PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Mesud Tek

Kürdistan’da yaşanan çatışmalar ve patlayan mayınların sayısı arttıkça, Türk devleti  çatışmaları sona erdirecek adımları atma yerine, çözümü daha önce olduğu gibi sınırların ötesinde, Kandil’de aramaya hız veriyor.

Başbakan Erdoğan’ın Genelkurmay’da kendisine verilen güvenlik brifinginden sonra “sınır ötesi” harekattan bahsetmesi konuyu yeniden gündeme taşıdı.

Anlı-şanlı, bilgili-donanımlı gazeteciler ve de uzmanlar, Türkiye’nin sınırötesi operasyona mecbur olduğunu, çıkabilecek engelleri nasıl aşacağını izah etmeye başladılar. Bazıları

“yanlış anlaşılmasın çatışma, savaş istemiyorum” diyerek göz yaşartıcı ve de bir o kadar barışsever ve ahlaki bir girişle başladıkları yazılarında, işi kurmay subaylara taş çıkartırcasına Türk savaş uçaklarının nereye ve ne zaman saldırabilecekleri konusunda ahkam kesmeye kadar vardırdılar!..

Ne de olsa Türkler asker millet ve de her Türk asker doğar, asker olarak ölür!...

Sınırötesi harekatın asıl amacının “teröristleri etkisiz hale getirmek” değil, Güney Kürdistan ve oradaki ulusal yapıya müdahale olduğu gerçeği bir yana, Türk devleti’nin, “stratejik ortağı” olmak için canla başla çabaladığı ABD ve üye olmak için kapısında beklediği AB’nin karşı çıktıkları sınırötesi operasyonu yapma olasılığının çok az olduğunu düşünüyorum. Çünkü bölgenin, Irak’ın ve herşeyden önemlisi de Güney Kürdistan’ın içinde bulunduğu şartlar, TC’nin elini kolunu sallayarak Güney’e girip çıktığı dönemin şartlarından çok farklı.

Herşeyden önce yaptığı anlaşmayla TC’ye istediğinde Irak’a girme olanağı veren Saddam hükümeti artık yok; yıkıldı, tarihe karıştı. Yerine kurulan meşru hükümet ise “sıcak takip” adı altında Türkiye’nin Irak’a girmesine karşı olduğunu defalarca dile getirdi.

TC’nin geçmişteki sınırötesi operasyonlarına da karşı çıkan AB üyesi ülkelerin temsilcileri, birkaç gün önce Kürt sorununun sadece askeri yöntemlerle çözülemeyeceğini, hükümetin insiyatif alması gerektiğini bizzat Başbakan Erdoğan’a söylediler.

ABD ise en yetkililerinden birinin, Genelkurmay Başkanı’nın ağzından TC’nin sınırötesi hareketine karşı olduğunu açıkca ifade etti.

Daha da önemlisi Güneyli Kürtler artık eskisi gibi değiller. Kardeş kavgası, olanaksızlıklar ve diğer bazı nedenler dolayısıyla, istemelerine rağmen TC’nin sınırötesi operasyonlarına karşı gerekli tavırı gösteremeyen Kürdistanlı örgütler, artık işbirliği yapıyorlar. Birlikte Güney Kürdistan’ı yönetiyorlar. Özgürlüğün tadını alan ve ülkesinin inşasıyla uğraşan Güneyli Kürtler, bugün geçmişten daha fazla TC’nin operasyonuna karşılar, kazanımların korumak için her türlü fedakarlığa hazırlar. “kapımız binlerce Türk işverenine açık ama topraklarımızda bir tek Türk askeri görmek istemiyoruz” diyen Güney Kürdistan siyasi liderliği, Türklerin müdahalesine karşı olduğunu defalarca deklere etti; müdahale olması halinde sonuna dek savaşacaklarını ilan etti.

Öte yandan “terörün kökünü kazımak” amacıyla defalarca sınırötesi hareket gerçekleştiren TC, kökü kazıyamadığı gibi, daha da azdırdı. Çünkü devletin resmi söyleminde “terör sorunu” olarak gördüğü kendi Kürt sorunu, Kandil kaynaklı değil ki orada da çözülsün. Sorunun kaynağı devletin yürüttüğü ırkçı, sömürgeci ve asimilasyoncu politikalar. TC’nin sınırötesi operasyonlardaki temel amacı da bu politikanın bekaası, devam ettirilmesiydi; bugün de öyledir.

