Bir
toplum nasıl kandırılır?
Kemal Burkay
Sevgili okurlar, başlığa bakınca,
yanlış anlamayın, size bir toplumun nasıl
kandırılacağı konusunda yol yöntem gösterecek
değilim. Hem bu benim işim değil, hem de bunun
ustası değilim. Zaten sizin de buna ihtiyacınız
olduğunu sanmam.
Ama bu toplumda bunu yapanlar var ve işlerini
şaşılacak kadar iyi yapıyorlar. Ya bu
adamlar çok usta, ya da toplum oldukça saf.
Dünyadaki bütün toplumlar böyle midir, yani
kurnaz, becerikli, altadatıcı bir azınlıktan
ve oldukça kolayca aldanan bir çoğunluktan mı oluşur,
bilemem. Ama bu alanda Türkiye’nin yalnız olduğunu
da sanmam. Geçen yüzyılın 30’lu-40’lı yıllarında
Almanya-İtalya gibi, hem de eğitim, sanat, bilim
ve teknik bakımından Türkiye’den çok ileri ülkelerde;
yüzyılın sonuna doğru İran gibi çok eski
bir tarihe ve devlet geleneğine, zengin bir kültüre sahip
bir ülkede olanları düşünün…
Ya günümüzün Bağdat, Şam ve Kahire’sinde
olup bitenler?.. Bunlar eski Mezopotamya, Suriye, Mısır
uygarlıklarının ünlü başkentleri…
Demek ki Türkiye bu alanda yalnız değil.
Türkiye’de olup bitenlerle ilgili, o kadar
eskiye gidip yaratılan putlardan, toplumu esir alan tabulardan
söz edecek değilim. Yalnızca şu son dönemde
kamuoyuna pompalanan bazı iddialardan söz edeceğim.
Bunlardan birkaçı PKK ile ilgili. Bu ülkenin yönetici
düzeydeki politikacılarından, irikıyım
generallerinden sık sık duyarsınız: “Avrupa
PKK’ya destek veriyor” ya da “bazı Avrupa ülkeleri…”
Bunun gerçekle ilgisi var mı? Kesinlikle
yok. Hiçbir Avrupa ülkesi PKK’ya destek vermiyor. Buna karşılık,
başta Almanya, Fransa, İngiltere gibi Avrupa büyükleri
olmak üzere, irili-ufaklı Avrupa ülkeleri, tam da Türkiye’nin
gönlüne uygun olarak PKK’yı terörist ilan edip sert biçimde
üzerine gittiler. PKK’nın yanlış eylemleri
de buna yardımcı oldu. Bu yüzden Kürt halkı
batıdaki dostlarının, demokratik çevrelerin
destek ve sempatisini birhayli yitirdi. Oysa PKK’nın
değilse bile, Kürt halkının böylesi bir desteğe
çok ihtiyacı ve hakkı var.
Gerçek böyle olduğu halde Türk politikacılar
ve düzenin öteki irikıyımları neden onu çarpıtıyorlar?
Çünkü onlar, kamuoyunu Avrupa Birliği’ne karşı
kışkırtmak için bu yalanı kullanıyorlar.
Onlar, kendi imtiyazlarını ve bu yoz düzeni sürdürmek
için AB’ye girilmesine karşılar. Öte yandan, batılıları
bununla suçlayarak Kürt hareketini daha da izole etmeye çalışıyorlar.
Ama bu yalan da yayıldıkça yayılıyor;
tekrarlana tekrarlana sonunda toplum buna inanıyor: “Avrupa
PKK’ya destek veriyor!..”
Bir başka yaygın iddia ise şu:
“ABD PKK’nın üzerine gitmiyor…” Bu söz de son dönemde
tüm Türk politikacılarının, irikıyımlarının,
yazar-çizerlerinin dilinde.
Peki nasıl olur, bizzat Öcalan’ın
peşine düşüp, alıp size teslim eden ABD değil
miydi? Ayrıca, ABD babanızın oğlu mu?
Ama baylarımıza bu kadarı yetmiyor.
ABD’nin, “Kuzey Irak” dedikleri, Güney Kürdistan’ın sınır
bölgesindeki PKK varlığına karşı
saldırıya geçmesini istiyorlar. Madem ki ABD Irak’ı
işgal etmiş, bunu da yapmalı!.
Peki baylar, bunu neden geçen dönemde Saddam’dan
istemediniz?
Ayrıca, PKK, sizin arzunuz ve onayınızla
ve Apo’nun direktifiyle silahlı güçlerini sınırın
öbür yanına çekmedi mi? Hatta adını, programını
bile terkedip önce KADEK, sonra Kongra-Gel’leşmedi mi?
Ve şimdi yine, sizin arzunuz ve onayınız, Apo’nun
direktifiyle bir kez daha PKK’laşıp harekete geçmiş
değil mi?
Daha açığı, PKK ile ilgili tüm
bu olup bitenlerin, bu oyunun senaryosunu çizen, filmini çeken
siz değil misiniz?..
Besbelli sorun PKK filan, terör filan değil.
İsteseler sahnedeki bu görüntüler bir anda görünmez olur.
Sorun Irak’ta ve Güney Kürdistan’da olup bitenler; orada,
federe nitelikte de olsa, özgür bir Kürdistan’ın ortaya
çıkması. Bütün bu hamleler bunu önlemeye, Güney’de
istikrarı bozmaya yönelik. Akılları sıra
ABD’yi kışkırtıp orada bir çatışmaya
sürükleyecekler..
Tabi Amerikalılar tongaya düşecek
kadar saf değil. Ama bu iddialar Türk medyasında,
aydın geçinen yüzlerce yazar-çizerin ağızdan
ve kaleminden kamuoyuna pompalanıp duruyor. Sonuçta,
toplumun ezici çoğunluğu bu sözlere inanıyor.
Öyle ki, bir avuç iyi niyetli, düzeyli aydın tarafından
imzalanıp kamuoyuna sunulan “aydınlar bildirisi”
bile, PKK’ya sesleniyor: “silahlı eylemi tek yanlı
bırak” diye…
Oysa bu bildiri ülkeyi yöneten politikacılara,
İmralı’daki adamı yönlendiren, dolayısiyle
PKK’ya da yön veren generallere, derin devlet odaklarına
seslenmeliydi.
“Yeter artık oynadığınız
oyun, bizi ve halkı çocuk yerine koymayın!” denmeliydi.
Ne yazık ki bu ülkede aydınlar da
saf halkın durumuna düşmüşler..--------------------------------
Yazarın önceki yazılarından:
Bazı
dostların ardından
AKP
Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR
YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş
de!
Erdoğan’ın
ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR
YOL – II Teslimiyete
karşı ulusal seçenek
Fransız
Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı
ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha
laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M
A R I K…
Kürt Devleti
ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon
û Prowokasyon
|