PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Aydınların Çağrısı ve Geçmişi Hatırlamak

Mesud Tek

Bir kısım Türk aydınının „PKK’nın silahlı eylemlere derhal ve önkoşulsuz son vermesi“, hükümetin „kalıcı barışın sağlanması ve herkesin demokratik toplumsal hayata katılabilmesi için gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştirme“ çağrısına tarafların verdikleri cevaplar, şimdilik iç açıcı değil.

Bazı eleştiri ve çekinceleriyle Kürt aydınlarının da desteğini kazanan çağrıya PKK adına Kongra Gel Yürütme Kurulu Başkanı Murat Karayılan cevap verdi. Kararın kendilerine bağlı olmayan HPG’de olduğunu, devletin operasyonları durdurması halinde HPG üzerindeki etkilerini kullanabileceklerini söyledi.

HPG’nin de ipleri Abdullah Öcalan’ın ellerinde. Öcalan ise yeni TCK uygulamalarını protesto etmek amacıyla demokratik hakkını kullanıp avukatlarıyla görüşmüyor.

Anlaşılan PKK’nin son ve kesin tavrını bilmek için biraz beklemek gerekecek, bu tavrın ne olacağını doğruya çok yakın bir biçimde tahmin etsek de!...

Ama Türk tarafı ise daha ilk günden tavrını açıklamaya başladı.

AB üyesi ülkelerin büyükelçileri, Türkiye'de terörle mücadelede her şeyin askere bırakılmasından duydukları rahatsızlığı dile getirip, sivil önlemler alınması konusunda hükümetin daha aktif olmasını talep etmeleri, aydınların çağrısıyla aynı döneme rastladı.

“Asker güvenliği sağlamak amacıyla operasyon yapıyor”, “kimse bize ne yapacağımızı söyleyemez” diyerek büyükelçilerin taleplerini hükümet adına cevaplandıran Cemil Çiçek, Türkiye’nin AB üyeliğine nasıl hazırlandığını bir kez daha gösterdi. 

Ülkenin asıl yöneticisi ordunun tavrını da Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt Yunanistan’da açıkladı: Türk ordusu güvenliği sağlamak, ülkenin birlik ve beraberliğini korumak için dağlarda, piknik yapmak için değil!..

Görüldüğü gibi devlet, her zamanki gibi meseleye “güvenlik” açısından yaklaşıyor. “Güvenlik sorunları güvenlik önlemleriyle çözülür. Türk ordusunun, güvenlik güçlerinin yaptığı da budur” diyor...

Aydınların „kalıcı barışın sağlanması ve herkesin demokratik toplumsal hayata katılabilmesi için gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştirme” talebini de Başbakan Erdoğan cevapladı: “Avucunuzu yalayın.”

“Demokratik toplumsal hayata katılma”nın yol ve yöntemlerinden biri de tüm toplumsal kesimlerin, dini ve etnik grupların parlamentoda temsil edilmeleridir. Bu temsili olanaklı kılacak yapıyı oluşturmak amacıyla gerekli adımları atmadır.

Oysa seçimlerde uygulanan yüzde 10 barajı, böylesi bir katılımın önündeki en büyük engellerden birisini oluşturuyor.

Erdoğan, 12 Eylül faşist rejiminin Kürtler ve emekçilerin meclise girmelerini engellemek amacıyla koyduğu yüzde onluk seçim barajına sahip çıkıyor; barajı aşağıya çekmeyeceklerini söylüyor. Gerekçe olarak da “bu oranı biz tesbit etmedik. İstikrar sağlamışken kimse bizden barajı düşürmemizi beklemesin” diyor.

Cemil Çiçek ve Yaşar Büyükanıt’ın red gerekçeleri olan “güvenlik”e, Erdoğan da “istikrar”ı ekliyor.

Halbuki Türkiye’de, bugüne kadar her türlü melanet “güvenliği ve istikrarı korumak” adına yapıldı; yapılıyor.

Demokratik hak ve özgürlükler bu iki terimin arkasına sığınılarak budandı. 12 Eylül 1980’de generallerin darbe yapıp iktidara elkoymalarının gerekçeleri arasında, bu iki söylem de vardı.

