .
Öyle anlaşılıyor ki DTH, Öcalan’ın son
avukat görüşmelerindeki talimatları uyarınca
çalışmalarını hızlandırıp
en kısa sürede sonuçlandıracak. Bakalım bu
dostların tavırları ne olacak? “Halkımız
nerde biz orda, halk da onların yanında” deyip Öcalan’ın
son davetine uyacaklar mi? Yoksa vijdani görevlerini mi yerine
getirecekler?
Benim gönlüm ikinci şıktan yana. Kapı arkalarında,
dost sohbetlerinde söylediklerini kamuoyuyla paylaşmalarından,
yanlışın değirmenine su taşımamalarından,
Kürdi saflarda yer almalarından yanayım.
İtiraf etmek gerekir ki bizim cephede de işler
iyi gitmiyor.
Öcalan’ı, İmralı konseptini eleştirmek
için zaman ayırmada, mürekkep harcamada çok cömert olan
bizler, aynı cömertliği ülke zemininde yurtsever,
çok sesli, çok renkli kurumlar oluşturmada ne yazık
ki göster(e)miyoruz.
Elbette ki İmralı konseptini eleştirmek, onun
gerçek yüzünü açığa çıkartmak ve halk nezdinde
teşhir etmek çok önemli. Ama bu, tek başına
yetmiyor. Bu, diğer başka çalışmalarla
tamamlanırsa bir anlam kazanır, amacına hizmet
eder.
Legal bir parti başta olmak üzere, çok sesli, çok renkli,
yurtsever, demokratik kadın ve gençlik örgütleri, kültür
kurumları oluşturmak ve onlar vasıtasıyla
mücade etmek de en azından İmralı konseptini
teşhir etmek kadar önemlidir.
Ülke zemininde Kuzeyli Kürtleri siyasi ve diplomatik planda
temsil edebilecek bir yapı, örneğin bir cephe oluşturmak,
bu amaçla hiç bir yurtsever örgüt, kurum ve kişiyi dışarda
bırakmıyacak bir politika benimseyip uygulamak,
Öcalan’ı eleştirmekten daha mı az önemdedir?
Kuzey’de giderek artan ayrışma, netleşme,
bu ve benzeri görevlerin zaman geçirmeden yerine getirilmesini
zorunlu kılıyor.
Bunun için de ortak noktaları ön plana çıkartmak,
ayrıldığımız noktaları birliğe
engel olmayacak biçimde tartışmak şarttır.
Geçmişe takılıp kalmamak, kırmadan, dökmeden,
birbirimizi incitmeden tartışmak, kazanılmış
mevzilere, oluşturulmuş kurumlarımıza
sahip çıkıp geliştirmek, başarılı
olmamızın bir başka önemli şarttıdır.
Kısacası, Güney’den esen rüzgari arkamıza
alarak özgürlüğe doğru yürümek için biraz da İmralı
Konseptini eleştirme dışındaki işlerimize
bakmamız gerekiyor!...
------------------------------------------
Yazarın
önceki yazılarından
Bayrak Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar
û Newroz
AB
Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|