Devlet erbabı sakız çığner gibi “teröristler”in “Kuzey Irak”tan sızdıklarını, eylem yaptıktan sonra tekrar oraya kaçtıklarını tekrarlıyor. Askeri yetkililer eylemlerde kullanılan patlayıcıların “Kuzey Irak”tan getirildiklerini defalarca söylediler.

Sıvili ve askeriyle devlet yöneticilerinin sözkonusu beyanlarıyla güttükleri amaç çok açık. Yeni bir sınırötesi harekat için ulusal ve uluslararası kamuoyunu oluşturmak. Son günlerde renkli ve bir o kadar da mehmetçik medyada, Kerkük konusunda bir kaşık suda fırtınalar kopartılması ve Kuşadası’nda yaşanan son terör saldırısı nedeniyle alelacele Kürtlerin suçlanması da bu hazırlığın birer parçası.

Ayrıca “derini ve seriniyle” TC devleti gerçekten “terör ve teröristler”den kurtulmak istiyor mu?

TC gerçekten “terör ve teröristlerin kökünü kazımak” isteseydi, onlarca milyon dolara mal olan sınrotesi harekatlar yerine, daha ucuz bir yola başvurur, ülkede yumuşamaya yardımcı olacak bir genel af çıkartırdı. Bilindiği gibi “teröristbaşı” Öcalan genel af çıkartılması halinde gerillayı dağdan indireceğini defalarca ilan etmişti.

Ya Hükümet? AB, laiklik, imam hatip okulları, turban gibi konularda ordu ve öteki militarist, tucucu, gerici güçlerle çekişme içinde olan AKP hükümeti,  “terör belası”ndan kurtulmayı ne kadar istiyor dersiniz?

AKP hükümeti, “terör ve teröristlerin kökünü kazıma”yı gerçekten istemiş olsaydı, yakalandığında “PKK’yi hemen dağdan indirebileceğini söyleyen” Öcalan’a, “hayır, onları Kuzey Irak’a gönder” diyen Genelkurmay mensubu memuruna “vatana ihanet suçuna ortak olma” iddiasıyla dava açardı. Çünkü Genelkurmay’ın yönlerdirdiği Öcalan’ın emri ile Güney Kürdistan’a çekilen PKK, Güney’de, istikrar ve güvenlik için bir gerginlik, ve tehdit unsuru olmakla kalmadı. Dengelerin değişmesi üzerine yine Öcalan’ın talimatları doğrultusunda “terör tehdidi” haline dönüştü.

Tüm bu gerçekler gün gibi ortada iken TC’nin sınırötesi operasyondan muradının güvenliğini sağlamak olduğuna, “inanma mahkumları” dışında kim inanır ki.

Ama ne yazık ki bölgemiz, sadece hafızası nisyan ile malul olanların değil, aynı zamanda inanmaya mahkum olanların da çoğunluğu oluşturdukları bir yer...

Son günlerde barış çağrıları yaparak olumlu bir çalışma başlatan Kürt ve Türk aydınları, inanma mahkumlarını zıncirlerinden kurtarmak için yukarıdaki soruları da sürekli gündemde tutmaları gerektiğine inanıyorum. Çünkü ancak böylelikle sınırötesi harekatın gerçek amacı konusunda kitleler bilgilendirilir, barış istemleri konusundaki samiyetleri pekişmiş olur.

Kuzeyli Kürtlere düşen ise, asıl amacı Güney Kürdistan’a müdahale olan sınırötesi harekata karşı mevzileri Diyarbakır’da, Van’da, Şırnak ve Hakkari’de kurmak. Bu da ancak el ele, omuz omuza vererek güçlü, ulusal, demokratik ve barışçıl bir hareket oluşturmakla mümkündür.

Yazarın önceki yazılarından:

Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım

Aydınların Çağrısı ve Geçmişi Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak Başka İşler De Var
Bayrak Ve Ekmek
Endişe
Ar Damarı
Kürdistan Parlamentosu
“Sözde”
Darısı Başımıza!...
Bayrak ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”

 

 
 
PSK Bulten © 2005