PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

İşe yaramaz bir karar…

Kemal Burkay

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi iki yıl kadar önce, Öcalan davası ile ilgili olarak Türk mahkemesinin aldığı kararı bazı noktalarda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı bulmuştu. AİHM Büyük Dairesi de birkaç gün önce (12 Mayıs 2005) bunu teyid etti, yani yargılamanın adil olmadığı sonucuna vardı. Bu durumda Öcalan’ın duruşmasının yenilenmesi gerekiyor.

Bu gelişme bekleniyor ve Türkiye’de hükümeti tedirgin ediyordu. Bazı çevreler ise bunu iç politikada hükümete, dış politikada ise AB’ye karşı kullanmak için zaten tetikteler. CHP, MHP ve DYP’nin de içinde olduğu tüm AB karşıtları, şovenler, ırkçılar…

Belli ki bu konu önümüzdeki günlerde gündemi işgal edecek, zaman zaman hafifleyip zaman zaman azacak…

Bunun nedeni kararın önemi veya Öcalan’ın, ya da Türkiye’nin kaderi üzerinde yaratacağı sonuçlar değil. Hayır. Karar, Öcalan’ın yakalanması veya yargılanmasının, ayrıca da Kürt sorununun özüne ilişkin değil, sadece usul yönünden bazı eksikleri işaret ediyor. Yakalandığında hemen yargıç karşısına çıkarılmamış, Avukatlarına iddianame geç ve eksik verilmiş, savunma için yeter süre tanınmamış ve mahkeme heyetinde bir süre askeri bir yargıç bulunmuş…

Bunlar yerine getirilseydi durum değişir miydi? Öcalan serbest mi bırakılır, ya da farklı bir ceza mı alırdı? Elbette hayır. Bundan sonra da, AİHM kararı uygulansın uygulanmasın durum değişmeyecektir. Uygulansa, bir ağır ceza mahkemesi duruşmaya baksa, yine sonucun aynı olacağına, Öcalan ve AİHM dahil, kimsenin kuşkusu yok.

AİHM’nin kararı ne şiş yansın ne kebap türünden… Siyah cüppeliler böylece, hem PKK ile ilgili olarak Avrupa’nın genel eğilimine ayak uydurmuş, Türk devletini rahatlatmış (PKK’nın terörist bir örgüt olduğunu belirterek, Apo’nun yakalanıp getirilmesinin ve İmralı’da tutulmasının doğal olduğunu söyleyerek), hem de üç-beş çerezle hukukun “namusunu” kurtarmış oluyorlar…

Ama hiç kimse, ne Avrupa Konseyi, ne AB, ne de –doğal olarak!- AİHM, işin özü, Kürt sorununun ne olup olmadığı; dört devlet arasında paylaşılmış ve yarısı Türkiye’nin “payı”na düşmüş olan koca bir ülkenin ve 40 milyonluk bir ulusun (Kürdistan’ın ve Kürt ulusunun) kaderi; Öcalan’ı ve PKK’yı yaratan nedenler; Türkiye’nin sorumluluğu vb. üzerinde durmaya gerek görmüyorlar. Hayır, bu onların konusu değil!

Kimse şöyle bir soru sormuyor: Eskileri bir yana, 20 yıl süren şu son kavga neyin nesiydi? Günahı sevabıyla (sevabı pek yok ya!) PKK bir yana, Kürt halkı ne istiyor? Yirmi milyon insanın (ki bu pek çok Avrupa ülkesinin nüfusundan fazladır) kendi kendisini yönetememesi, bir otonomiye bile sahip olamaması, bu şurda kalsın, kendi anadilinde okullara, radyo ve TV yayınına bile sahip olamaması nasıl bir şeydir?

Şu 21. Yüzyılın başında, bu akıl alır şey mi?..

Yo, bu onların sorunu, derdi değil!

Peki bu karar Kürt halkı bakımından ne ifade eder? Hiç!.. Hiçbir şey ifade etmez!

Öcalan’ın ve onunla birlikte PKK’nın teslimiyetçi tavrı sürdükçe böyle bir yargılamanın Kürt halkı bakımından propaganda değeri bile olmayacak. Önceki yargılama sürecinde Apo’nun takındığı tutum ortada. Kameralar karşısında yaptıklarına pişman olduğunu dile getirdi, özür diledi ve tamamiyle rejimin istediği türden bir savunma, daha doğrusu savunmama, yaptı. Bu, onun durumunda biri için yüzkarası bir tutumdu.

Bu kez de öyle olacağına kuşku yok. Apo’nun tüm görüşme notları ortalıkta. Çömezleri de daha şimdiden buna ilişkin teminat veriyorlar, “Apo bu kez devleti daha çok memnun edecek” diyorlar!..

Öyle olunca, yeni bir yargılama da sadece rejime hizmet edecektir, onun propaganda malzemesi olacaktır.

Bu, Öcalan’ın kişisel kaderi bakımından da, medyada daha fazla boy göstermesinden öte, bir şeyi değiştirmez. Bu nedenle, Türkiye’de bazı çevrelerin bu kararı sorun yapmaları, öfkeyle oturup kalkmaları, bir yanıyla gülünç, bir yanıyla ise hinoğluhinliktir.

Gülünçtür; çünkü karar uygulandığında sonuç değişmez. Davaya hangi Türk mahkemesi bakarsa baksın, DGM’nin daha önceki kararının tıpkısını verecek ve AİHM de bunu adil sayacaktır.. Hinoğluhinliktir; çünkü söz konusu çevreler bunu bile bile ortalığı germek istiyorlar. Bu amaçla, bayrak olayında olduğu gibi kitleleri kışkırtıp sokağa dökmek, Türk kamuoyunda AB’ye yönelik sempatiyi yok etmek, Avrupa Konseyi ve AB ile bağları koparmak istiyorlar…

Çünkü o zaman iç kamuoyu ile başbaşa kalacaklar. Demokrasi, insan hakları, reform filan kaygısı duymadan… Bugüne dek hep yaptıkları gibi, düzen karşıtı sesleri bastırarak; rahat rahat döverek, hapsederek, işkence ederek, öldürerek… Eskisi gibi rahat rahat vurgunlarını sürdürerek…
----------------------------------------------------
Yazarın önceki yazılarından:

NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

 
 
PSK Bulten © 2005