ÇIKAR YOL - I
En başta umut gerekli
Kemal Burkay
Kişiler için de, toplumlar için de en kötüsü umutsuzluktur.
Sorunsuz kişi de sorunsuz toplum da olmaz. Bunlar bazen
irili ufaklı doğal, gündelik sorunlardır, bazen
de hayati.. Kişi akılla, sağduyu ile davranır,
sabırla çaba gösterirse sorunlarını çözebilir,
aşabilir. Aşılması mümkün olmayan sorunları
ise, kaza, ölüm, ya da ölümcül hastalık gibi, anlayışla,
metanetle karşılar.
Mutluluk bir dizi etkene bağlı olsa da asıl
kişinin kendi elindedir.
Toplumlar için de bir bakıma öyle. Sorunlarını
aşmak, daha iyi bir gelecek kurmak toplumda aklın,
sağduyunun, sabırlı bir çabanın ağır
basmasına bağlı.
En kötüsü daha baştan umutsuzluğun pençesine düşmek
veya tez yılmaktır. Geleceğe yönelik ufuksuzluk
ve umutsuzluktur. Böyle bir kişi ve böyle bir toplum
daha baştan yenik düşmüş demektir.
Sorunlarının çözümünü hep başkasından,
bir iyilikseverden beklemek, bir bakıma ipin ucunu koyverip
başkasından, daha güçlü birinden kurtuluş beklemek
kişiler için de toplumlar için de akıllaca bir tutum
ve çıkar yol değil.
Sorunlarını çözme gücü olduğu halde bunu yapmayıp
başkasından medet bekleyenler başaramazlar.
Bazen dostların, iyi insanların destek ve dayanışması
gererklidir. Ama kişi öncelikle kendisi davranmalı,
böyle bir desteği, dayanışmayı hak etmeli.
Biz Kürtler yıllardır, yüzyıllardır çetin
bir özgürlük mücadelesi veriyoruz. Bu uğurda büyük bedeller
ödedik. Eğer bize özgü zor tarihi ve bölgesel engel ve
etkenlerle yüz yüze olmasaydık, çoktan özgürleşmiş
olurduk. Eğer bu özgür olma tutkusu ve bunca çaba ve
direnç olmasaydı çoktan tarihin sahnesinden silinirdik.
Diğer bir deyişle, bizim halk olarak elbette onur
duyacağımız bir geçmişimiz, iyi geleneklerimiz,
değerlerimiz var.
Öte yandan, doğal olarak, tek düze bir toplum değiliz.
Zaaflarımız, yanlışlarımız da
az değil. Ve bunlar, iyi ile kötü, onur duyulacak olanla
utanç duyulacak olan yana yana, çekişme halinde bu toplumda
yaşayageliyorlar.
Eğer özgürlük mücadelemizin zaaflarından arınmasını,
güçlü olmasını, amaca bir an önce ulaşmayı
istiyorsak bu zaafları bilmeliyiz.
Bunlardan biri ufuksuzluktur, ya da dar ve kısa görüşlülüğün
zaman zaman ulusal harekete egemen olmasıdır.
1960-1980’li yıllarda bunu yaşadık. Kürt ulusal
hareketi oldukca canlı ve kitlesel bir ivme yakalamışken,
dargörüşlülüğün, sabırsızlığın,
kolaycılığın ve aynı zamanda karşı
tarafın kışkırttığı aceleci,
zamansız, yanlış yöntemler devreye girdi. Siyasal
mücadeleyi, demokratik araç ve yöntemlerin önemini, bu yoldan
kitlelerin bilinçlendirilip toplumsal ölçekte mücadeleye hazırlanmasını
küçümseyen, reddeden birileri türedi. Bunlar, kestirmeden
çözüm önerdiler. Yurt ve dünya koşullarını
iyi değerlendirmeden, silahlı mücadeleyi temel ve
bağımsız Kürdistan’ı tek hedef ilan ettiler.
Bunun dışındaki görüşleri teslimiyet,
hatta ihanet olarak suçladılar.
Sonuç bugün ortada, bu kişilerin nereden nereye geldiğini
uzun uzun yazmaya gerek yok. Liderleri yakalanınca silahlı
mücadele nedeniyle özür diledi ve yalnız bağımsızlıktan
değil, Kürt halkının tüm temel istemlerinden
de vaz geçti, rejime teslim oldu, onun hizmetine girdi. Örgütü
de onu izledi. (Son dönemdeki bazı oyunlara, Kürt ve
Türk halkını, aynı zamanda dünya kamuoyunu
yanıltmaya yönelik danışıklı dövüşlere
bakmayın; teslimiyet ve ihanet devam ediyor.)
Bu kişinin ve bu örgütün böylece Kürt ulusal mücadelesine
verdiği zararlar ölçüsüzdür. Kürt halkı Kuzey parçasında
zamansız ve güç dengeleri bakımından tümüyle
eşitsiz bir savaşa sokuldu, Kürdistan yer yer boşaltıldı,
milyonlarca insanımız derbeder edildi. Şimdi
ise Kürt halkı, hiçbir şey kazanmadan, Kürt kimliği
bile tanınmadan, muhatap bile alınmadan, sözde “barış
ve demokrasi” adına teslimiyete, tüm hak ve isteklerinden
vazgeçmeye zorlanıyor.
Bu kez de kitlelere umutsuzluk şırınga ediliyor.
Kürt halkı tüm ulusal değerlerini terk etmeye, ırkçı,
sömürgeci rejimin tüm dayatmalarına baş eğmeye
eğmeye çağrılıyor.
Oysa böyle bir aşamada Kürt halkına gerekli olan
her şeyden önce umuttur, dirençtir. Yanlış
yapılmış, yanlış kişilerin ardından
gidilmiş ve bunun sonucu acı bir yenilgi yaşanmışsa,
yapılması gereken şey, her onurlu halkın
sahip olduğu özgürlükten, temel haklardan vazgeçmek değil,
geçmişten dersler çıkarmak ve doğru yolu, çıkar
yolu aramaktır.
(devam edecek)
----------------------------------------------------
Yazarın önceki yazılarından:
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı
ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha
laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M
A R I K…
Kürt Devleti
ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon
û Prowokasyon
|