ÇIKAR YOL - III
Buyrun, örgüt de var, iş de!
Kemal Burkay
Şu anda durum nedir? Ulusal hareket sürüklendiği
tuzaktan, Öcalan ve PKK eliyle içine düşürüldüğü
bataktan kurtulup düze çıkabilmiş mi?
Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi,
henüz ne yazık ki hayır. Kürt halkının
geçen dönemde PKK tarafından eylem alanına çekilmiş,
silahlı mücadele döneminde orada saf tutmuş bir
kesiminin, tamamı değilse bile bir bölümü, hala
Öcalan’ı ve PKK’yı izliyor. Elbet bunun çeşitli
nedenleri var; bir bölümü hala Apo’ya ve bu harekete inanıyor,
bir bölümü ise tümüyle başka nedenlerle kopamıyor,
kopmak istemiyor.
Geçmişte de Kürt toplumunda PKK ile hareket etmeyen,
ona hep uzak duran, güvenmeyen önemli bir kitle vardı.
Bugün de var. Öcalan yakalandıktan ve malum “U” dönüşünü
yaptıktan sonra da PKK epey kan kaybetti. Bir dizi
kopmalar oldu, birçok kişi yeni politikalara tavır
aldı ya da köşesine çekildi.
Buna karşılık Kürt ulusal hareketinde
yeterince kitlesel ve etkili bir seçenek yaratılamadı.
Daha önce de değindiğim gibi, bu dönemde
asıl mücadele alanı legalitedir ve bu alanda HAK-PAR
bu rolü oynayabilir. Ne yazık ki HAK-PAR henüz yeter
gücü, kitleselliği yakalamış değil.
Bunun çeşitli nedenleri var. Bir kez hem rejim,
hem de onun hizmetindeki Öcalan ve onu bir mürit sadakatiyle
izleyen örgütü, bunu engellemek için elinden gelen her şeyi
yapıyor. Rejim hem Öcalan’ı “Terörist Örgütün
Lideri” ilan etmiş, sözde ona ve “Terörist Örgüt”e
karşı savaşıyor, hem de perde gerisinde
onlarla iş görüyor. Aslında perdenin önünde de..
Ama ulusal hareketin bu gerekçeye sığınmaya
hakkı yoktur. Belli ki Apo teslim olmuştur, örgütü
bir kuyruk gibi onu izlemektedir ve rejim de Kürtleri seçeneksiz
kılmak için elinden geleni yapmaktadır. Kürt hareketi
buna rağmen yolunu açmak, engelleri aşmak zorunda.
Kusurlar ve zaaflar da işte burada yüze vuruyor.
Peki bizler bunu neden hızla başaramıyoruz?
Çünkü
ulusal hareketin içinde küçümsenmiyecek bir kesim, dün olduğu
gibi bugün de ufuksuzdur; başarı için güçleri
birleştirmenin gereğini kavramamaktadır.
Bir bölümü, aksine, birlikten çokça ve yıllar
yılıdır söz etmesine rağmen, sorumsuzdur;
birlik için gerekeni yapmamaktadır. Birlik böylelerinin
ağzında boş bir laftır; işe gelince
adım atmazlar.
Bir bölümü ise birlikten, insanların kendi çevrelerinde
toplanmasını anlıyorlar. Böyleleri akıl
almaz derecede bencil veya benmerkezcidirler. Demokratik
işleyen bir örgütte başkalarıyla birlikte
yürümeyi –önde, ortada veya arkada- asla kabul edemezler!
Bazıları büyük laflarla zaman dolduruyor. “Vurmaya
niyeti olmayan büyük taşa davranır” misali, ne
örgüt ismi, programı beğeniyorlar, ne de başkasının
yaptığı işi.. Yıllardır öylesine
örgütsüz, işsiz, eylemsiz dolanıp duruyorlar…
Bir bölümü, geçmişte bu yola şu veya bu ölçüde
emek vermiş, bedel ödemiş olsa bile, zamanla yorulmuş,
yılmış, evlerine çekilmiş, uzaktan bir
seyirciye dönüşmüştür. Böyleleri bazen cenaze
törenlerinde ve ölüm ilanlarında görünürler…
Yurtsever saflarda olan insanların bir bölümünün
ise, gözü ve kulağı, Kuzey Kürdistan halkımızın
çabasından, onun örgütlü gücünden çok, dış
etkenlere yöneliktir. Günümüzde özellikle ABD ve AB’den
çok şey bekleyenler var.
Dış etkenlerin rolünü küçümsemiyoruz elbet.
ABD’nin şu anda Ortadoğu’da statükonun yıkılmasında
oynadığı rolün başından beri farkındayız
ve buna önem veriyoruz.
Türkiye’nin AB üyeliğinin de Kürt halkının
hakları ve mücadelesi bakımından daha elverişli
bir zemin yaratacağı kanısındayız.
Ama ne ABD’den ne de AB’den otomatik bir kurtarıcılık
beklemiyoruz. Büyük güçler asıl olarak kendi çıkarlarını
izlerler ve bu çıkarlar her zaman bize olumlu yansıyacak
biçimde denk düşmez. Denk düştüğünde bile
her şey bizim örgütlülük durumumuza ve mücadelemize
bağlı.
Ülkemizin güney parçasındaki kardeşlerimizin
özgürlüğü ve buradaki olumlu gelişmeler bile otomatik
olarak bize yansımaz ve Türkiye’nin politikalarını
değiştirmeye yetmez. Ama birhayli insanımız
ABD’yi, AB’yi, Güney’i izlemekten, buna bakarak umutlara
kapılmaktan başka bir şey yapmıyor.
İşte tüm bunları aşmak zorundayız.
Eğer ülkemizi ve halkımızı özgürlüğe
kavuşturmak istiyorsak, buyrun er meydanına!
Egonuzu bir yana bırakın, baylar!
Büyük lafı ve büyük taşı bir yana bırakın!
Seyirciliği, başkasından kurtuluş
bekleme kolaycılığını bir yana
bırakın!
Hertürlü önyargıyı, şartı bir yana
bırakın. Örgüt de var iş de. HAK-PAR Kürt
yurtseverlerinin –demokrat, liberal, sosyalist, sosyal demokrat,
islamcı- ortak örgütü. Ona katılın, bir ucundan
tutun, destek verin, kitleselleştirin.
Bence şu aşamada yurtseverlik budur.
Yazarın önceki yazılarından:
Erdoğan’ın
ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR
YOL – II Teslimiyete
karşı ulusal seçenek
Fransız
Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı
ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha
laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M
A R I K…
Kürt Devleti
ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon
û Prowokasyon