İstikrar ve güvenliği koruma uğruna Kürtlere, devrimci ve demokratlara kan kusturulurdu; kusturuluyor, Kürdistan yakılıp yıkıldı; yıkılıyor...

Erdoğan ve Çiçek AKP’nin niteliğini ve geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne seriyorlar.

Erdoğan şikayet ettiği, turban, YÖK, “laiklik” ve benzeri konular gündeme geldiğinde eleştirdiği, seçmenlerine değiştirme sözü verdiği 12 Eylül rejiminin ürünü baraj sistemini  koruyor.

Aynı Erdoğan, üniversiteye giriş sınavlarında meslek lisesi öğrencilerine uygulanan katsayıyı yükseltmeyen YÖK’ü yerden yere vuruyor; meslek lisesi öğrencileri önünde setler oluşturmakla, zulmetmekle, adeletsizlikle suçluyor.

Ve böyle yapmakla, 12 Eylül rejimi klıntılarından birini sahiplenirken, bir başkasını yerden yere vurmakla partisinin niteliğini, “köprüden geçene kadar kadar ayıya dayı demeyi”, takkiye yapmayı genel bir politika haline getirdiklerini bir kez daha ifade ediyor.

Hem büyükelçilere “ne yapacağımızı söylemek size düşmez” demek, aynı zamanda AB’nin de talebi olan seçim barajının düşürülmesi istemlerine “boşuna heveslenmeyin” diyerek karşı çıkmak, hem de AB üyesi olmayı istemek, yüzsüzlükten başka ne ola ki?

Görüldüğü gibi, aydınların dile getirdiği taleplerin karşılanması açısından durum hiç de iç acıcı değil. Ama çağrı geniş bir yelpazedeki Kürt ve Türk aydınlarının önemli bir bölümü biraraya getirdi. Her iki kesimin aydınları son birkaç yılda bu kadar yakınlaşmamışlardı.

Bu fırsatı değerlendirmek, barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde ete kemiğe büründürmek için, dile getirilen taleplerde israrcı olmak, amaca uygun kalıcı örgütlenmeler yaratmak gerekir.

Ancak böylelikle, istikrarlı ve kararlı bir çabayla sonuç almak mümkündür.

**

İşin bir başka boyutu daha var. Biz Kürtleri yakından ilgilendiren bu boyut, aşağıdaki soruların cevaplarında gizli.

Kongra Gel-PKK’nin, daha önce ilan ettiği ateşkesi Haziran 2004’ten itiberen iptal etmeyi kararlaştırırken sıraladığı gerekçeleri kaç kişi hatırlıyor?

Kongra Gel-PKK, ateşkesi kararını iptal ettikten sonra, yurtdışındaki bir grup aydının yaptığı açıklamayı hatırlayanımız var mı acaba?

PKK’nin eski lider kadrolarından Kani Yılmaz’ın, Kongra Gel’in kongresine katılan Öcalan’ın avukatlarından birisinin zorlaması, “başkan böye istiyor” demesi sonucunda “savaş kararı alındı” demesi neyi ifade ediyor?

Genelkurmay’ın denetimindeki İmralı’da, görevlilerin kontrolünde avukatlarıyla görüşen, onlar vasıtasıyla dışarıya gönderdiği ve “görüşme notları” adı altında kamuoyuna da yansıyan talimatlarıyla, adım adım HPG’yi çatışmalara hazırladığı unutuldu mu?

Bu ve benzeri sorular ve cevapları biz Kürtler için çok önemli. Çünkü ”Geçmişi hatırlamayanlar, onu tekrarlamaya mahkumdurlar.”


Yazarın önceki yazılarından

Cellad Çağrısı
Gaf
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
GAF
Yapılacak Başka İşler De Var
Bayrak Ve Ekmek
Endişe
Ar Damarı
Kürdistan Parlamentosu
“Sözde”
Darısı Başımıza!...
Bayrak ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”

 

 
 
PSK Bulten © 2005