PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Erdoğan’ın ABD gezisi:

Türk tarafı için düş kırıklığı

Kemal Burkay

Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın son ABD gezisi ve 8 Haziran’da Bush’la yaptığı görüşme nasıl bir sonuç verdi, Türk-Amerikan ilişkilerindeki limoniliği gidermeye yetti mi?

Yetmediği anlaşılıyor.

Erdoğan ABD yolunda gazetecilere, “Türk-Amerikan dostluğu önemlidir, Türkiye ile Amerika birbirine ihtiyacı olan iki ülkedir,” demiş.

Bu söz bir malumu ilan. Tüm ülkeler arasındaki ilişkiler, gerçek anlamda “dostluk” olsun olmasın, elbet karşılıklı ihtiyaçtan kaynaklanır. Ama bununla söylenmek istenen aslında şudur: “istesek de istemesek de ABD ile iyi geçinmek zorundayız, ona ihtiyacımız var..”

Bu ihtiyacın da ne olduğu da malum: Parasal, askeri ve politik…

ABD’nin desteği olmasa Türk ekonomisi dönmez. Askeri olarak Türkiye dün “komünizm tehditine” karşı ABD ve NATO kalkanına gerek duyuyordu; bugün başka sorunlar nedeniyle gerek duyuyor. Türkiye, AB üyeliği, Kıbrıs, Kürt sorunu, Ermeni sorunu gibi bir dizi konuda da ABD’nin politik desteğine gerek duyuyor. En azından onunla iyi geçinmeye…

ABD için ise Türkiye dün sosyalist sisteme karşı bir ucuz asker deposu, ileri karakoldu. Bugün ise, Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya’ya yönelik ABD çıkarları ve projeleri için Türkiye’nin desteğine gerek duyuluyor. Şu anda ABD’nin bölgeye yönelik en önemli projesi radikal İslami akımları törpülemek, bundan kaynaklanan terörü etkisiz kılmak, kaynaklarını kurutmak, çağı dolmuş ve globalizme ayak direyen rejimleri değiştirmek… Yani büyük Büyük Ortadoğu Projesi denen şey. Bir başka deyişle statükonun yıkılması…

Ancak bu konuda Türkiye ile ABD’nin çıkarları tümüyle örtüşmüyor. Türkiye bölgede taşların yerinden oynamasına Irak ve Suriye Baas rejimleri, İran ve Suudi Arabistan şeriat yönetimleri kadar karşı. Bunun bir nedeni Kemalizmle Baasçılık arasındaki büyük benzerliktir; kişi putlaştırmaya, şoven milliyetçiliğe dayanan bu rejimler düşünce ve bilim özgürlüğü ile, demokrasi ile bağdaşmazlar. İkinci büyük neden  ise Kürt sorunudur. Türk egemenleri, Kemalisti, ırkçısı ve dincisi ile, bölgede statükonun yıkılmasının Kürtlere özgürlük getirebileceğini düşünüyorlar. Bu ise onların korkulu rüyasıdır.

AKP açısından üçüncü bir neden var, o da bizzat kendi islami yapısı ve özlemleridir. ABD ondan, “ılımlı İslam” olarak, demokrasiye açık ve örnek bir rol oynamasını istiyor. Oysa onun hem geçmişi, hem gelecek tasarımı birçok noktada demokrasi ile bağdaşmıyor. Ayrıca AKP, ister “ılımlı” ister “şedit” türden olsun, İslami hemcinslerine, Irak’taki azgın terör eylemcilerini direnişçi sayacak kadar sempati duyuyor.

ABD ile yıllar yılı al gülüm ver gülüm biçiminde yürüyen ilişkilerin bozulmasının nedeni işte bu: Statükoyu koruma telaşı ve bölgede değişime karşı direnme çabası. Irak bu değişimin bir odağı. Üstelik orada federal biçimde de olsa özgür bir Kürdistan oluşuyor. Yarın Suriye ve İran’da benzer gelişmeler yaşanabilir… Türk egemenler bu gelişmeler karşısında sıtmaya yakalanmış gibiler.

ABD’ye yönelik ve artık bir tirad halini alan şikayetleri bu noktada yoğunlaşıyor: “ABD Kuzey Irak’ta ve PKK konusunda bizim isteklerimize önem vermiyor” diyorlar.

Bu isteklerin ne olduğu ise belli: Irak’ta federalizme hayır demek. Kerkük’ü Kürdistan bölgesi dışında bırakmak vb… “PKK terör örgütüne karşı mücadele” adı altında da ABD güçlerini ve Güney Kürtlerini PKK ile çatıştırmak… Böylece bir kez daha Kürdü Kürde kırdırmak, Kürt-ABD ilişkilerini bozmak…

Erdoğan son gezide işte bu istemleri tekrarladı.

Buna karşılık Bush ne dedi bilmiyoruz. Acaba, “Irak Kürtlerinin özgürce yaşaması sizi neden bu kadar ürkütüyor” dedi mi?.

Ya PKK konusunda? “Öcalan’ı alıp size teslim ettik. Şu anda elinizde ve her dediğinizi yapıyor. PKK’yı tasfiye etmek istiyorsanız, bu isteğinizi bana değil, kendi genelkurmay başkanınıza söyleyin! Apo’yu ve PKK’yı yöneten onlar. İsteseniz bir genel af çıkarırsınız, PKK silahları tümden bırakır, ne sözünü ettiğiniz “terör” kalır, ne de başka bir şey…”

Bush acaba bunları söyledi mi?. Böyle şeyler bilinir ama söylenmez! Söylense bile, dobra dobra değil, yumuşak, örtülü, dolaylı…

İçerde ne söylendi bilmiyoruz. Ama dışarıya diplomatik nezaket sözleri yansıdı: “Görüşme olumlu geçmiştir. İki ülkenin ilişkileri önemlidir” falan filan…

Amerikan gazeteleri ise açık açık yazdılar. “ABD, PKK konusundaki isteklere hayır dedi!”

Köylü kurnazı baylarımız bir kez daha hava aldılar. Sonuç olarak ABD gezisi Türk tarafı bakımından bir düşkırıklığıdır. Bu sonuç hiç şaşırtıcı değil.

 Yazarın önceki yazılarından:

ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

 
 
PSK Bulten © 2005